Dünyanın ortak değeri olarak uluslararası bir nitelik kazanmış olan Dedekorkut bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini en iyi bilen, yarı-efsanevi bir bilge olarak tanımlanıyor. İlk okul çağlarımızdan bu dönemlere kadar hep anlatılan Dede Korkut Türkler'in en eski destanı olan Dede Korkut Kitabı'ndaki hikayelerin anlatıcı ozanıdır.
“Dede Korkut” ifadesindeki “dede” sözü ise Çinlilerin “dudu” sözünün Oğuz Türkçe'sine uygunlaştırılmış varyantıdır. “Kadim Türk Sözlüğü”nde de bu sözün, Çince olduğu ve “eyalet hakimi” anlamına geldiği ve bu kavramın eski Türkler arasında “ağa” anlamında bir rütbe olarak kullanıldığı belirtilmiştir.
İşte Dede Korkut hakkında özet niteliğinde bilgiler;
Bayburt ili; Türklerin Anadolu’da yerleştikleri en eski yerleşim yerlerindendir. Sosyologlar Bayburt’u gerek Selçuklular, gerekse Osmanlılar döneminde ikinci dereceden önemli bir kültür merkezi olarak nitelendirmektedirler. Bayburt, ünü sınırlarımızın dışına taşan pek çok bilim ve sanat adamı yetiştirmiştir. Türk dünyasının ortak kültür hazinelerinin en büyüklerinden biri olan Dede Korkut’ uda bunlardan saymak mümkündür.
Dede Korkut, bütün Türk dünyasında kabul görmüş – Tarihi ve Efsanevi – ortak ulularımızın en önemlilerindendir. Prof. Dr. M. Fuat KÖPRÜLÜ, Dede Korkut için ; “Terazinin bir Kefesine Türk Edebiyatının tümünü, diğer kefesine de Dede Korkut’ u koysanız yine de Dede Korkut ağır basar” demektedir.
Dede Korkut hikâyeleri Bayburt’ta canlılığını korumaktadır. Türkiye Türkçe’sinde anlatılan hikâyelerden Beğ Böğrek (Bamsi Beyrek) in en çok varyantı Bayburt’ ta tespit edilmiştir. Hikâyelerde Bayburt , “Parasarın Bayburt Hisarı” adıyla geçmektedir. Beğ Böyrek’ in mezarı Bayburt Kalesindeki “Zindan”’ ın tam karşısındaki Duduzar Tepesindedir.
Dede Korkut’ un mezarı Masat Köyündedir. Bu bilgiler, Orhan Şaik GÖKYAY’ın Dede Korkut çalışmasında mevcut olduğu gibi, halk arasında da dilden dile anlatılarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Valiliğin Bayburt'a sosyal, kültürel, bilimsel, sportif, ticari ve ekonomik canlılık kazandırmak amacıyla bir şölen düzenlemeyi planlamış, şölene Orta Asya’ dan Anadolu’ya göçen Alp Erenlerden biri olan ve bütün Türk lehçelerinde ve coğrafyalarında tanınan, hikâyeleri dildin dile anlatılan bu ulu büyüğün adını vermeyi uygun bulmuş ve 1995 yılından itibaren “Dede Korkut Kültür – Sanat Şöleni’ni düzenlemeye başlamıştır.
Şölen Türk dünyasında büyük yankı bulmuş; Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Balkar – Karaçay, Dağıstan, Kazakistan ve bağımsızlığını ilan eden diğer Türk Cumhuriyetlerinden çok sayıda katılım gerçeklemiştir. Türk Cumhuriyetlerinden ilimize gelen bilim adamları Dede Korkut’ la ilgili tebliğler sunmuşlar, kendi coğrafyalarındaki izlerin etkisinden söz etmişlerdir. Dede Korkut’ un bizim olduğu kadar kendi edebiyatlarının da en büyük değere ve Türk dünyasının coğrafyalar üstü ortak ve en büyük kişiliği olarak nitelemiş ve sahiplenmişlerdir.
Dede Korkut, Türk dünyasının ortak birleştirici ve en büyük kişilerinden biri olarak Bayburt Dede Korkut Kültür – Sanat Şöleninde anılmaya başladıktan sonradır ki; UNESCO 1999 yılını Dede Korkut’ un 1300. yılı olarak kabul etmiştir. İlimizde 11– 15 Temmuz 2012 tarihleri arasında 18.’ Si düzenlenen dede Korkut Kültür – Sanat Şölenlerinde Dede Korkut, artık sadece Bayburt ve Türk Dünyası ile sınırlı kalmamış, bütün dünyanın ortak değeri olarak uluslararası bir nitelik kazanmıştır.
İlkokul çağlarında okuma derslerinden tanıdığımız Dede Korkut aslında Türk dünyasının en büyük gururu niteliğinde. kendisi ve hikayeleri hakkında daha detaylı bir bilgi edinmek gelecek nesillere aktarmak açısından büyük önem taşıyor.