Gazeteciler ve Basın Bayramı 24 Temmuz tarihinde Türkiye'de sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olarak kutlanıyor.

Gazeteciler ve Basın Bayramı olarak bilinen bu bayramın tarihi Osmanlı zamanına dayanıyor. Padişah II. Abdülhamit'in saltanatı sırasında "İstibdat dönemi" diye adlandırılan dönemde gazeteler ancak sansür memurlarının denetiminden geçtikten sonra yayımlanıyordu. Daha sonra Osmanlı Devleti'nde, II. Meşrutiyet'in ilan edildiği 24 Temmuz 1908 günü, İstanbul’da çıkan bir avuç gazete, kendi aralarında sansürcüleri içeri sokmama ve gazetelerini sansüre yollamadan basma kararı verdi. Bu olay 24 Temmuz'un “Basın Bayramı” olarak kutlanmasına neden oldu.

Tarihler  10 Haziran 1946 yılını gösterdiğinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin kuruluşu ile basın günü gündeme geldi.
Türkiye’de ilk gazetenin çıkış tarihine göre düzenlenmesi planlanan bu güne “Basın Bayramı” adı verilecekti. Ancak ilk gazete konusunda çeşitli görüşler bulunduğundan dolayı bir görüş birliği sağlanamadı. Daha sonra Refik Halit Karay tarafından bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri ortaya atıldı ve bu fikir kabul edildi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, 12 Mart 1971 Muhtırası sonrası baskıların İstibdat Dönemi'ni hatırlattığı gerekçesiyle "Basın Bayramı" ifadesinin kaldırılmasına karar verdi. "Basın Bayramı", "Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü" adını aldı.

Bugün 24 Temmuz Basın Bayramı Türk basınında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü olarak her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanıyor.

9. Yargı Paketiyle Yargı Sisteminde Yeni Bir Dönem 9. Yargı Paketiyle Yargı Sisteminde Yeni Bir Dönem

Nitekim 1982 Anayasası’nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, 28. maddesinde ise basın özgürlüğü düzenlenmiştir. 28. maddenin ilk iki fıkrasına göre “Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mâli teminat yatırma şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.”

Demokratik bir hukuk devletindeki önemi ve işlevleri göz ardı edilemeyecek olan ve bir dönem “dördüncü kuvvet” olarak nitelendirilen basın mensupları gerçekten özgür mü, Türkiye’de basın özgürlüğü tam manasıyla sağlanıyor mu?

Takdir siz okuyucuların…
 

Editör: Sena ERDOĞAN