Türkiye’nin güneyinde yer alan Akdeniz Bölgesi, sadece güneşi ve deniziyle değil, binlerce yıllık tarihiyle de dikkat çekiyor. Bölge, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış; inançların, kültürlerin ve efsanelerin buluştuğu bir açık hava müzesi adeta. Hatay’dan Mersin’e, Antalya’dan Burdur’a kadar uzanan bu rotada, geçmişin izleri bugünün göz kamaştırıcı yapılarıyla bir araya geliyor. İşte Akdeniz’in en etkileyici tarihi durakları:
St. Pierre Kilisesi – Hatay
Hristiyanlık tarihinde özel bir yere sahip olan Aziz Petrus’un vaaz verdiği St. Pierre Kilisesi, dünyanın ilk mağara kilisesi olma unvanını taşıyor. Antakya’da yer alan bu kutsal yapı, Roma dönemine ait mimari izleriyle dikkat çekiyor. Papalık tarafından hac yeri ilan edilen kilise, her yıl 29 Haziran’da özel bir ayinle anılıyor.
Taş Köprü – Adana
Seyhan Nehri’nin üzerinde yükselen Taş Köprü, hala aktif olarak kullanılan dünyanın en eski köprülerinden biri. Roma dönemine tarihlenen bu yapı, Adana’nın iki yakasını birbirine bağlıyor ve yüzyıllar boyunca medeniyetlerin geçiş noktası olmuş.
Cennet Cehennem Mağaraları – Mersin
Narlıkuyu’da yer alan bu doğal oluşumlar, mitolojik hikâyeler ve tarihsel dokularla iç içe. Yer altı sularının aşındırmasıyla oluşan Cennet ve Cehennem obrukları, ziyaretçilerine mistik bir atmosfer sunuyor. Cennet kısmında yer alan Meryem Ana Kilisesi ve Zeus Tapınağı, antik dönem izlerini taşıyor.
Kız Kalesi – Mersin
Erdemli açıklarında, denizin ortasında yer alan Kız Kalesi, hem eşsiz efsanesi hem de tarihi dokusuyla büyülüyor. M.Ö. 4. yüzyılda inşa edildiği düşünülen bu kale, adını bir yılan efsanesinden alıyor. Mersin’de deniz ve tarihi bir arada yaşamak isteyenler için ideal bir durak.
Aspendos Tiyatrosu – Antalya
Antik çağın akustik harikası olan Aspendos Tiyatrosu, günümüzde hâlâ sanat etkinliklerine ev sahipliği yapıyor. 20 bin kişilik kapasitesiyle M.S. 2. yüzyılda inşa edilen bu tiyatro, gladyatör dövüşlerinden opera festivallerine kadar uzun bir geçmişe sahip.
Kaleiçi – Antalya
Antalya’nın kalbinde yer alan Kaleiçi, tarih boyunca Roma, Selçuklu ve Osmanlı izlerini taşıyan sokaklarıyla ünlü. Renkli cumbalı evler, dar sokaklar, surlar ve marina ile modern zamanların nostaljik kaçamağı.
Olympos Antik Kenti – Antalya
Bir zamanlar korsanlara ev sahipliği yapmış olan Olympos, Likya’nın önemli şehirlerinden biri. Kaya mezarları, mozaikli kiliseleri ve şiirli lahitleriyle tarih meraklılarını büyülüyor. Ziyaretin sonunda ise Akdeniz’in berrak sularına atlamak serbest!
Patara Antik Kenti – Antalya
Likya Birliği’nin başkenti ve tarihin ilk demokratik meclis binasına ev sahipliği yapan Patara, aynı zamanda Osmanlı'nın ilk telsiz istasyonuyla da dikkat çekiyor. Antik kent ziyaretinin ardından, caretta caretta kaplumbağalarıyla ünlü Patara Plajı’nda yüzme molası vermek mümkün.
İnsuyu Mağarası – Burdur
1965’te turizme açılan Türkiye’nin ilk mağarası olan İnsuyu, sarkıt ve dikitleriyle doğal bir sanat galerisi gibi. Mağaranın içinde yer alan maden suları, burayı yalnızca görsel olarak değil, sağlık açısından da değerli kılıyor.
Sagalassos Antik Kenti – Burdur
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Sagalassos, Pisidia bölgesinin en ihtişamlı şehirlerinden biri. Roma dönemine ait Antoninler Çeşmesi hâlâ su akıtıyor, kent ise binlerce yıllık geçmişini sessizce koruyor.
Perge Antik Kenti – Antalya
Perge, heykeltıraşlık sanatının zirveye ulaştığı bir antik kent. İyi korunmuş stadyumu ve tiyatrosu, kenti gezerken zaman makinesine binmiş gibi hissettiriyor. Hristiyan dünyasında da önemi büyük; Aziz Paul buraya uğramış.
Akdeniz’e Yolculuk Başlasın
Tarihle iç içe bir tatil yapmak isteyenler için Akdeniz Bölgesi, her adımda başka bir hikâye fısıldıyor. Müzeler, antik kentler, doğal güzellikler ve kültürel zenginlikler bu bölgede sizleri bekliyor. Üstelik Müze Kart ile birçok yere ücretsiz giriş imkânı da cabası.
Rotanı belirle, Akdeniz seni bekliyor!