KÜLTÜR-SANAT

Türk Dünyasının ortak değeri Cengiz Aytmatov’un okumanız gereken 12 Kitabı

Kırgız mitolojisi, kültürü, töreleri ve çok daha fazlası hakkında yazan Cengiz Aytmatov kitapları ile tanışmaya hazır mısınız?

Abone Ol

Ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov derinlikli anlatımlarıyla dolu edebi eserleriyle tanınan bir isim. Onun kaleminden çıkan kitaplar, okuru muhteşem bir yolculuğa çıkarırken, edebi zenginlikleriyle de dikkat çekiyor. Aytmatov’un eserleri, insanın iç dünyasına dokunan, yaşamın derinliklerine inen ve unutulmaz bir okuma deneyimi sunan nadir eserler arasında. Bugün sizin için Cengiz Aytmatov kitapları ve konuları hakkında bir yazı hazırladık. İşte Cengiz Aytmatov kitapları isimleri

1.Toprak Ana

“Toprak Ana”, ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un başyapıtlarından birisi. Roman, insanların ve toplumun savaşın acımasız gerçekleriyle nasıl başa çıktığını anlatırken, insanın doğaya ve toprağa olan derin bağlılığını da vurgular. Aytmatov, eserinde savaşın yıkıcı etkilerini, özellikle de köylerdeki yaşamı ve insanların savaşın gölgesindeki zorluklarını ustalıkla işler.

2. Cemile

“Cemile” Aytmatov’a büyük bir şöhret getiren eserlerden birisi ve birçokları tarafından en güzel aşk hikayelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Roman, aşkı ve doğayı çocuksu bir bakış açısıyla anlatarak muhteşem duygusal bir tablo çizer. Ayrıca, törelerin ve çevresel koşulların insan ilişkileri üzerindeki etkilerini gözler önüne seren olağanüstü bir hikayedir.

3. Beyaz Gemi

Cengiz Aytmatov’un “Beyaz Gemi” eseri, güçlü semboller ve derin anlamlarla yüklü. Romanın merkezinde, yedi-sekiz yaşlarında bir çocuk yer alıyor. Bu çocuk, safiyetin ve geleceğin sembolü olarak temsil ediliyor. Aytmatov, çocuğun dünyasını, safiyetini ve temizliğini, bir yandan hayatın gerçeklikleriyle birleştirerek etkileyici bir kurgu oluşturuyor. Yazar için çocukluk, ilerideki bir insanın karakterinin tohumlarının atıldığı dönemdir. Bu yaş, dilin öğrenildiği, çevreyle, doğayla ve özellikle kültürle bağların kurulduğu bir zaman dilimidir.

4. Gün Olur Asra Bedel

“Gün Olur Asra Bedel”, insanın kişisel ve toplumsal belleği üzerine derinlemesine bir düşünce sunar. Roman, geçmişin izlerini bugüne taşıyan karakterlerin hikayelerini eşsiz bir şekilde anlatır. Kitap, Kırgızistan’ın kültürel öğelerini, geleneklerini ve tarihini modern dünya ile harmanlayarak okuyucuya sunar. “Mankurt” kavramı üzerinden, insanın hafızasının nasıl şekillendirilebileceği ve toplumların nasıl manipüle edilebileceği konularını ele alır. 

5. Cengiz Han’a Küsen Bulut

“Cengiz Han’a Küsen Bulut”, Cengiz Aytmatov’un Gün Olur Asra Bedel romanının aslında yer alması gereken fakat sansür nedeniyle çıkarılmış bir bölümüdür. Bu kitap, KGB’yi sert bir şekilde eleştiriyor. İnsanı iktidarın gücü ve insanların bu güç için nasıl kullanıldığı üzerine derin düşüncelere sevk ediyor. Kitap, öğretmen Kuttubayev’in ölümünü ve KGB’nin onun üzerindeki etkisini konu alıyor. 

6. Selvi Boylum Al Yazmalım

“Sevgi neydi?

Sevgi emekti,

Uçuşan yaprak,

Boş bir salıncak.

Emek mi, aşk mı? Süreklilik mi, değişim mi? İkisini de arzulayan, isteyen insanın kaderi ne olabilir?”

“Selvi Boylum Al Yazmalım” aşk, emek, değişim ve toplumsal sorunları ele alıyor. Kitap, Kırgız halkının toplumsal ve siyasal geçiş süreçlerini, kriz anlarını ve büyük acılarını içeren hikayelerle işleyen Aytmatov’un eserlerinden biridir. “Selvi Boylum Al Yazmalım”da, birbirini seven ancak talihsiz bir olay sonucu ayrılan ve daha sonra garip bir tesadüfle tekrar karşılaşan iki insanın hikayesi anlatılmaktadır. Aytmatov, bu eserinde aşkı, emeği, sürekliliği ve değişimi merkeze alır. Kitap, parçalanmış hayatlar, aşklar ve insan ilişkileri üzerinden güçlü bir duygusal derinlik sunar.

7. Kızıl Elma

Aytmatov’un eserlerinde sıkça gördüğümüz güçlü sembolizmi “Kızıl Elma”da da bulabilirsiniz. Kitap, iki ayrı hikayeyi bir araya getiriyor: “Kızıl Elma” ve “Oğulla Buluşma”.

“Kızıl Elma”, yazarın ilk dönem eserlerinden biridir ve bir şehir hikayesi olmanın yanı sıra, derin bir aşkı da anlatır. Bu hikaye, aşkın saf ve heyecanlı duygularını anlatırken, “Oğulla Buluşma” ise bir babanın evladına duyduğu derin özlem ve hasreti ele alır. İki hikayenin ortak özelliği, Aytmatov’un duyguları en net ve en saf haliyle okuyucuya aktarmasıdır.

8. Elveda Gülsarı

“Elveda Gülsarı”, insanın doğayla, toplumla ve kendi iç dünyasıyla olan karmaşık ilişkisini ele alırken, aynı zamanda bireyin yaşadığı toplumsal ve siyasi değişimleri de gözler önüne serer. Hikaye, Gülsarı adındaki ünlü bir atın hayatını ve onun sahibi olan Tanabay’ın yaşamını anlatır. Gülsarı, sadece bir at değil, aynı zamanda Tanabay için özel ve önemli bir varlıktır. Aytmatov, bu karakterler aracılığıyla insanın doğayla kurduğu derin bağı, toplumsal değişimi ve içsel mücadeleleri işler.

9. Yüzyüze

“Yüzyüze”, güçlü bir şekilde insanın iç dünyasına odaklanırken, aynı zamanda toplumsal dinamikler ve devlet ile birey arasındaki çatışmayı ele alır. Hikaye, bir Kırgız köyünde geçer ve köyün erkekleri askere alınınca, kadınların tek başlarına yaşam mücadelesini anlatır. Bu durumda öne çıkan karakterlerden biri, cesaret ve fedakarlıkla dolu bir örnek olan Seyde’dir. Seyde, zorluklara rağmen yılmadan buğday tanelerinden ekmek yapmaya çalışırken, diğer tarafta ise savaştan kaçıp mağaraya saklanan İsmail, erkekler arasında cesaretten yoksundur.

10. Yıldırım Sesli Manasçı – Asker Çocuğu – Beyaz Yağmur

Bu kitap, Cengiz Aytmatov’un üç muhteşem hikayesini bir araya getiriyor. Her biri insanın, çevrenin ve geçmişin birbirini nasıl etkilediğini göstererek insanın yaşamında bu ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

“Asker Çocuğu”, Aytmatov’un diğer eserlerinde olduğu gibi, bir çocuğun hayal gücünü ve dünyasını ele alıyor. “Beyaz Yağmur” hikayesi saf bir aşktan bahsediyor. “Yıldırım Sesli Manasçı” ise ölümsüz olanın düşünceler ve fikirler olduğunu anlatıyor. Bu üç hikaye, Aytmatov’un ustalığını ve insanın duygularını, düşüncelerini ve geçmişini nasıl etkilediğini anlatma yeteneğini gösteriyor. 

11. Dişi Kurdun Rüyaları

“Dişi Kurdun Rüyaları,” geniş bir yelpazede insanın doğası, adalet, kader ve çevre gibi derin konuları ele alır. Roman, farklı karakterlerin ve olayların iç içe geçtiği bir yapıya sahiptir. Hikaye, bir papaz okulu öğrencisinin düşünceleriyle başlayıp, esrar kaçakçılarından Kırgız çobanlarına ve hatta kurtların hayat hikayelerine kadar uzanır. Aytmatov, bu karakterler aracılığıyla insanoğlunun evrensel ve sonsuz sorularını, iç içe geçmiş olaylarla inceler. Eserde, ilahi adaletin varlığı sürekli vurgulanırken, sorumluluğun insanın omuzlarında ve insanların birlikte taşıdığı sorumluluklarda olduğu çarpıcı bir şekilde sunulur.

12. Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek

“Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek” Aytmatov’un eşsiz üslubuyla insanlığın temel değerlerini ve yaşamın derinliklerini irdelediği bir hikaye. Eserde, mitoloji ve günlük yaşamın harmanlanmasıyla ortaya çıkan metanet ve fedakarlığın önemi vurgulanır. Hikaye, bozkırın değil, denizin tam ortasında geçer, bu da zaten Aytmatov’un diğer eserlerinden farklı bir atmosfer oluşturur. Bir yaratılış efsanesi ile başlayan bu hikaye, bir baba figürünün evladı için gösterdiği büyük fedakarlığı anlatır. Öyle ki, sadece bir baba değil, küçük bir çocuğun, Kirisk’in hayatta kalması için üç adamın ölümü göze alması trajik bir şekilde işlenir. 

13. İlk Öğretmenim

“İlk Öğretmenim”, Kırgız halkının tarihi ve kültürel yapısını etkileyici bir şekilde ele alan bir eserdir. Roman, göçebe bir Kırgız topluluğunun, Çarlık Rusyası’nın çöküşü sonrasında değişen dünyada yaşadığı dönüşümü anlatır. Bu dönemde, insanların yeni bir dünya kurma hayalleriyle baş etme çabaları ve statükoya karşı verdikleri mücadele ön plandadır. Kitap, savaş sırasında kısıtlı bir eğitim alan idealist genç Düyşen’in hikayesine odaklanır. Düyşen, köyündeki geleneklere karşı çıkarak köy çocukları için bir okul inşa etmeye karar verir ve bu okulun ilk öğretmeni olur. Bu karar, hem kendisinin hem de köyünün kaderini değiştirecek büyük bir mücadeleyi başlatır.

Cengiz Aytmatov kitaplarından alıntıları

“Kaldı ki burası dünya. Burada bir şeyler hep yarım kalacak.”

“İki insan birbiriyle tam bir uyum içinde yaşarsa, konuşmadan ya da yarım sözcüklerle bile anlarlar birbirlerini.”

“İnsan nereye gitse derdini de oraya götürürmüş…”

“Olduğu gibi görünmeliydi insan.”

“Demek yaşanan şeyler hiçbir iz bırakmadan unutulmazmış…”