.
11 Mart 2020 Üsküdar Devlet Hastanesinde nöroloji uzmanı olarak çalışırken tıp bayramını erken kutladık. 3 gün sonra ilk covit vakasıyla her tarafımız maske ve tulumlarla kaplandı. Birbirimizin gülüşünü bile göremiyorduk artık. Personellerimizden ilk bir kaçı hastalanmaya başlayınca müstakbel cenaze gibi görmeye başladık kendimizi. Arkadaşlarımızın bir kısmı da korkudan izinler almaya başladı. 4 nöroloji uzmanıyken bir anda tek kaldım. Toplam 120 doktordan 20-30 doktor kalmıştık. Bahçede tek bayan doktordum. Kaçsam diye düşündüğümde hayat boyu bu işi yapmıştım ölsem de bu iş üzerindeyken olmalıydı. Gençliğimin en güzel yılları morglarda, kadavralarla uğraşarak hasta iyileştirmeye çalışarak, nöbetler tutarak geçmişti. Bir müddet sonra duayen hocalarımızın ölüm haberleri geldi sırayla. Cemil Taşçıoğlu ,Muratdilmener. Cemil hocayı 11 sene çapa tıp fakültesinde eğitim aldığım dönemlerden iyi tanırdım. Geriatrik hastalara çözümü bulunamamış hastalara ilk o koşardı. Covitten ölümü de yine bu nedenle olmuştu. Sonuçlanamayan bir hastaya ani müdahale yapmak isterken bir anda yoğun bakımlık olmuştu. Öğrencilerine ne yapabilirseniz yapın demişti. Ve ex oldu. Murat Dilmener hoca ise türksüryani derneğindeki yardımlarıyla kendini duyurmuş bir hocaydı. Sonuç idama giden askerler gibiydik. Hangimizin sırası gelecek diye bekliyorduk. 21 hekim arkadaşımız erken emekli oldu. Günde 135 corona hastası bakıyordum nöroloji uzmanı olamama rağmen. Hocalarımız kaçmıştı. Onlıne olarak yüzlerini kütüphanelerin arkasına saklanmışken görebiliyorduk. Eğitim durmuştu. Asistanlara hocalarımız bunlardı diyemiyorduk. Hepsi maskeleydi zaten. Anlamları da kalmamıştı. Coronadan ölenler ceset torbasına atılıyor, cenaze namazları bile çoğunun kılınmadan devletin belirlediği toplu mezar yerlerine atılıyordu. Yani müstakbel cenazelerdik. Hatta ilk aşı sağlık çalışanlarına yapılacaktı. Bu evrada sağlık çalışanlarına mezar ücretsiz olarak ilan edildi. Ve bununla 2 yıl yaşamayı öğrendik.
Sonuç ister istemez bedenlerin geçici olduğunu ve ruhların ebediyen ölmeyeceğini öğrendik. Bu 2 yıl bize bunları öğretti. Ve hekimliğin ölüm gelince kaçılacak bir meslek olmadığını 120 doktordan kalan 30 hekim arkadaşımızdan öğrendik. Corona bittikten sonra dinlenmiş, hiç hasta görmemiş arkadaşlarımızın hala 2 sene önceki saçma ben üstünüm sen üstünsün tarzı anlamsız söylemleri bizim için artık bir şey ifade etmiyordu. Çünkü artık eski dünya yoktu. Bir dünya insan ölmüştü. Dört arkadaşım bu evrede öldü. Cafer, Sadık, Tülin yollu, Muhammed Mustafa Kartal ,Engin Türkmen .
Sonuç tüm dünyada artık hiçbir şey aynı değildi . Dolar, Euro, Tl anlamsızlaşmıştı. İtalyanlar ceset torbası bile bulamazken Vatikan’daki altınların ne önemi vardı. Papa korumalarıyla dolaşıyordu ama kimse yoktu zaten çevresinde. Ve korumaların bir önemi kalmamıştı. İngilizler, almanlar, Fransızlar evde kapandığından olay çıkarıyorlar karantinayı kınıyorlardı. Dünyanın bittiğini düşünen Jeffbezos, Brandson gibi dünyanın en zenginleri uzay gezilerine başlamıştı. Borısjhonson hastalığı önemsemeyip hastaların içine dalmıştı. Yoğun bakıma alındı. Ölüm bildirir raporu çıkmışken bir anda uyandı. İlginç olan amazonlara kimse girmemişken Allah’ın birliğini gösterir gibi orada da insanlar ölmeye başlamıştı. Surun basamağı gibiydi corona . Akşam ölü sayısı takip ediyordu tüm dünya.
Sonra 1,5-2 sene rahatladık derken 6 şubat depremi asrın felaketi yine bir sürü ölü. Yine paranın önemi kalmamıştı. Dün evim , arabam ,dükkanım var diyenler bugün ailesiz evsiz barksız kalmıştı. Yani yine müstakbel cenazelerle yaşamayı öğrendik. Sonuç insanoğlu iyilikler yapmalı ve kendi vereceği hesabı düşünmeliydi. Dünya 3 günlük olduğunu her yerden gösterir olmuştu. Bu kalan dünyada her şeye rağmen mutlu,huzurlu,bereketli günler dileğiyle.