GÜNDEM

Maden kazalarına ilişkin yargılamalarda suçluların "uyruğu" fark etmiyor

Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü Başkanı Avukat Boşça, "Türkiye’de işlenen suçlarda Türk kanunları uygulanır. Dolayısıyla faillerin hangi ülkenin vatandaşı olduğu somut olay bakımından farklılık arz etmemektedir." dedi.

Abone Ol

Enerji Hukuku Araştırma Enstitüsü Başkanı Avukat Süleyman Boşça, maden sahalarında meydana gelen kazalarda gerek özel hukuk yargılamasında tazminat boyutuyla, gerekse ceza hukuku yargılamasında kusurluluk boyutuyla değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek, "Bu durumda, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 8'inci maddesi ve mülkilik (ülkesellik) ilkesi gereğince Türkiye’de işlenen suçlarda Türk kanunları uygulanır. Dolayısıyla faillerin hangi ülkenin vatandaşı olduğu somut olay bakımından farklılık arz etmemektedir." dedi.

Boşça, Erzincan'ın İliç ilçesinde toprak kayması sonucu meydana gelen maden kazasının hukuki boyutuna ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Özel hukuk bakımından maden sahalarında meydana gelen kazalarda işverenin tazminat sorumluluğunun doğacağına dikkati çeken Boşça, ceza hukuku bakımından maden kazalarına ilişkin özel bir suç tipinin Türk ceza yasalarında düzenlenmediğini aktardı.

Boşça, faillerin sorumluluğu bakımından TCK'nin yaralama ve öldürme suçlarına ilişkin hükümlerine gidilmesi gerekeceğinin altını çizerek, şöyle devam etti:  "Yapılacak kusurluluk değerlendirmesine göre taksirle veya kasten öldürme veya yaralama suçlarından sorumluluk meydana gelecektir. Fail olarak işverenin sorumlu olup olmadığı fail sıfatı aldıktan sonra sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve sorumluluğunun tespiti halinde verilecek ceza miktarının ne olacağı sorularının yanıtı, işverenin üstlendiği ödevleri gereği gibi yerine getirip getirmediğinin tespiti ile açığa kavuşacaktır. İşte bu nedenle işverenin işçiye karşı ne gibi sorumluluklar üstlendiği veya işçinin işverene karşı hangi sorumlulukları taşıdığının ortaya konulması, iş kazalarında fail ve kusurluluğun belirlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır."

Maden sahalarında meydana gelen kazalarda gerek özel hukuk yargılamasında tazminat boyutuyla, gerekse ceza hukuku yargılamasında kusurluluk boyutuyla değerlendirme yapılması gerektiğini vurgulayan Boşça, "TCK'nin 8'inci maddesi ve mülkilik (ülkesellik) ilkesi gereğince Türkiye’de işlenen suçlarda Türk kanunları uygulanır. Dolayısıyla faillerin hangi ülkenin vatandaşı olduğu somut olay bakımından farklılık arz etmemektedir." ifadelerini kullandı.

Boşça, 6331 sayılı ​​​​​​ İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 25'inci maddesi kapsamında kazaların gerçekleştiği maden sahalarındaki işletmelerin durumunu değerlendirerek, "İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışma yöntem ve şekillerinde veya iş ekipmanlarında çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde, bu tehlike giderilinceye kadar, hayati tehlikenin niteliği ve bu tehlikeden doğabilecek riskin etkileyebileceği alan ile çalışanlar dikkate alınarak, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulur. Ayrıca çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda iş durdurulur." dedi.

Maden ocağı soruşturmasında 6 zanlı tutuklanmıştı

İliç'e bağlı Çöpler köyündeki altın madeninin bulunduğu bölgede 13 Şubat'ta meydana gelen toprak kayması sonucu kaybolan 9 işçinin bulunması için çalışma başlatılmıştı.

Toprak kaymasına ilişkin soruşturmada, aralarında firmanın Kanadalı yöneticisinin de bulunduğu 6 zanlı tutuklanmış, şirketin Türkiye'deki müdürü C.D'nin de içinde olduğu 3 zanlı ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. 

-AA-