Oldukça enteresan bilgilerin olağanüstü kanıtlarla açıklanması hep araştırma sonuçlarına dayanmakta. Yine binlerce araştırmaya konu olan insan vücudunun acıya dayanabilme kapasitesi enteresan sonuçlara ulaşmayı sağlamış. Peki gerçekten insan vücudunun dayanıklılığının seviyesi nereye kadar dersiniz işte cevabı;

Bilimsel araştırmalar; zihinsel odaklanmanın, hazırlığın ve meditasyonun acı algısını değiştirdiğini göstermektedir. Uzunca bir süre kronik bir ağrıyla yaşamak zorunda kalanlar genellikle onunla daha iyi baş etmeye başlıyorlar. Bu sav, bilimsel bir çalışma ile de doğrulanmıştır: Deneklere acı hissettikleri sırada iki farklı zihinsel durumdaki algıları sorulmuştur. Aynı acı söz konusuyken nötr bir düşünce sırasındaki acı algısı ile cinsel bir fantezi kurulması sırasındaki acı algısı karşılaştırılmıştır. Nötr aktivite sırasındaki acı algısının çok daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Bu gözlem, acının zihinsel durumla ilişkisine dair net bir iç görü sunmuştur. Yani acı söz konusu olduğunda hoş düşüncelere odaklanmak acı toleransımızın yükselmesine yardımcı olur.

Ayrıca acı algısı zihinsel faktörlerin yanında genetik ve psikolojik faktörlerdende etkilenmekte

Sinir sistemi; beyin, omurilik ve sinirlerden oluşur. Duyusal organlarımız ve sinirlerimiz vücudumuzdan aldığı bilgileri omuriliğimiz üzerinden beynimize aktarır. Beynimiz de aldığı bu bilgiyi yorumlar. Ancak tüm veriler beynimize gönderilseydi, beynimiz bu kadar çok veriyi işleyemezdi. Üstelik bu boşuna enerji harcamak olurdu. İşte bu nedenle vücudumuzda bir eşik sistemi gelişmiştir. Beynimiz eşik altındaki verileri işlemez. Hatta eşiği geçen bir verinin sürekli tekrarlanması durumunda da beynimiz bu veriyi her defasında işlemez. Bunu bir örnekle açıklayalım: Bir gömlek giydiğinizi düşünün. Gömleği giydiğiniz sırasında gömleğin teninize temasını hissedersiniz fakat temas gün boyunca sürdüğü halde günün geri kalanında vücudunuzda temasa dair bir his oluşmaz. Çünkü temasa dair bilgiler tekrarlanan bilgiler olduğundan eşiğin altında kalır. 

Tüketici Mağduriyetleri Artık Daha Kolay Giderilecek! Tüketici Mağduriyetleri Artık Daha Kolay Giderilecek!

Ağrı Toleransı Nedir?

Ağrı toleransı bir kişinin en fazla ne kadar acıya dayanabileceğini gösterir. Kelepçe örneğinden devam edecek olursak kelepçe iyiden iyiye sıkıştırıldığında acı öyle bir hal alır ki vücudumuzda “kaç ya da savaş” tepkisi ortaya çıkar. Ağrı toleransının iki bileşeni vardır. Birincisi, beynimize acı sinyallerinin iletilmesinden sorumlu olan reseptörler; ikincisi ise beynin acı ile ilgili yorumu. Bu ikisi hissedilen acı ile ilgili kararı belirler. Bireyin ağrı toleransını belirleyen birçok faktör vardır: Cinsiyet, yaş, psikolojik ve fizyolojik durum hatta genetik faktörler ağrı toleransının belirlenmesinde etkilidir.

Dolorimetri Nedir?

Acı ilgili bilimsel araştırmalar için bir ölçüm tekniğine ihtiyaç duyulmuştur. Acıyı dol cinsinden ölçmeye yarayan bu alet, Cornell Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından tasarlanmıştır. Alete Latince “acı” anlamına gelen “dolor” kelimesinden esinlenerek dolorimetri adı verilmiştir. Ölçü birimine ise “dol” denilmiştir. Ölçek aralığı 0 ila 10,5 arasındadır. Yani en düşük ağrı 0 en yüksek ise 10,5’tur.

Ağrı eşiği nedir?

Ağrı eşiği için kişinin herhangi bir nedenle oluşan ağrıyı veya acıyı hissettiği ilk an diyebiliriz. Mesela ağrı eşiği düşük olan biri küçücük bir dokunuş veya baskı ile bile ağrı hissedebilir, bu durum ‘ağrı eşiğinin’ düşük olduğunun göstergesidir.

Ağrı eşiği neyle ilgilidir?

Ağrı eşiği insandan insana değişen ve beyindeki sinir hücrelerinin karmaşık ilişkisi ile alakalı olan bir durumdur. Aslında ağrı hissedebilmek bir anlamda bakıldığında lütuf olarak da görülebilir çünkü vücutta oluşan ağrı çoğunlukla bizleri potansiyel hastalık ve sakatlıklara karşı koruyucu olarak ortaya çıkar.

Neden ağrı hissederiz?

Beyin ağrı ve acı hissini vücudu korumak için üretir. Mesela, çok sıcak bir şeye dokunduğunuzda beyniniz zararlı olduğunun sinyalini alır ve elinizi hiç düşünmeden hızlı bir refleksle geri çekmenizi sağlar, işte bu örnek beyinin ağrı/acı sinyallerini nasıl alıp, nasıl tepki verdiğini çok güzel özetlemiş oluyor.

Araştırdığımız bir başka bilgide dayanıklılık sınır ile ilgili. ABD'deki Duke Üniversitesi'nde yapılan araştırma. Yapılan araştırmalar hamile kadınların, insan vücudunun dayanma sınırına yakın bir düzeyde yaşamlarını sürdürdüğünü ortaya koydu.Araştırma, kadınların hamilelik döneminde enerji kullanımının dinlenme metabolizma hızının 2,2 katına çıktığını açıklıyor. Ortalama bir insan için uzun vadedeki dayanıklılık sınırı, vücudun dinlenme anındaki metabolizma hızının 2,5 katı veya günde 4.000 kalori olarak belirlendi.

Bu sınırın aşılması, uzun vadede sürdürülebilir görülmüyor.

Sonuç olarak ne ağrının ölçülmesinde ne de ağrı toleransının net bir sınırının belirlenmesinde subjektif olmayan bir cevap verilmesi mümkün değildir. Ancak doğruya en yakın tahminin 11 dol’dan daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Kaynak; www.deryauluduz.com - http://www.olaganustukanitlar.com/ - www.bbc.com

Editör: Merve Kiraz