İlber Ortaylı, 8 Eylül 2003’te geçirdiği trafik kazası sonrası Türkiye’nin Süper Valisi olarak bilinen Vali Recep Yazıcıoğlu’nu andı. Ortaylı Yazıcıoğlu’nu anlattı ve projelerinin önemine ve sürdürülebilirliğine dikkat çekti. İşte Ortaylı’dan Vali Recep Yazıcıoğlu:
“Recep Yazıcıoğlu 1948 doğumluydu. Ankara Hukuk Fakültesi’nin bu öğrencisinin adı ilk defa Tokat Valiliği’yle duyuldu. Doğrusu çarpıcı bir gelişmeydi. Ordunun hak ettiği eli yüzü düzgün orduevlerinin, emniyet kuvvetlerine de inşası için polisevi projesine Tokat’ta başladı. Girdiği yere kazma ve proje de giriyordu, spor da etkin olarak bulunduğu yerlere getirdiği dallardı.
Vali Recep yerinde duramayan sportmen yapılı bir gençti. Ankara’ya uğradığında fakültedeki dersime misafir konuşmacı olarak çağırırdım. Talebeler arasında seveni boldu; sınıf dolar taşardı. Hiç durmayan söylemiyle tam bölgesinin adamı olarak en aykırı gelen yeni yeni fikirleri ortaya atardı. Dinlemekten zevk alırdım. “İdarenin başında bir yerlere geçse de ortalık âbâd olsa” derdim.
20 yıl evvel, 8 Eylül 2003’te resmi araçla ani bir kaza oldu ve vefat etti. Yatakta sükûnetle ölümü bekleyecek bir karakter de değildi. Doğduğu günden itibaren koşuşmuş, belli ki hep hızlı düşünüyordu, hızlı ve gürültülü konuşuyordu ve işlerin çabuk olmasına bakardı. Her gittiği yerde mahali halkın işini iyi yapanlarını bulurdu. Onun etrafındakiler ister fasulye eksin, ister avukat olsun, ister esnaftan olsun düzgün ve dinamik çalışan kimselerdi. Partileri mühim değildi. Bizim gibi gelen ziyaretçilerini saatlerce masada ağırlamak veya odada çay içmekle vakti kaybetmezdi. Günlük teftişlerini, köy gezilerini birlikte yapardık. Onun sayesinde Erzincan’ı, Munzur Irmağı’nın etrafını, Aydın’ın bir sürü bildiğim zannettiğim fakat bilmediğim yörelerini tanımışımdır.
Ara sıra videolarına bakıyorum, hâlen tatbiki bekleyen yenilikçi görüşler. Bazı görüşlerimde bunları dinleyerek tadilat yapılabilirim fakat denemelerde onun kadar cesur ve gözü kara olmadığım için sadece farklı yolları önermekle yetindim. Mahalli idare mefhumunu köye kadar yetkiyle sokmak fikrindeydi. Biz daha muhafazakâr kalıyorduk, mahalli idari birimlere güvenemiyorduk ama güvensizlikle de bir yere gidilemez. İnsanları daha fazla idareye sokmak lazım. Katmadığınız takdirde kurtarıcı beklerler ve yanlış kurtarıcılar gelir. Haklıydı”.