GÜNDEM

Geçmişten Günümüze İsrail-Filistin Sorunu

Dünya, israil ve Filistin arasındaki gerginliği yoğun bir şekilde tartışıyor. Hamas’ın askeri kanadı, İsrail’e karşı bir operasyon başlattığını duyurdu ve bu duyuru işgal altındaki Batı Şeria’daki Hamas’ın başkan yardımcısı Salih el Aruri’nin silahlanma çağrısıyla birlikte geldi. Bu son gelişmeler, İsrail-Filistin sorununun tarihsel bağlamını yeniden gündeme getiriyor.

Abone Ol

İsrail-Filistin çatışması dünya tarihindeki en uzun süren ve en patlayıcı anlaşmazlıklardan biri olarak bilinir. Bu çatışmanın temel nedenleri ve dönüm noktaları, son yüzyıl boyunca Filistinliler ve İsrailliler arasında yaşanan çeşitli olaylarla şekillenmiştir. İşte bu tarihsel süreçteki önemli dönüm noktalarından bazıları:

İsrail-Filistin Sorunu Nasıl Başladı?

Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Filistin topraklarında yaşayan Yahudi nüfusu yüzde 10 civarındayken, bölgenin demografisi kısa bir süre içinde örgütlü bir şekilde değişime uğradı. Filistin’e yönelik Yahudi göçleri, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce, özellikle 1880’lerden itibaren artmaya başladı. Bu göç hareketinin Yahudi toplumu içinde dini bir boyutu vardı ve bu göç dalgalarına “Aliyah” adı verildi. Bu kelime “yükselmek” veya “yukarı çıkmak” anlamına gelir. Aliyah, şu şekilde sınıflandırılabilir:

1882-1903: Birinci Aliyah
1904-1914: İkinci Aliyah
1919-1923: Üçüncü Aliyah
1924-1928: Dördüncü Aliyah
1929-1939: Beşinci Aliyah

Bu göç dalgaları, on binlerce Yahudi’nin Filistin topraklarına yerleşmesine yol açtı. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından, 1948-1951 yılları arasında da Filistin’e yönelik Yahudi göçleri yoğun bir şekilde devam etti. Bu göçler, bölgenin demografik yapısında önemli bir değişikliğe neden oldu ve İsrail Devleti’nin kurulmasının ardından İsrail nüfusunun temelini oluşturdu. Bu süreç, İsrail-Filistin çatışmasının kökenlerinden biri olarak kabul edilir.

Yahudi göçmenler, Filistin topraklarına yerleşmelerinin yanı sıra İsrail Devleti’nin kuruluşunu desteklemek amacıyla çeşitli örgütler kurarak bu hedefe ulaşmaya çalıştılar. Bu süreçte öne çıkan bazı örgütler şunlardır:

Haganah: 1920’de kurulan Haganah, Yahudi yerleşimcilerin güvenliğini sağlamayı amaçlayan bir örgüttü. Ancak zamanla, İsrail Devleti’nin kurulması için daha radikal örgütlerle işbirliği yapmaya başladı.

Irgun Z’vai Leumi: 1931’de kurulan Irgun, İngiliz sömürge yönetimine ve Araplara karşı şiddetli eylemler gerçekleştirdi. Bu örgüt, İsrail Devleti’nin kurulmasını hızlandırmak için radikal taktiklere başvurdu.

Yahudiler ile Filistinliler arasındaki çatışmalar, bu dönemde artmaya başladı. Özellikle 1920 Nisan ve 1921 Mayıs aylarındaki olaylar, çok sayıda Yahudi ve Arap’ın ölümüne ve yaralanmasına neden oldu. 1936’da başlayan olaylar ve grevler ise 1939’a kadar devam etti ve bölgedeki gerilimi tırmandırdı.

1946’da, Irgun terör örgütüKral Davut Oteli’ne bombalı bir saldırı düzenledi. Bu saldırıda, çoğunluğu sivil olan 91 kişi hayatını kaybetti, bu kişiler arasında Araplar, İngilizler, Yahudiler, Ermeniler, Ruslar, Mısırlılar ve Yunanlılar da vardı. Bu tür şiddet olayları, bölgedeki çatışmanın tırmanmasına ve daha fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açtı.

Deyr Yasin Katliamı

Deyr Yasin katliamı, İsrail-Filistin çatışması içindeki karanlık bir dönemin önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. 9 Nisan 1948’de, Kudüs’ün batısında bulunan Deyr Yasin köyüne yapılan bu saldırı, Lehi (Stern) örgütünün lideri Avraham Stern ve Irgun örgütünün lideri Menahem Begin tarafından gerçekleştirildi. Palmah ve Haganah gibi diğer örgütler de bu saldırıyı destekledi.

Bu acımasız saldırıda, 254 sivil Filistinli öldürüldü. Bu kurbanlar arasında çok sayıda çocuk ve 25 hamile kadın da bulunuyordu. Ayrıca, saldırı sırasında bazı kadınlara tecavüz edildi, hamile kadınların karınları yarıldı ve insanlar ağaçlara bağlanarak yakıldı. Bu dehşet verici olaylar, görgü tanıkları tarafından İngiliz yetkililere bildirildi.

Deyr Yasin katliamı, hem uluslararası toplumda hem de İsrail’de büyük bir infial yarattı. Bazı Yahudi din adamları da bu vahşeti kınadı. Ancak, Menahem Begin gibi örgüt liderleri, bu tür şiddet eylemlerinin İsrail’in kuruluşunu hızlandırdığını savunarak bu eylemi meşrulaştırmaya çalıştılar. Deyr Yasin katliamı, İsrail-Filistin çatışması içindeki tarihsel kökenlerinden biri olarak hatırlanır ve bu olayın yarattığı travma hala devam etmektedir.

Büyük Felaket ve ya Nekbe Günü

İsrail’in kuruluşunun ertesi günü olan 15 Mayıs, Filistinliler için “Nekbe Günü” veya “Büyük Felaket” olarak adlandırılır. 1948 savaşı sonrasında İsrail, işgal ettiği toprakları genişletti ve bu süreçte birçok Filistinliyi zorunlu göçe tabi tuttu. İşkence, tecavüz ve katliam korkusu gibi nedenlerle Filistinliler büyük bir göç dalgası yaşadılar. Bu göçün boyutlarına ilişkin çeşitli kaynaklar farklı sayılar verirken, İsrail kaynaklarına göre 500 bin, Arap kaynaklarına göre 900 bin, Birleşmiş Milletler’e (BM) göre ise 726 bin Filistinli göç etmek zorunda kaldı. Bu sayılar o dönemdeki Filistin nüfusunun yaklaşık yüzde 65-70’ine denk gelmektedir.

Bu dönemde, 675 köy ve kasaba gibi Filistinli yerleşim yerleri ortadan kaldırıldı. Göç etmek zorunda kalan Filistinliler, mülteci kamplarında zorlu yaşam koşullarıyla karşı karşıya kaldılar. Bu durum, Filistin mülteci sorununu başlattı ve bu sorun hala devam etmektedir. BM, 1948 tarihli 194 sayılı kararıyla, göç eden Filistinlilere geri dönme hakkı tanıdı ancak bu hakkın uygulanması birçok zorlukla karşılaştı ve hala çözülmeyi bekleyen bir sorun olarak devam ediyor. İsrail-Filistin çatışması ve bu dönemde yaşanan olaylar, bölgedeki tarih ve siyasi dinamiklerin önemli bir parçasını oluşturuyor.

Gerilemenin Başladığı Naksa Günü

Beş Haziran, 1967 Savaşı’nın başladığı gün olarak bilinir ve Filistinliler tarafından “Naksa Günü” (Gerileme) olarak adlandırılır. Bu savaşın sonuçları, yeni bir Filistinli göç dalgasını tetikledi ve 1967’de zaten göç etmiş olan bazı Filistinlilerin bir kez daha göç etmelerine neden oldu. Bu dönemde tahmini olarak 500 bin Filistinli’nin göç ettiği söylenmektedir.

Ancak 1967’den sonraki önemli bir gelişme, İsrail’in hızla yeni Yahudi yerleşimlerinin inşa etmeye başlamasıdır. Özellikle Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da 250’den fazla yeni yerleşim yeri kuruldu ve bu yerleşimlerde yaklaşık 650 bin Yahudi yerleşti. İsrail’in yeni yerleşim yeri politikaları ve projeleri, İsrail-Filistin çatışmasının karmaşıklığını artıran ve Filistinlilerin topraklarına erişimini sınırlayan bir faktör olarak kabul edilir. Bu politikalar ve yerleşimler, Filistinlilerin kendi devletlerini kurma hedefini engellemiş ve çatışmanın derinleşmesine katkıda bulunmuştur.

Bu süreç, İsrail-Filistin çatışması içindeki uzun vadeli ve karmaşık bir sorunun parçası olarak devam etmektedir. Bu sorun, uluslararası toplumun ve barış çabalarının odak noktalarından biri olmaya devam ediyor.

Filistin Topraklarının Çevresine Örülen Duvar

Filistinli sivil halk için hem bir şiddet aracı hem de bir sembol haline gelen İsrail tarafından inşa edilen duvar, Filistin topraklarının çevresine örülen bir yapıdır. Başlangıçta 720 kilometre uzunluğunda planlanmış olan bu duvarın yaklaşık 500 kilometresi tamamlanmış durumdadır.

Bu duvar, Filistin topraklarını yaklaşık olarak %9,4 oranında daraltmıştır ve bu da yaklaşık üç milyon Filistinlinin yaşam koşullarını olumsuz etkilemiştir. Bu süreçte 1.200’den fazla sivil Filistinli yaşamını yitirmiş, 130 binden fazlası yaralanmış, 2.500 ev yıkılmış ve 20 binden fazla Filistinli ise hapsedilmiştir.

Ayrıca, 2000 yılından 2005 yılına kadar devam eden İkinci İntifada döneminde, 4.412 Filistinli hayatını kaybetmiş, 48.322 Filistinli yaralanmış ve binlerce Filistinlinin evleri yıkılmıştır.

2008 Aralık-2009 Dökme Kurşun Saldırıları

İsrail’in Gazze’ye yönelik 2008 Aralık-2009 Ocak aylarında gerçekleştirdiği “Dökme Kurşun” adını verdiği saldırılarda, 355’i çocuk, 100’ü kadın olmak üzere bin 400’den fazla kişi hayatını kaybetmiş ve 5 bin 400 Filistinli yaralanmıştı.

8 Kasım 2012 Bulut Sütunu

8 Kasım 2012’de, İsrail güçleri tarafından açılan ateş sonucu futbol oynayan 13 yaşındaki bir çocuk öldürüldü. Bu olayın ardından başlayan olaylar sonucunda İsrail, “Bulut Sütunu” adını verdiği saldırıları başlattı. Bu kez, saldırılarda yarısından fazlası kadın ve çocuklar olmak üzere 167 Filistinli yaşamını yitirdi ve bin 200’den fazla Filistinli yaralandı.

2014 Yılı Koruyucu Hat

2014 yılındaki “Koruyucu Hat” adı verilen ve 51 gün süren saldırılarda ise Gazze neredeyse tamamen enkaza döndü. Bu saldırılarda, 551’i çocuk olmak üzere 2 bin 158 Filistinli yaşamını yitirdi, 11 binden fazla Filistinli yaralandı ve 60 binden fazla Filistinli evsiz kaldı. Bu olaylar, bölgedeki uzun süreli çatışmanın insanlık açısından yıkıcı sonuçlarını göstermektedir.

14 Mayıs 2018 – ABD İsrail Büyükelçiliği, Kudüs’e Taşındı

ABD’nin Tel Aviv’den Kudüs’e büyükelçiliğini taşıma kararı aldığı sırada, İsrail güvenlik güçleri protestoculara müdahale etti ve bu olay sonucunda birçok Filistinli hayatını kaybetti. Gazze sınırında toplanan on binlerce Filistinli, hala protestolarını sürdürüyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın açılış töreninde verdiği video mesajında, Orta Doğu’da barışı sağlama taahhüdünde bulundu, ancak Batı Şeria’daki Filistin yönetimi, İsrail’i Gazze’de gerçekleşen ölümlerden sorumlu tuttu. -keşifiz-