Erzincan tarihi geçmişi yanında evliyaları ile de oldukça enteresan bir şehir. Türbelerin yapısı ve nerede konumlandıkları ile ilgili kıssa bilgileri meraklıları için paylaşıyoruz. Erzincan’da türbe ziyareti yapmak isteyenlerin gözden geçirmesi gereken liste şöyle;

Ali Baba Türbesi

Alibaba Türbesi, Kemah ilçe merkezinde yer alır. İlçe merkezinde yer alan Gülabibey Camisi’inin 200 metre güneyinde, evler arasında oldukça kuytu bir yerdedir.  Türbeye dair bilgiler sınırlıdır. Buradaki zatın ermişlerden, evliyalardan olduğuna inanılır ve bu zat tazim edilir. Mezar taşına bakıldığında; bu zatın pek eski bir geçmişinin olduğu düşünülemez. Ya burada yakın dönemde yaşamış biri metfundur ya da başka bir mezar taşı getirilip bu kabrin yanına konmuş olmalıdır. Rivayete göre; Ali Baba her gün içki dükkanlarındaki tüm içkileri satın alıp evine götürür ve bahçesinde içkileri dökermiş. Bu sebeple Ali Baba halk arasında ayyaş diye anılır ve kendisine kıymet verilmezmiş. Ali Baba öldüğünde cesedi ortada kalmış ve çöplüğe atılmış. Ancak Ali Baba’nın Kemah’ta yaşamayan bir arkadaşına durum ayan olmuş ve arkadaşı hemen Kemah’a gelerek Ali Baba’nın cenazesini kaldırmış ve bugünkü türbeyi yapmış. Ali Baba’nın içkileri imha ettiği ve halkı kötülüklerden alıkoymak için böyle davrandığı da anlaşılmış

Terzibaba Türbesi

Kızılay Kadın Erzincan Kurucu Teşkilat Başkanlığına Tülay Arıoğlu atandı Kızılay Kadın Erzincan Kurucu Teşkilat Başkanlığına Tülay Arıoğlu atandı

Asıl adı Muhammed Vehbi olan tasavvuf ehli Terzibaba, mesleği terzilik olduğundan halk arasında bu adıyla anılmaktadır.

Terzibaba Mezarlığı

Erzincan'ın en büyük mezarlığı olan Kaledibi Mezarlığı'na, 1848 yılında vefat eden Terzibaba'nın defnedilmesiyle mezarlığın adı Terzibaba Mezarlığı olarak değiştirilmiştir. Türbeye dört basamaklı merdivenle çıkılır. Yapının giriş bölümünde iki sütunlu ve üzeri kurşun kaplı, yağmurluk çıkması bulunmaktadır. Süsleme unsurlarının yer almadığı türbenin içi sade, sekizgen planlı düz bir örtüden oluşmaktadır. Türbenin kapısı ve pencerelerinde çapraz demir kafesler vardır. Türbenin içerisinde bulunan iki sandukanın büyük olanı Terzibaba'ya diğeri ise Terzibaba’nın en yakın müritlerinden birine aittir. Bir yangın sonucu harap olan türbe, 1980'li yıllarda betonarme olarak tekrar yaptırılmıştır. Mezarlık, Osmanlı mimarisi özelliği olan kesme taştan inşa edilmiştir. Türbe ve mezarlık halk tarafından sıkça ziyaret edilmektedir.

İskender Baba Türbesi

İskender Baba Türbesi, Erzincan'ın Kemah İlçe'sinde, Mektepönü Mahallesinde, yolun altında Fikri Erol’un bahçesinin içinde bir türbedir.
Türbenin kime ait olduğu ve ne zaman yapıldığı hususunda pek bir bilgi yoktur.
Yoldan bakıldığında pek belli olmayan türbe iki bölmeden müteşekkil.
Cami yönündeki kapısından zorla içeri girilen bölüm, eskiden küçük mescid gibi kullanılır, Kur’an okunurmuş.
Oradan bir girişle geçilen iç odada ise iki adet mezar varmış.
Nüfus Müdürü Fikri Bey,bu mezarların başında şamdan olduğunu söyledi, fakat biz gittiğimizde görememiştik.
Zaten birinci odanın kubbesi yol tarafından çökmüş ve içine taş toprak dolmuş durumda.
Üst kısmı da kubbeden bir eser kalmamış ve bir yığıntıya dönüşmüş gibi duruyor.

Tugay Hatun Kümbeti

Erzincan Kemah İlçesi Çarşı Mahallesi’nde Gülabi Bey Camisi’nin 100 m. kadar güney batısında özel bir kişinin mülkiyetindeki bahçe içerisindedir. Tugay Hatun, Hüdabende Mehmet’in eşidir. Sultan Mehmet Harbende’nin Kemah’a ne zaman ve niçin geldiği ve karısı Tugay Hatun’un Kemah’a niçin geldiğine ve burada ne kadar yaşadığına dair hiç bir kayıt yoktur.
Tugay Hatun Kümbeti’nin XIII. yüzyılda Mengücek Beyliği Döneminde yapıldığı sanılmaktadır.
Türbe kesme taştan, iki katlı silindirik gövdeli olup üzeri piramidal bir külah ile örtülüdür Türbenin özenli bir taş işçiliği vardır. Kıvrık dallar, Rumiler, Selçuklu geçmeleri, örgüler bitkisel motifler, palmetler dört dizi halinde türbenin gövdesini sarmıştır. Ayrıca çatı boyunca, palmetlerden oluşan bir korniş de yapıyı çevrelemektedir. Kapı kenarları ile saçaklarda zengin bir bezeme görülmektedir.
Giriş kapısının da görkemli bir taş işçiliği bulunmakta olup, üzerinde kitabesi vardır. Kapı kenarları ve saçakları çok gösterişli bir işleme tekniği ile süslenmiştir. Alt katı dört sütun ve dört tane yarım kubbeden meydana gelmiştir.

Behramşah Türbesi

Kemah’ın girişindeki yüksek bir kayalık arazide ve Melik Gazi Kümbeti’nin yanında bulunmaktadır.

Doğu-batı doğrultusunda inşa edilmiş, dikdörtgen planlı ve tek katlı bir yapıdır. Gövdeyi, iki piramidal külâh taçlandırır.

Kümbetin kuzey cephesine açılmış sivri kemerli giriş kapısı, görkemli tuğla dekorasyonu ile dikkati çeker. Kümbetin güney cephesinde ise sivri kemerli ikinci bir kapı açıklığı bulunur. Bu açıklığın, geçmişte bir pencere olarak tasarlanmış olması mümkündür. Binanın diğer cepheleri sağır tutulmuştur.

Kümbetin içi, kare ve dikdörtgen planlı iki bölümden ibarettir. Kapıdan girildiğinde ilk olarak, kare planlı bir mekâna ulaşılır. Mekân, mukarnaslı tromplarla geçilmiş bir kubbe ile örtülmüştür. Kare planlı mekânın batısında, geniş ve yüksek bir sivri kemerle girilen dikdörtgen planlı ikinci bölüm yer alır. Penceresiz bu bölüm, diğer mekândan aldığı ışıkla aydınlanır. Bu mekân da, tromp sistemiyle geçilen bir kubbe ile örtülmüştür.

Gülcü Baba Kümbeti

Taşboğası çevresinde, yüksek bir tepe üzerinde yapılmıştır. 13. yüzyılın ilk yarısına ait olduğu sanılmaktadır. Düzgün kesme taştan, iki katlı bir yapıdır. Altta mezar odası, üstte sekizgen gövdeden oluşmaktadır. İçten kubbe, dıştan piramit biçimi çatıyla örtülüdür. Ali Baba Türbesi

Çarşı Mahallesi'ndedir. 1969 yılında onarılmıştır. Kare planlı, kubbeli bir yapıdır. Güney¬de girişi ve her yüzde birer penceresi vardır.

Mama Hatun Türbesi

Erzincan Tercan İlçesinde bulunan Mama Hatun Türbesi, 1192’de ölen Saltuklu Prensesi Mama Hatun adına yaptırılmıştır. Mama Hatun Saltuklu Beyliğinin başına ll91’de geçen II.İzzeddin Saltuk’un kızıdır.
 
Türbenin kitabesinde yalnızca mimarının ismi okunmaktadır. Saltuklu Devleti’nin 1202 yılında yıkıldığı dikkate alınacak olursa bu türbe l192-1202 yılları arasında yaptırılmış olmalıdır. Türbenin mimarı Ahlatlı Ebu’n-Nema bin Mufaddal’dır.Kümbetin yanında kervansaray ,hamam ve bir de mescit bulunmaktadır. Böylece kümbet adeta bir külliye konumundadır.
 
Mama Hatun Türbesi, dilimli gövdesi, onu kuşatan duvarları ile Anadolu’da benzerine rastlanmayan, mimari yapısı ve planı ile kendine özgün bir yapıdır. Bununla beraber bazı yönleriyle de Ahlat kümbetlerini andırmaktadır. Sarıya yakın kesme taştan iki ayrı bölüm halindeki türbe, son derece itinalı bir işçilikle yapılmıştır. Bölümlerden biri türbe diğeri de onu çevreleyen duvarlardır.

Hıdır Abdal Sultan Türbesi

Erzincan’ın mistik atmosferini oluşturan yapılardan biridir Hıdır Abdal Sultan Türbesi. Büyük bir evliya olarak bilinen Hıdır Abdal Sultan, Hacı Bektaş Veli’den oldukça etkilenmiştir. Evliyanın doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmese de Ocak Köyü’nde yaklaşık yedi yüzyıl önce tekke kurmuştur. Günümüze kadar gelen türbe, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşımaktadır. Türbenin hangi yıl yapıldığı ve banisi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Mimarisi dikkat çekici bir taş işçiliğine sahiptir. 

Melik Gazi Türbesi – Kemah  

 1071-1228’de yöreye egemen olan Mengücük Beyliği dönemine aittir.Kemah’ın kuzey batısındaki ,kayalık platform üzerinde yapılmıştır.Burası daha evvel Kemah’ın kenar mahallelerinden biri iken, şimdi terkedilmiştir. Halk arasında Sultan Melek olarak adlandırılan türbede,Mengücek beyliği döneminde yaşayan Sultan Melik’in mumyası ve 5 mezar bulunmaktadır. Türbe sekizgen bir plan üzerinde altlı üstlü inşa edilmiş olup,üst kesimin iç kısmında köşeler belirsizleşerek yuvarlak halde horasan sıvayla kaplanmış ve bir kubbe tarzını almıştır. Mengücek beyliğinin kurucusu Ahmed Gazi (Halk arasında Sultan Melek) adına inşa edilmiştir. 1560 yıllarında;evkafını (gelirini),şehirdeki bir aded hamamın senelik işletme bedeli ile bir takım hayırseverler tarafından vakfedilen zeminlerin yıllık geliri ve Ermenik,Küçük Ermenik,Bergisor köylerinin malikane hisseleri teşkil etmekte idi

Pir-i Sami Efendi Türbesi

Erzincan İli Şeyh Sami Hz. (Muhammed Sami Erzincani) Türbesi, Eski Erzincan'da, Terzi Baba Mezarlığı'na giden yol üzerindeki dergahının bulunduğu mezarlıktadır. (d.1848 / ö.1912)
Son asırda Anadolu'da yetişmiş velilerdendir. Pir-i Samî diye de bilinir. Babası Erzincan'ın meşhur Kırtıloğulları sülalesinden İbrahim Efendidir. 1264 (m.1848) yılında Erzincan'da doğdu. 1330 (m.1912) yılında yine Erzincan'da vefat etti. Kabri, Eski Erzincan'da, Terzi Baba Mezarlığı'na giden yol üze­rindeki dergâhının bulunduğu mezarlıktadır. İlim tahsiline memleketinde başladı. Daha da yükselmek için İstanbul'a gelip Fatih Medresesi'nde tahsilde bulundu. İcazetini alıp tekrar Erzincan'a döndü. Cami-i Kebir'de vaazda bulundu. Hınıs ve Erzurum rüşdiyelerinde dört yıl muallimlik yaptı. Bitlis ilinin Nurşin köyünde bulunan Abdurrahman Tâğî Hazretleri'ne intisap etti. İki yıl hizmetten sonra kendisine hilafet vererek Erzincan'a gön­derdi. Onun iki yıl gibi kısa bir zamanda hilafet alması, Abdurrahman Tâğî Hazretleri'nin diğer müridleri arasında intikal edince şöyle dedi: "Hacı Samî Efendi'nin hocaları, lambasının şişesine gazını koymuş, fiti­lini takmış, bize yalnız bir kibrit çakmak vazifesi kalmıştı. Biz de onu yaptık." Hacı Muhammed Samî Efendi, hilafet aldıktan sonra önce köyüne geldi. Daha sonra babasından da izin alarak Erzincan'a geldi. Burada irşad hizmetle­rini sürdürdü. Geriye altı erkek iki kız evlat bırakarak 1330 (m.1912) yılında ahirete yürüdü. Kendisinden sonra irşad görevini, halifelerinden Beşir Efendi sürdürmüştür.

Sultan Seydi Türbesi

Sultan Seydi veya diğer adıyla Aceb Şîr Gazi hakkında çeşitli anlatılar ve rivayetler bulunmaktadır. Sünni kaynaklara göre Sultan Seydi, İslam'ın yayılması ve gelişimi için 14. yüzyılda Buhara'dan Erzincan'a gelmiş bir peygamber torunu olarak kabul edilir.

Osmanlı arşiv kayıtlarına göre 16-17. yüzyılda Binkoç (Cırzını) köyü sınırları içerisinde Seyyid Aceb Şîr Gazi'nin türbesi için köy halkı vergiden muaf tutulmuştur. Ayrıca, bu köyde Seyyid Aceb Şîr Gazi'nin soyundan gelen Kız-ucan Sancağı'nın kadısı Mahmud Efendi'ye ait bir hane bulunmaktaydı ve bu hanenin de vergiden muafiyeti vardır.

Alevi inancına sahip olanlar ise Sultan Seydi'nin Arap değil Türk olduğuna, Sitanlılar oymağına mensup olduğuna inanmaktadır. Sitan kelimesinin zamanla "Seydan" şekline dönüştüğünü savunanlar, onun Türk asıllı bir kahraman olduğunu iddia ederler.

En bilinen anlatılardan birine göre Sultan Seydi, Erzincan'ın savunmasında yer almıştır. Bu hikayeye göre savaş sırasında başının kesilmesine rağmen mücadeleye devam etmiştir. Daha sonra müridleriyle ardıcı dönüştükleri söylenir.

Editör: Merve Kiraz