Erzincan, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle ünlü bir şehir olup, aynı zamanda birçok efsaneye de ev sahipliği yapmakta. Erzincan'ın efsaneleri, halkın geleneksel değerlerini, mitolojik figürleri ve eski inançlarını yansıtırken eski dönemlere dair de bilgiler edinmeyi sağlıyor.
Erzincan'ın tarihi ve kültürel zenginliklerinden bir tanesi de, “Köşk-ü Nigâr” adıyla bilinen efsanedir. Efsanenin geçtiği köyün hikayesi, aşk, güzellik ve intikamla harmanlanmış, yüzyıllardır dilden dile aktarılmaktadır. İşte bu büyüleyici öykünün özeti:
Bir zamanlar Erzincan’da, Cimcime Sultan’ın hakimiyetinde olan bir köyde, güzelliği ile dillere destan olmuş bir kız yaşarmış. Adı Nigâr olan bu kız, kalbini yayladaki çobana kaptırmış, ancak babası Kesiş Efendi, dünyalıklar uğruna kızını Sultan’a vermeye karar vermiştir. Sultan, Nigâr’ın güzelliğine hayran olmuş, ancak Nigâr’ın köyüne ve sevgilisi çobana olan özlemi, onu huzursuz etmiştir.
Sultan, Nigâr’ın ağlamalarını dindirebilmek için onu köyüne göndermeyi kabul eder, ancak bir şartla: Köyün yaylasındaki Ulu Kaya üzerine bir kale inşa ettirecektir. Bu kaleye yalnızca Nigâr ve ailesi yerleşebilecektir. Nigâr, köyüne dönüp çobanına kavuşma umuduyla bu teklifi kabul eder.
Ancak zamanla, Nigâr ve çobanın yasak aşkı yeniden alevlenir ve gizlice buluşmaya başlarlar. Durumu öğrenen Sultan, öfkelenir ve çobanın ve Nigâr’ın cezalarını vermek için komutanını gönderir. Komutan, askerleriyle birlikte çifti yakalamak üzere yola çıkar. Çoban ve Nigâr, kaçmaya çalışsalar da sonunda yakalanacaklarını anlarlar ve intihar etmeye karar verirler.
O sırada gökyüzü kararır, büyük bir sel felaketi ve toprak kayması yaşanır. Aşıkların cesetleri, onları takip eden askerler ile birlikte selin altında kalır. O günden sonra, o dereden akan su her yağmurda bulanık akmaya başlar. Köşk-ü Nigâr’ın yıkılan duvarları ise, bu efsaneyi anlatmaya devam etmektedir.
Köşk-ü Nigâr, daha sonra bir yerleşim birimi haline gelir. Zamanla adı değişir ve "Köşünker" olarak anılmaya başlar. Son olarak, bu köy Buğdaylı ismini alır. Bugün bile “Kızlar Kalesi” olarak bilinen bu şato, geçmişin unutulmaz aşkını ve acı hikâyesini hatırlatmaktadır.