Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk, mesajında; “2 Nisan’da başlayan otizm farkındalık ayı çerçevesinde tüm dünyada otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve bilinirliğin artırılarak, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedeflenmiştir. Türkiye'de yaklaşık 450 bin otizmli birey olduğu tahmin ediliyor. Bunlardan yaklaşık 125 bini 0-14 yaş grubunda ve sadece bin tanesi özel alt sınıflarda, bin tanesi kaynaştırma eğitiminde yer alıyor, diğerleri ise evlerinde bekliyor. Bu veriler ışığında mevcut müfredat programlarının yenilenmesini ve eksik olan bilimsel dayanaklı 0-3 yaş ve 15 yaş üstü müfredat programlarının geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

125 bin otizmli çocuk için yeterli sayıda otizm konusunda uzmanlaşmış özel eğitim öğretmenine, yeterli sayıda dil ve konuşma bozuklukları uzmanına, yeterli sayıda uğraşı terapistine, daha sonra bu çocuklarımızın hem korumalı iş ortamlarına yerleştirilmelerine hem de grup evlerinde bağımsız yaşamalarını sağlayacak sosyal hizmet uzmanına ihtiyaç vardır. Devlette bütünlük esasına dayanarak, mevcut ve yeni yapılacak okullarda fiziki şartlar düzeltilerek özel eğitim sınıfları ve destek odalarının bulundurulması sağlanmalıdır.

Rehberlik Araştırma Merkezleri'nde otizmli çocuklarımızın eğitsel değerlendirmesini yapan kadroların, çağın gereksinimlerine uygun erken tanılama ölçeklerini kullanması için eğitimlerle desteklenmesi gerekmektedir. Devlet tarafından ödenen destek eğitim hakkının yeterli düzeye getirilmesi sağlanmalıdır. Genel olarak bireylerde toplumsal etkileşim ve iletişimin önemli ölçüde bozuk ve anormal gelişimi ile ilgi ve etkinliklerin belirgin sınırlılığı gibi özelliklerle kendini gösteren ve üç yaşından önce toplumsal etkileşim, toplumsal iletişimde kullanılan dil, sembolik ya da imgesel oyun, gibi alanlardan en az birinde baş gösteren gecikme ya da anormal işlevlere sahip yaygın gelişimsel bozukluğa otizm denmektedir.

Otizm, çocuklarda beyin sistemindeki fizyolojik fonksiyonların ve kimyasal dengenin bozulmasıyla, üç yaşından önce ortaya çıkan yaygın gelişimsel bir bozukluktur. Bu bozukluk, çoğu kez genetik nedenlere bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir. Otistik çocukların eğitim sayesinde topluma kazandırılabildikleri ve kendi yaşamlarını ve bağımsızlıklarını kazanmalarında çok önemli olduğu açık ve nettir. Bireylerin en önemli öğretmenleri aileleridir. Ne kadar yoğun eğitim alınırsa alınsın, evde yapılan çalışmalar ve sergilenen tutumlar bireyin yaşamını ve bağımsızlık yolunda giden çalışmalarını önemli ölçüde etkilemektedir. Anne ve baba; çocuğunun yapabildiklerini ve yapamadıklarını iyi gözlemlemeli, çocuğu ihtiyaç duyduğu eğitimi alırken kendisinin de sorumlu olduğunu bilmeli, çocuğuna fırsatlar tanıyarak bağımsız yaşama hazırlayabilmelidir. Çocuklarımızın problemi ne olursa olsun, öncelikle bir çocuk olduğunu lütfen unutmayalım. Yaşı daha büyük olan çocuklarımızın da potansiyeline inanmaktan vazgeçmeyelim.

Birçok şeyin ve insanın farkına varmadan geçip gittiğimiz şu hayatta, bugün hep beraber bir şeyin farkına varalım” dedi. 

Adem KÜÇÜKKAYA

Editör: Merve Kiraz