Prof. Dr. Murat Karabulut ve Arş. Gör. Dr. Muhammet Topuz tarafından yapılan araştırmada; küresel iklim değişikliği bağlamında bir bölgedeki yağış miktarı kadar yağış türü de önemli olduğu belirtilerek, “Özellikle kar şeklindeki yağışlar kullanılabilir su temini ve akarsu rejimlerinin düzenliliği başta olmak üzere birçok açıdan hayati önem taşımaktadır. Türkiye’de kar yağışı en çok Doğu Anadolu Bölgesi’nde görülmekle birlikte en güçlü akarsuların bir kısmı da bu bölgede yer almaktadır. Kar yağışları, ekolojik olarak doğada devamlılığın ve beşeri faaliyetlerde sürekliliğinin önemli bir unsurudur. Etkisini neredeyse tüm hayatta hissettiğimiz iklim değişikliği, kar klimatolojisinde de varlığını göstermektedir. Kar yağışı Türkiye’de en çok Doğu Anadolu Bölgesi’nde görülmekte ve en yüksek kar yüksekliğine de bu bölgede ulaşılmaktadır. Yapılan çalışmada amaç; uzun yıllar (1970- 2020) Doğu Anadolu Bölgesi’nde aylık maksimum kar yüksekliğinde azalma veya artma eğiliminin olup olmadığını değerlendirmektir. Sonuç olarak; maksimum kar yüksekliğinde istasyonların büyük çoğunluğunda anlamlı azalmaların varlığı izlenir.” denildi.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde, iklim değişikliğinin maksimum kar yüksekliğine etkisini ortaya çıkarmak için yapılan bu çalışmada, aylık, mevsimlik ve yıllık periyotlarda büyük oranda azalma eğiliminin hakim olduğu söylenebileceğini ortaya çıkaran araştırmanın sonuç kısmında şu ifadelere yer verildi, “ Ancak özellikle kış mevsimindeki anlamlı azalma dikkat çekicidir. Doğu Anadolu Bölgesi’nin maksimum kar yüksekliği eğiliminde meydana gelen azalma eğilimleri, genel atmosferik dolaşımdaki salınımlarla ilişkili olabileceği gibi istasyonların şehir merkezleri içerisinde kalmasından da etkilenmiş olabilir.. Sonuç olarak; su varlığı bakımından son derece yüksek fakat iklim değişikliği bağlamında bir o kadar hassas olan bölgede maksimum kar yüksekliklerinde meydana gelen eğilimler istasyonların genelinde kar yağışlı periyotlarda azalma yönündedir. Tüm iklim parametrelerinin mekânsal istatistik yöntemleri ile birlikte değerlendirildiği çalışmalar, problemin daha iyi tanımlanması ve alınacak önlemler bağlamında hayati öneme sahiptir.” -İHA-