KÜLTÜR-SANAT

Dabbe: 5 filmine konu olan Bitlisli Belkıs efsanesi

Hasan Karacadağ’ın yönetmenliğini üstlendiği “Dabbe: 5” adlı film, Bitlisli Belkıs efsanesinden esinlenmiş bir yapımdır. Bitlisli Belkıs hikayesi, dilden dile dolaşarak halk arasında büyük ilgi uyandırmış ve zaman içinde korku ve merakla çevrelenmiştir.

Abone Ol

Türkiye’nin tarih ve kültür zenginliği içinde yer alan efsanevi hikâyeleri arasında öne çıkanlardan biri, Bitlisli Belkıs efsanesidir. Bu hikâye, dilden dile dolaşarak halk arasında büyük ilgi uyandırmış ve zaman içinde korku ve merakla çevrelenmiştir. İddialara göre, bu hikâye köydeki bebeklerin sakat doğmasıyla başlar ve bazılarının söylediğine göre, bu bebekleri kaçırdığı iddia edilen Belkıs’ın evine giren köylülerin yaşadıklarıyla doruğa ulaşır. Ancak jandarmanın incelemesi sonucu, köyde Belkıs adında birinin hiç yaşamadığı ortaya çıkar.

Türkiye, geniş yelpazede ilginç, üzücü ve korkutucu efsanelere ev sahipliği yapmaktadır. Bu efsaneler, yerel halkın ilgisini çekmekle birlikte, aynı zamanda farklı duygusal tepkileri de tetikler. Bitlisli Belkıs hikâyesi de bu korkutucu kategorinin en bilinenlerindendir. Bebeklerin hastalıklı doğumu ve Belkıs’ın iddia edilen büyücülüğü gibi unsurlar, hikâyenin gerilimini artırır.

Hasan Karacadağ’ın yönetmenliğini üstlendiği “Dabbe: 5” adlı film, Bitlisli Belkıs efsanesinden esinlenmiş bir yapımdır. Bu filmde, cinlerin musallat olduğu bir genç kızın yardımına koşmaya çalışan Belkıs Ana karakteri öne çıkarılmıştır. Ancak, Belkıs Ana’nın iyi niyetinin altında aslında şeytani planların bulunduğu açığa çıkarılmıştır.

Ürkütücü Doğumlar: Bir Kehanet mi?

Bitlisli Belkıs efsanesi, hastalıklı bebek doğumlarıyla başlar. Bu bebeklerin el ve ayaklarının eksik olması, hatta bazılarının tek gözle dünyaya gelmesi, köylüler arasında paniğe neden olur. Efsaneye göre, bebeklerin derileri yılan derisine benzemektedir. Halk arasında, bu korkunç olayların ardında bir lanet veya büyü olduğu inancı hızla yayılır.

Köylüler, bebeklerin hastalıklı doğumlarına bir çare aramak üzere Bitlisli Belkıs’ın kapısını çalarlar. Belkıs, köy halkının inancına göre büyücüdür ve görünümü oldukça ürkütücüdür. Bu kadın, köylülerin umut bağladığı son çaredir ve çözüm arayışlarının yönünü değiştirir.

Efsaneye göre, Belkıs’ın evinde gizemli ayinler düzenlenir. Köylüler, bebeklerin anneleri olarak toplanır ve Belkıs’ın ağzından okunan ayetleri dinlerler. Bu ayinler, korku ve gerilimin tavan yaptığı anlardır. Bebeklerin üzerine çeşitli semboller çizilir ve Arapça yazılar yazılır. Bu ritüellerin ne amaçla yapıldığı ve nasıl bir etki yarattığı ise hala gizemini korur.

Resmi Kayıtlara İfade Veren Kişilerin Anlattıkları

Olaylar, resmi kayıtlara ifade veren kişiler tarafından şu şekilde anlatıldı: Kendisini pek sık görmüş değilim. Sadece bir kere, uzaktan ona göz attım ve o kutsal anı anlatmaya layık şekilde tanık oldum. Bir gece, dünyaya hastalıklı bir şekilde gelmiş bebeklerden biri bana getirildi. Belkıs, diğer çocukların annelerini evin bahçesinde topladı. Yaklaşık 15-20 kişilik bir grup, Belkıs’ın ağzından çıkan ayetleri yineledi.

Ayetler okunurken, Belkıs yeni doğmuş, iki gözü olmayan bebeği beşiğe koydu. Bebeğin gözlerinin bulunduğu bölgeye farklı şekiller çizdi, Arapça yazılar yazmaya başladı. Sonra da hiç duymadığım sözlerle bağırmaya başladı. O sırada, tamamen siyah bir gölgenin beşiğe yaklaştığını gözlemledik. Bu tamamen siyah gölge, bebeği alarak uzaklaştı. Herkes çığlık atmaya başladı.

Böyle bir şeyi daha önce hiç yaşamamıştım. Rivayetlere göre, bu olay daha önce de meydana gelmiş ve aynı şekilde bebekleri götürmüş. Bu gizemli gölgenin gerçek doğasını hiçbir zaman anlamadık. Siyah gölgenin kim veya ne olduğu ise hâlâ bir muamma olarak kalmıştır.

Köyün Kararı ve Belkıs’ın Gizemli Evi

Köylüler, çocuklarının ellerinden alındığı bu durumun ardından birkaç yıl geçtikten sonra, yeni doğan bebeklerin de hastalıklı olduğunu ve yaşamlarının daha da kötüleştiğini görünce toplandı. Bu sürekli belanın başlarından gitmemesi nedeniyle Bitlisli Belkıs’ın evine yeniden gittiler. Ancak onu evinde bulamadılar.

Anlatılanlara göre, eve girdiklerinde karşılaştıkları manzara, birçok insanın köyü terk etmesine neden oldu. Çünkü Bitlisli Belkıs’ın evi, yıllardır kullanılmamış gibi görünüyordu, sanki içinde hiç kimse yaşamamıştı. Bu manzara, köy halkının gözünde Belkıs’ın gizemini daha da derinleştirir. Evin içindeki semboller ve izler, köylüleri korkuya sürükler ve birçok kişinin köyü terk etmesine neden olur.

Jandarmanın İncelemesi: Gerçek mi Efsane mi?

Köylüler, yaşanan gizemli olayların ardından jandarmayı çağırarak durumu resmi makamlara taşırlar. Ancak jandarmanın incelemesi sonucunda, köyde Belkıs adında birinin hiç yaşamadığı tespit edilir. Bu sonuç, Bitlisli Belkıs’ın gerçek kimliği ve varlığı konusunda daha da fazla soru işareti yaratır.

Bitlisli Belkıs efsanesi, Türkiye’nin zengin efsanevi dünyasının bir yansımasıdır. Ancak gerçek ve efsane arasındaki çizgi, bu hikâyenin sırrını taşımaya devam eder. Bebeklerin akıbeti ve Belkıs’ın kimliği gibi sorular hâlâ cevapsızdır. Bu hikâye, Türk kültürünün derinlerine işlemiş bir korku ve merak öyküsü olarak hafızalarda kalır.