Çar Bombası (Tsar Bomba) veya diğer adıyla AN602, Sovyetler Birliği liderlerinden Nikita Kruşçev‘in emriyle 1961 yılında üretimi gerçekleştirilmiştir. 30 Ekim 1961 tarihinde Sovyetler Birliği (SSCB) tarafından Novaya Zemlya bölgesinde denendi. Patlama, yerden yaklaşık 4200 metre yükseklikte gerçekleştirildi. İlk tasarımı 100 MT (1 Megaton TNT’nin patlama gücüne eşdeğer) olan bombanın gücü, nükleer riskler sebebiyle yarıya indirilerek 50 Megaton’a düşürülmüştür. Bomba 27 ton ağırlığındadır, 8 metre uzunluğunda ve 2 metre çapındadır.
Patlama sonucunda oluşan yoğunlaşma bulutu yerden yaklaşık 64 km yüksekliğe ulaşmıştır. Ayrıca bulutun tabanı 40 km’ye kadar genişlemiştir. Bombanın gücü o kadar büyüktü ki, patlamadan 900 kilometre uzaklıktaki Finlandiya’daki bazı kasabalarda ev pencereleri patlamıştır. Bombanın ışığı Alaska’dan dahi gözlemlenebilmiştir.
Çar Bombası, özel olarak geliştirilmiş bir Tupolev Tu-95 uçağından, yaklaşık 800 kg ağırlığındaki düşmeyi geciktirici bir paraşüt kullanılarak fırlatılmıştır. Bu yöntem, uçağın güvenli bir bölgeye kaçabilmesini sağlamıştır. 2015 yılında, Çar Bombası’nın sergilenmesi amacıyla Rusya’nın başkenti Moskova’ya getirilmiştir.
Çar Bombası Projesinin Hedefi
1950’lerin ortalarında, Sovyetler Birliği’nin ABD’ye nükleer silah taşıyabilecek etkili araçları bulunmaması, ABD’ye karşı önemli bir üstünlük sağlıyordu. Bu durum, ABD’nin nükleer silahlar konusunda Sovyetler Birliği’ne karşı belirgin bir avantaj elde etmesini sağlıyordu.
Ancak, Sovyetler Birliği‘nin liderliği, Georgy Malenkov ve Nikita Kruşçev dönemlerinde, nükleer caydırıcılık fikrini devam ettirebilmek için bir blöf olarak Çar Bombası’nı oluşturarak bu duruma karşı koymaya çalıştı. Aynı zamanda, 1960 yılında Sovyet Bakanlar Kurulu, 75 tonluk süper ağır n-1 balistik füze taşıyıcı sistemini geliştirmeye karar verdi.
Yeni nükleer ve termonükleer silah tasarımlarının test edilmesi, işlevselliklerinin ve güvenliklerinin doğrulanması için önemliydi, ayrıca bir patlama sırasında enerji salınımı ile ilgili bilgilerin elde edilmesi gerekiyordu. Bu testler, silahların performansını, güvenliğini ve işlevselliğini değerlendirmek amacıyla gerçekleştiriliyordu.
Çar Bombası’nın İsmi
Resmi olarak “Product 602″ veya “AN602” olarak adlandırılan bomba, ilk olarak “Ivan” kod adıyla biliniyordu. Ancak daha sonra, Kruşçev’in ABD Başkan Yardımcısı Nixon’a yaptığı bir açıklamadan esinlenerek resmi olmayan bir şekilde “Çar Bomba” ve “Kuzka’nın Annesi” adlarıyla anılmaya başlandı. CIA ise numaralandırma sistemi kullanarak testi “JOE 111” olarak adlandırmıştı, bu da karışıklığa sebep oldu.
Farklı isimlerin kullanılmasıyla ortaya çıkan kafa karışıklığı sebebiyle, bomba bazen yanlışlıkla RDS-37, RDS-202 veya PH202 olarak da adlandırıldı. “Çar Bomba” adı, aslında hem sergilenmek amacıyla oluşturulan hem de pratik açıdan kullanılamayacak kadar büyük olan diğer iki Rus tarihi nesnesi olan Çar Topu ve Çar Çanı’na bir gönderme yapar. Ancak, “Çar Bomba” teriminin 1990’ların öncesinde bu silah için resmi olarak kullanılıp kullanılmadığı konusunda net bir bilgi bulunmamaktadır.
Çar Bombası’nın Test Edilmesi
17 Ekim 1961’de Sovyetler Birliği’nin Komünist Parti Birinci Sekreteri Nikita Kruşçev, Sovyetler Birliği’nin 50 Megaton gücünde bir bomba denemesi yapacağını duyurdu. Bu deneme, “Çar Bomba” olarak adlandırılan test ile 30 Ekim 1961’de gerçekleşti. Tupolev Tu-95V uçağında dokuz kişilik bir mürettebatla yapılan bu testte, bomba 30 ton ağırlığındaydı, 8 metre uzunluğundaydı ve çapı 2,1 metreydi. Bomba bir paraşüte bağlanarak 10.500 metre yükseklikten bırakıldı.
İlk verilere göre, Çar Bomba’nın nükleer verimi 58.6 Megaton civarındaydı, ancak bu değerin 75 Megaton’a kadar çıkabileceği tahmin ediliyordu. Patlama sonucunda oluşan ateş topunun genişliği 8 kilometreye ve yüksekliği 10.5 kilometreye ulaştı, ancak şok dalgası yere ulaşmasını engelledi. Patlama, bölgede geniş çaplı hasara ve yıkıma neden oldu.
Çar Bombası Testinin Sonuçları
Çar Bomba’nın nükleer patlaması, ultra yüksek güçlü bir alçak hava patlaması olarak sınıflandırılmıştır. Patlamanın oluşturduğu mantar bulutu 67 kilometreye kadar yükselmiş ve 1.000 kilometreden daha uzaktan görülebilmiştir. Norveç, Grönland ve Alaska’da da gözlemlenmiştir. Patlama, dünyanın çevresini üç kez dolaşan bir patlama dalgası ve sismik dalga ile sonuçlanmıştır.
Radyoaktif kirlenme, patlamanın merkez üssünün 2–3 kilometrelik yarıçapında oluşmuştur. Patlamanın sıfır noktasının 55 kilometrelik yarıçapında binalar yıkılmış, Norveç ve Finlandiya’da patlama nedeniyle hasarlar ve kırık camlar meydana gelmiştir. Sismik cisim dalgasının büyüklüğü 5.0 ila 5.25 arasındadır.
Sovyetler Birliği tarafından geliştirilen ve test edilen Çar Bomba, ülkenin nükleer cephanelik oluşturma kapasitesini göstermesi bakımından büyük siyasi öneme sahipti. Bu test aynı zamanda çok aşamalı termonükleer yüklerin tasarım ve hesaplamalarının deneysel olarak doğrulanmasını sağlamış ve güçlerinin arttırılmasında belirli bir sınırlamanın olmadığını göstermiştir. Ancak, Çar Bomba testinden önce termonükleer silahların “sınırsız yıkıcı güce” sahip olduğu biliniyordu.
Bomba, bir miktar radyoaktif serpintiye neden olmuş olsa da, patlama gücünün büyük kısmı önemli bir kirlilik üretmeyen füzyon reaksiyonundan gelmiştir. Çar Bomba’nın çevresel etkisi, diğer atmosferik nükleer testlere kıyasla nispeten düşüktü; patlama gücünün %97’si füzyon reaksiyonundan kaynaklanmıştır. Nükleer testlerin bir sonucu olarak, Novaya Zemlya’daki buzullar, diğer bölgelere göre önemli ölçüde daha radyoaktif hale gelmiştir.
Kısmi Test Yasağı Anlaşması, 1963 yılında imzalanmış olup nükleer silahların yayılmasını azaltmayı amaçlamış ve daha sonra Sovyetler Birliği’nde sivil özgürlükler ve reform çabaları için Nobel Barış Ödülü alan fizikçi ve bombanın tasarımcısı Andrei Sakharov tarafından desteklenmiştir.
İnsanlar Tarafından Üretilmiş En Büyük Patlama
Çar Bomba, bugüne kadar test edilen en güçlü nükleer bomba olarak bilinir. 50 megaton TNT’lik gücüyle insanlar tarafından üretilmiş en büyük patlama olarak kayda geçer. Amerika Birleşik Devletleri’nin ürettiği en büyük nükleer bombalar olan B41 ve Castle Bravo gibi bombalardan sırasıyla 25 ve 15 megatonluk verime sahip olanlar Çar Bomba’nın gücünün çok gerisinde kalmaktadır.
Çar Bomba’nın boyutu ve ağırlığı o kadar büyüktü ki sadece özel olarak modifiye edilmiş bir bombardıman uçağı tarafından taşınabiliyordu ve 100 megatonluk tam bir patlamanın kabul edilemez miktarda nükleer serpinti yayacağı düşünülüyordu. Bu, 1950’lerde hem Sovyetler Birliği’nin hem de Amerika Birleşik Devletleri’nin geliştirdiği yüksek verimli termonükleer silahların zirvesiydi.