Zor zamanlar... Medenileştikçe vahşileşen, vahşileştikçe çağ atladığımızı bize yutturmaya çalışan ve dünyanın kahır ekseriyetinin bu maskeli yüreklere, sahte gülüşlere karşı duruş sergileyemediği, firavuni kinler ve ateşlerin İbrahimler, Osmanlar, Aliler, Recepler, Zeynepler, Fatmalar, Ayşeler ve dahası İslam coğrafyası için yakıldığı, dedesinin adının Osman, torunun adının Jesika Melisaya dönüştürülmeye çalışıldığı, bir kısım hainlerinde yanan ateşe canhıraş bir şekilde odun taşıdığı ve alkışlandığı imtihan turnikesinden geçiyor İslam alemi.
Dün insan diye gördüğümüzün bir anda yüzlerce insana dönüştüğü, dünyada ektiği dikeni gül bahçesinde arayan Biraz batılı, biraz doğulu, biraz Avrupa, biraz Amerika, biraz İngiliz, biraz Mekke, biraz Müslüman, biraz Hristiyan, biraz Muhafazakar, biraz Mafya, biraz Kanun, biraz KARUN gibi bu kadar rezaleti bünyelerinde toplama maharetini gösteren sefil sefil oduğu kadar da rezil ruhların vahşetlerine dur diyebilecek İbrahim'i bir duruş bekliyor İnsanlık alemi. İşte o zaman, Hasbünallahü ve nığmel vekil (Allah bana yeter, o ne güzel Vekildir) haykırışına; "Ya naru kuni berden ve selamen ala Ümmeti İslam" (Ey ateş! İslam Ümmetine soğuk , selametli ve zararsız ol ! İlahi müjdesi imdada yetişsin.
Heyhat ! İslam coğrafyası vakarlı bir duruş sergileyip, kendi aralarında dayanışmayı sağlamadıkça Errizgu Alellah ipine sımsıkı sarılarak (rızkı veren ancak Allah'tır, başkasının önünde eğilme ) iradesi gösterilmedikçe, ısıranlar ısırmakla kalmayıp bir de dişlerinin kirasını isteme cüretini göstermeye devam edecek, akıllı füzeler Enes'leri, Abdullah'ları, Zeynep'leri, Hatice'leri lokma etmeye devam edecektir.
Kalplere asılması,ruha nakış nakış işlenmesi gereken gereken Besmele levhası duvarlardan indirilmedikçe İslam âlemine rahat yoktur. Sahabe-i Kiram hem madden hem manen kardeştiler. Şimdi nasıl? Ağızlardan dökülen sözler fersiz, kifayetsiz, vahiy nurundan uzak... Sadece manen kardeşliğin ağızda gevelendiği boş lakırdıdan öteye bir anlam ifade etmiyor.
Ülkemizde yıllardır yaşanan terör hadiseleri karşısında İslam Ülkelerinden etkili bir kınama mesajı duyduk mu ? Hayır.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'in geçtiğimiz dönemde Türkiye- Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı Bakü'de planlanmış ancak Ülkemizdeki terör saldırıları nedeni ile iki kez ertelenmişti. Sonrasında, tasalanma Türkiye'm! Senin mücbir sebeplerin var gardaşım sen gelemezsen ben geliyorum mesajı iletilmişti. Bu kapsamda Türkiye’ye gelişi ve o kucaklaşma ile dünyaya verilen mesajın o gün Avrupa gazetelerine nasıl manşet olduğunu ve ideolojik savaş ajanlarının nasıl paniğe kapıldıklarını, rahatsız olduklarını ve strateji geliştirmeye çalıştıklarını Avrupa gazetelerini biraz olsun takip ettiğimizde anlıyoruz.
Ortak dil, soy, kültür, din, tarih unsurlarının birbiri ile hem dem olmasından ortaya çıkan gönül ve fikir birliğinin Karabağ’da nasılda zaferle taçlandığının örneğini gördük. Bu aslında, tek millet, iki devlet anlayışı ve prensibinin şiar olarak yansıması, yaşanması ve dünyaya verilen en etkili mesajdı.
Amerika’da Amerikalılaşan, Türkiye’de Amerika ve Batı rüyası sayıklayan zevatlar sözümüz zaten size değil, siz zaten yörüngenizi bulmuş her şeyi dünya ile sınırlı zanneden zavallılar güruhu... şarli ebdo oldunuz, Paris oldunuz, Brüksel oldunuz, Amerika oldunuz, Biden oldunuz ama Ankara olamadınız dahası Türkiye olamadınız.
Sözüm; genetiği değiştirilmiş sahte kahramanlarla gerçek kahramanları ayırt etmekte gel-git yaşayanlara...
İslam Coğrafyası asil hüviyetine döndüğü an, Batı ütopyası çökecek batıcı şizofrenlerde boya aramaya çıkacak ama aradıkları boyayı bulamayacaklar zira maske düşmüş kel görünmüş olacak. Zira o gün koyun postuna bürünseler de, ferasetli gözler onları seçecek asra damgasını vuran o gün gelecek.
Sizin çürümüş zihniyetinizin nesillerimize boca edilmesine bu ülke asla müsaade etmeyecektir.
Beyhude uğraşıyorsunuz.