Cümle cümle yaşarken , cümle cümle yaşlanıyoruz. Ömrümüzden dakikalar azalıyor ama biz önemsemiyoruz geçip gidenleri... Ruhunu besleyen insanlar daha geç farkediyor mutsuzlukları. Gerçek tehlike düşüncesini dehşete kaptıranlarda oluşuyor. Sert hükümler vermek, ön yargılı olmak çok basit gelsede, aslında arkadaşsız kalmanın tek nedeni. Yaşamanın temel bir prensibi yok, bir taktik belirlemek çoğu zaman imkansız . Fakat bayağı ve sıradan olmamalıdır. Çünkü onlar kaybedenlerin önde gidenidir. Aslolan gözüpek ve gözütok olmaktır. Kibri derisine işleyenler hezeyana uğrayacaklarını bir bilebilseler! O kibirden kurtulmanın yolarını arar dururlar. Ayrıca vicdanının serzenişlerine de kulak verebilmelidir. Günde üç öğün yemek yiyoruz. Fakat ruhumuzu neyle besliyoruz? Ruhumuzun gelişmesi için gerekli olan besinin de bilincinde olmalıyız. Hayatımızı idame ettirebilmek için su, ekmek ne kadar gerekliyse ruhumuz içinde sevgi bir o kadar gerekli. Yunus Emre'nin de dediği gibi' yaradılan herşeyi Yaradan'dan ötürü' sevmeliyiz.
Bir de ne var biliyormusunuz? Planlardan, yapmacıklıktan, tekdüzelikten uzak durmak lazım. İçi dışı bir dediğimiz insanlar varya onlardan öğrenilecek çok şey var. Bir okyanusa baktığınızda suyun berraklığından en alttaki balıkları nasıl görürseniz, gözlerinize bakan da kalbinizi görebilmelidir. Kalbinizde çağlayan ırmakları, coşan duygularınızı....
Basmakalıp sözlerden uzaklaşıp sevdiklerimize içten bir bağlılık duymak çok mu çetrefilli? Değil! Mutluluğu yudumlayabilmek, doğaya kendini bırakabilmekte gizli. Bazen bir bukalemun gibi davranabilmekte... Bir ağacın yeşili, bir denizin mavisi kısacası doğanın bir parçası olabilmek.... Ve emin olun gerçek başarı yaşadığınız hayata uyum sağlamakla kazanılır.