ERZINCAN

Türkiye’nin ilk Fili Şeker Mahoni’nin inanılmaz hikâyesi

Dostluk ve kardeşliğin simgesi olan, Türklerin gördüğü ilk fil Şeker Mohini’nin Erzincan’da sergilendiğini biliyor muydunuz?

Abone Ol

Erzincan'ın Kemaliye ilçesindeki Doğa Tarihi Müzesinde sergilenen bir fil öldükten uzunca bir zaman sonra yeniden ayağa kaldırılması sonucu görenleri şaşkınlığa uğratıyor. Peki bu filin Türkiye'yi bir dönem kasıp kavuran İlk filimiz Mohoni olduğunu biliyor muydunuz?

1949 yılında II. Dünya Savaşı'nda insanlar ile beraber sayısız  hayvanda yaşamını yitiriyor. Atom bombalarının acısını hafifletmek isteyen Japonlar, Hindistan başbakanı Pandit Nehru'dan bir fil göndermelerini istiyor.

Japon çocukların yazdığı mektupların karşılığında, "Nehru Amca" sonraları Hindistan’ın üçüncü başbakanı olacak kızı Indira Gandhi’nin ismini verdiği bir dişi yavru fili, “Indira”yı, Tokyo’nun Ueno Hayvanat Bahçesi’ne hediye ediyor.

Olayın Türkiye'yi ilgilendiren bölümüne gelelim. 2 Şubat 1950’de Doğan Kardeş dergisinde "Nehru'nun çocuklara hitaben yazdığı bir mektup yayınlanmış. Mektup, “Ömürlerinde ilk kez bir fil görmüş yüzlerce çocuğun fili nasıl görmeye gittiklerini, kurulan dostluk bağını anlatıyormuş.

Türk çocukların bu mektupta yaptığı istek üzerine Pandit Nehru Amcamız 1 ton ağırlığında 6-7 yaşlarındaki Şeker Fil Mahoni’yi  deniz yoluyla İstanbul’a gönderiyor. Fil bir hafta İstanbul sokaklarında gezdirilip insanlara sergileniyor. Daha sonra çocukların sevgilisi olan bu fil trenle Ankara hayvanat bahçesine götürülüyor. 1945 doğumlu olan Mahoni 1996’ya kadar canlı olarak sergileniyor. 1996 sorası serigilenmekten vazgeçiliyor. 94/96 arası ise yaşlılıktan öldüğü ileri sürülüyor. Türkiye’de inanılmaz bir etki meydana getiren bu fil öldükten sonra ise toprağa gömülüyor, bedeni doğal olarak çürüyor.

Erzincan’ı ilgilendiren kısmına gelince, Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde Ali Demirsoy Doğa Tarihi Müzesini kuran hocamızın girişimleri sonucu Şeker filimiz Mohini’nin kemikleri 2009’da buraya getiriliyor. 1,5 - 2 aylık bir çalışma sonucu Mohini yeniden ayağa kaldırılıyor. Ayaklarında birkaç parça hariç hepsi orijinal fil kemiklerinden meydana geliyor. Mohini’nin şu anda sergilendiği bina ile ilgili bilgileri haberin detay kısmında paylaşacağız ama öncelikle bu hikayenin içinizi ısıtacak detaylarını sizlerle paylaşalım.

Japonlara var da bize yok mu?

Japonlara gönderilen hediye filin üzerine Türkler geri kalır mı! Hemen bir tane de bizimkiler istiyor.

İşte 9 Şubat 1950’de Doğan Kardeş’te çocuklardan Hindistan başbakanına hitaben yazılan o mektup:

Sevgili Pandit Nehru Amca;

Dünya çocuklarına gönderdiğin mektubu Doğan Kardeş’te okuduk. Verdiğin güzel öğütleri kulağımıza küpe yaptık. Birçok işlerin arasında bizleri düşünmeye vakit ayırmandan anlıyoruz ki, sen çocukları çok seviyorsun. Biz Türk çocukları ömrümüzde daha canlı bir fil görmedik. Onun için biz de senden bir fil yavrusu istesek, acaba büyük bir ayıp işlemiş olur muyuz? Türk çocukları büyük dostlarının elini saygı ile öperler.

 Tabi ki filin kendisinden önce heyecanı gelir. Mektubun yayınlanmasının ardından bir filin İstanbul'a gelme ihtimali üzerine bir hareketlilik başlamış. Dergide “Ya bir fil gelirse!” başlığıyla fil yavrusu isteme hikayesinin ağızlarda dolaşmasını, büyük-küçük herkesin gelecek filden bahsedişi yazılmış: "Gelecek fili İstanbul sokaklarında, önünde bando mızıka ile dolaştırmalı. Göğsüne de 'Ben Hindistan Başbakanı Pandit'in Türk çocuklarına hediyesiyim' diye bir levha asmalı” ve "Gelecek filin Türk çocukları tarafından nasıl karşılanacağını anlatan bir yarışma açsana Doğan Kardeş!” diyen mektuplara yer veriliyormuş.

Filin gelme olayı o kadar çok ilgi görür ki "Fil gelsin mi, gelmesin mi?" konulu karikatür yarışması bile düzenlenir.

Doğan Kardeş dergisi de “Fil gelsin mi, gelmesin mi” konulu karikatür yarışmasında beyaz kağıt üzerine çini mürekkebi ile yapılan karikatürler en geç 15 Nisan’a kadar gönderilecek en güzelleri basılıp, küçük çizerlerine birer kitap hediye edilecektir.

Yavru fil Hindistan'dan yola çıkıyor. Bir süre sonra gazetelerde, Hindistan Başbakanı Nehru’nun Türk çocuklarının ricasını memnuniyetle kabul ettiği, Başbakan Adnan Menderes’e mektupla bildirdiği; beş yaşındaki, bir ton ağırlığındaki yavru fil Mohini’nin (Şirin) Hindistan’dan gemi ile yola çıktığı, yakında İstanbul’da olacağı yazıyormuş.

Sinyorina Mohini Dolmabahçe'de

Mohini'yi getiren İtalyan gemiciler yol boyunca maskotları haline gelen file “Sinyorina Mohini” diye hitap ediyorlarmış. Derken 25 Aralık’ta İstanbul’a ulaşan gemi Dolmabahçe Rıhtımı’na yanaşmış. Gemiden vinçle kafesinin içinde indirilen Mohini, Dolmabahçe Stadyumu’na getirilip geceyi orada geçirmiş.

"Fil kardeş, senin kara boncuk gibi gözlerinden öper, hoş geldin deriz"

Çocuğu, genci, ihtiyarıyla binlerce kişi Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk fili Mohini’yi görmek için akın ederken, Beyoğlu ve Beşiktaş ilçelerinin sevinç içindeki ilkokul öğrencileri de ellerinde: “Mohini, safa geldin, “Mohini seni şekersiz bırakmayacağız, Nehru Amca’ya teşekkürler, Fil kardeş; senin kara boncuk gibi gözlerinden öper, hoş geldin deriz” yazılı levhalar taşıyormuş.

10. Önce Hindistan Büyükelçisi, ardından söz alan İstanbul Valisi aynı zamanda da İstanbul Belediye Başkanı olan Profesör Dr. Fahrettin Kerim Gökay'ın konuşma yaptığı törenin ardından Mohini çocuk ordusunun arasında yokuştan çıkarak Taksim’e götürülmuş. Cumhuriyet Anıtı’nda bir ağızdan coşkuyla İstiklal Marşı söylerken, Şeker Fil Mohini de “Hazır ol”da durmuş. Ardından da alkışlar, gözyaşları arasında hortumuyla “Hint çocuklarından Türk çocuklarına Mohini eli ile sevgiler” yazılı çelengi anıta koymuş.

Mohini'nin soyadı Birtanem oluyor

Doğan Kardeş, 11 Ocak 1951’deki sayısını tamamen Mohini’ye ayırmış, kapağına da Selma Emiroğlu’nun çizimiyle kendisini karşılamaya gelmiş çocuklara gemiden bakan Mohini’yi ve altına da “Hoş Geldin Mohini Kardeş” yazısını koymuş. Bu arada Mohini’ye aranan soyadı da bulunmuş; Doğan Kardeş’e gönderilen beş yüz soyadından Sevin Nart’ın önerdiği “Birtanem” soyadı seçilmiş. Mohini demir yoluya Ankara'ya gönderilmiş.

Aynı günlerde Pakistan Hükümeti de Türk çocuklarına Azadi (Hürriyet) isimli bir dişi yavru fil hediye ettiğini, filin deniz yoluyla İstanbul’a geldiğini duyurmuş. Mohini Birtanem ve Azadi, 1972’de bir Afrika fili olan Şirin'in de katılımıyla Ankara'nın 3 fili olarak yaşamlarını sürdürmüşler.

Türkiyenin ilk fili Şeker Mohoni, Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde Uygulamalı Bilimler Meslek Yüksek Okulu içerisindeki Ali Demirsoy’un kurduğu Doğa Tarihi Müzesinde sergilenmekte.

Sergilendiği bina daha önce  halı fabrikası olarak inşa edilmiş ama doğunun bilinen ilk çuval fabrikası olarak çalıştırılmaya devam etmiş. Bu fabrika iflas ettikten sonra restore edilip Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesine tahsis ediliyor. Şuanda içerisinde 4 yıllık astronomi, 2 yıllık veterinerlik, 2 yıllık restorasyon, 2 yıllık sağlık işletmeciliği bölümleri  olarak 350-400 öğrencileriyle aktif şekilde çalışmakta. Müzede Mohoni dışında birçok hayvan türü de sergilenmekte. Yolunuz Kemaliye’ye düşerse bu müzeyi ziyaret etmenizi tavsiye ediyoruz.

İşte Mohoninin son hali;