Terzi Baba Dergâhı’nın son Şeyhi, Erzurum ve Sivas Kongreleri Heyet-i temsiliyye Azası, I.Dönem Erzincan Mebusu,      ŞEYH HACI FEVZİ EFENDİ    

Abone Ol

(1861-1923)

NAKŞÎBENDÎ DERGÂHINDA MUHAMMEDİYYE VE MEVLEVÎ MESNEVÎ-i ŞERîFİ OKUNMASINA DAİR

ŞeyhzâdeAhmed Fevzi ile ağabeyi MehmedSıdkı’nın Pazartesi ve Cuma geceleri Dergâh-ı şerîfteHatm-i Hâcegân ile Mesnevi-i Şerif okudukları yukarıda zikrolunmuştur. Bu konuda Lalaları Aşçı İbrahim Dede  hatıratında şunları kaydetmiştir;

“İsneyn (Pazartesi) ve Cuma geceleri hatm-i hâcegân kıraat olunur idi.  Cuma günleri alessabah Mesnevî-i Şerîf okunmasına karar verilip fakirin Mesnevî-i Şerîf’i takdim olunup diğer tedarik olunan Mesnevî-i Şerîf’i (Şeyh Mustafa Fehmi Efendi’nin) huzurlarında tutar idim. Mahdûm-ı âlîleriMehmed Sıdkı Efendi ve Ahmed Fevzi Efendi hazerâtıyla mumaileyh Ahmed Efendi biraderimiz daha bazı ihvan dahi derslerinde kitap tutarlar idi.”[1] Ayrıca hemen her gün Yazıcıoğlu Mehmed Efendi’nin meşhur “Muhammediyye” kitabını defaatle okumuşlardır. Muhammediyye okumak bütün Anadolu’da olduğu gibi Erzincan’da da gelenekti. Akşamları evlerde okunurdu.[2] *

HATIRA

“Bir Cuma günü Mesnevî-i Şerîf’te Ders-i Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm’dan bahseder idi, Cenâb-ı Ulemâ-billâh Efendimiz (Şeyh Fehmi Efendi) takrirleri arasında Mûsâ Aleyhisselâmın validelerinin ismi, Esmâ-yımektûmeden olduğunu söyler idi. Her nasılsa kendilerinde bir aşk, şevk, muhabbet zuhuruyla yani Hazret-i Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî kuddisesıruh’ul-azîz efendimiz hazretleri teşrif etmişler. Bizzat kendileri kitaplarını takrir ediyorlar gibi esrar müşahede olunmuştur. İşte o esnada Mûsâ Aleyhisselâm’ın valideleri “İYÂZÜK” diye buyurdular. Lâkin bîhaber, mesttirler. Derakap fakir yazdım. Bu yazdığımı müşarünileyhümâMehmed Sıdkı ve Ahmed Fevzi “Fidâkeebî ve ummîyâneseb-i âlî” (Anne ve babam senin pak nesebine fedaolsun!) efendilerimiz hazerâtı gördüler. Dersten sonra fakire sataştılar bize de söyle diye. Fakir de söylemem diye önlerinde tuhaflık edip güldürüp gönüllerini aldım. Gönlüm canım onlara feda olsun ya velinime-zadelerim.”[3]

İşte ŞeyhzâdeAhmed Fevzi Efendi yukarıda da beyan olunduğu üzere fevkalade derin bir müfredat programı görerek ilim tahsil etmiştir. Babası Hacı Mustafa Fehmi Efendi, oğullarının mükemmel derecece yetişmeleri için her türlü gayreti göstermişlerdir. Mevlevî tarikatı mensubu da olan Lâlası Aşçı İbrahim Dedenin de bu eğitime olan katkısı asla inkâr edilemez.

AŞÇIDEDELİK VEKÂLETİ   (Aşçı Dede Vekili Ahmed Fevzi)

         24 Ocak 1870 senesinde Orduy-u Hûmâyun Erzincan’dan Erzurum’a nakil olmuş, Aşçı İbrahim Dede’de vazifesi icabı (Rûznâmeci-sivil memur) Erzurum’a gitmek zorunda kalmıştır.[4]Aşçı İbrahim Dede’nin Terzi Baba Dergâh-ı şerifinin açılışında (1867) gösterdiği kusursuz açılış organisasyonu sebebiyle, Şeyhi Mustafa Fehmi Efendi tarafından verilen “Aşçıdedelik” unvânını Erzurum’a hareket etmeden Mürşîdi Mustafa Fehmi Efendi’nin de talimatı ile bu makama “Vekîl” olarak Ahmed Fevzi ve Mehmed Sıdkı Efendileri bırakmışlardır. Bu konu hakkında İbrahim Dede şunları kaydeder;

“Vekil ve mu’avin-i fakîrî buyurdukları mahdûm-ı necâbet-melzûm-ı cenâb-ı gavsiyyeleriMehmed Sıdkı ve Ahmed Fevzi efendiler hazerâtıdır. Meclisin Erzurum’a hareketi cihetle Aşçıdedelik vazifesine dair bir ta’lîmât-ı mahsûsamüşarünileyhimahazerâtına (Mehmed Sıdkı ve Ahmed Fevzi Efendiler’e) verilmiş idi. Îfâ-yıhüsn-i vazîfe buyurduklarından dolayı “el-Vekîluke’l-asîli” (Vekil, asil gibidir) fehfasınca cümleten makbûl-i hazerât-ı ehlullah olduğumuzu tebşir ile dua buyururlar. Onların duası asla ve kat’âred olunmayıp makbûl-i dergâh-ı ulûhiyyet olduğu için acaba insan için bundan büyük bir şey ve bir rütbe ve bir terakki varmıdır ki onu arzu etsin? Hâşâ sümme hâşâ, yoktur azizim.”[5]

“Cümlemiz birlikte olarak (Erzurum’a) hareketimiz günü alessabah dergâh-ı şerîfe gidilip aşçıdedelik vazifesine Cenâb-ı Gavs-ı A’zam (Mustafa Fehmi) efendimizin emr ü iradeleriyle mehâdîm-i mürşîdâneleri Sıdkı ve Fevzi Efendilerim hazerâtınıtevkîl ve bir de ta’lîmât-ı mahsûsa tanzim ve ita ederek oradan hareket ettik.”[6]

Aşçı İbrahim Dede’nin bu Aşçıdedelik vekâleti konusu ile alakalı, Mürşid-i Kâmil’i Hacı Mustafa Fehmi Efendi’den aldıkları mektuplarında şunlar kayıtlıdır;

“…Aşçı Dede Efendi’mizin vekilleri ve muavinleri (Sıdkı ve Fevzi Efendiler) ta’limât-ı seniyyeleri üzere hoş hizmetler ettiler. Hazerâtın kabullerine nail ve müntehe’l-mekâsıda vasıl olsunlar ve kandâdilinâre ve îkâd olundu. Aşçı Dede’mizin derûn u bîrunu nur ve validesi min-melei’l-a’lâda ferahnak ve mesrur olsun, âmin. Muma-ileyhim ve kâffe-i ihvân ellerinizi öperler, niyaz ve teveccühat ederler efendimiz. Fî 7 Şevvâl sene 1287 (29 Aralık 1870), El-abdü’l-fakîr Fehmi[7]

“İşbu (31 Ekim 1873 tarihli) emirnamelerinin tahşiyesinde“Aşçı Dede vekilleri Sıdkı ve Fevzi ve Ali Efendiler ellerinizi bûs (öperler) ve du’a-yıhayriyelerinizirice ve niyaz ederler. Gelirmisiniz, gelelim mi?”buyurmuşlardır. Mukadderât-ı ilâhiyye ve bir de Şâm-ı şerîfçe olan memûriyet-i ma’neviyye ki bundan sonra arz u beyan olunacaktır, bunlar mâni olup gidemedir. Yok yok hata ettim, erenler göndermediler ve onlar dahi buraya teşrif buyurmadılar. Mehâdim-i Cenâb-ı Gavs-ı A’zam Sıdkı ve Fevzi Efendiler ile hafidi Ali Efendi zaten bunlar fakirin vekilleri idi. Hatta bu bapta kendilerine ta’limât-ı mahsûse dahi vaktiyle verilmiş idi.”[8]

ŞEFîKA HANIMLA EVLİLİK (Erzincan 1879)

Ahmed Fevzi Efendi Babası Mustafa Fehmi Efendi’nin en saygın müridlerinden olan Erzincan’daki Dördüncü Ordu Müşiri Lofça eşrafından Derviş Paşa’nın ağabeyi İbrahim Bey’in kızı ŞefîkaHanımefendi (Vefatı,1334) ile 1879 senesinde Erzincan’da evlenmiştir.[9] Bu izdivaçlarından Arifeve Fehime adında iki kız, ve kaynaklarda hiç bahsedilmeyen İbrahim Nahif adında da bir erkek evlatları olmuştur. Çocuklarından Fehime (Fırat) 1970 senesinde Erzincan’da vefat etmiş, Terzi Baba mezarlığında medfun bulunan babası Hacı Fevzi Efendi ve annesi Şefika Hanım’ın kabrinin yanına defin olmuştur. Tek oğlu İbrâhimNahîf ise pek genç yaşta bekâr olarak vefât etmiş olup, kabri şerifi, Fevzi Efendi’den başlayan sokak üzerinde, Dede Paşa Hazretleri ve Şeyh Beşir Efendi’ye varmadan sol cenâhta, Şeyh Abdurrahim Reyhan Hazretleri’nin baş hizasındadır. (Resim19) Diğer kızı Arife Hanım ise 1950 sensinde İstanbul’da vefat etmiştir. Kabri MerkezefendiKabristanında  medfundur.

 

.