Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim 2023 enflasyonunu %3,43 olarak açıkladı. Temmuz, ağustos, eylül, ekim ayı dahil 4 aylık enflasyon farkı % 22,08 oldu. Toplu sözleşme zammı + enflasyon farkı ise % 40,39 olarak gerçekleşti. Bu rakamlar başta sağlık çalışanları olmak üzere devlet memurları ve emeklilerin geçinemediğini gösteriyor.
SEÇİM MEYDANLARINDA HATIRLANAN SONRA DA UNUTULAN BİR ZÜMREYİZ
Konuyla ilgili değerlendirme yapan Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Genel Başkanı Özlem Akarken, “TÜİK’in açıkladığı ortalamalara baktığımızda; emekli maaşları ve çalışan maaşlarının yoksulluk sınırının altında kaldığını görüyoruz. Emekli olan bir devlet memuru aldığı emekli ikramiyesi ile bırakın bir ev almayı artık araba bile alamıyor. Araştırmalara baktığımızda ev almanın ne kadar düşük olduğunu görmek mümkün. Emekli olan memur, kira bedeli vererek barınma sorununu halletmeye çalışmakta. Ülkemizde kira bedellerini de görüyoruz. Memur ve memur emeklileri yoksullaşırken memur ve emeklilerinin maaşı eriyor. Yüksek enflasyon karşısında açlık ve yoksulluk sınırı artarken yaşam mücadelesinden yorulmuş, tükenmiş ve yoksullaşmış olan dar ve sabit gelirli memurun halinden anlayacak, sorunlarına çözüm üretecek maalesef kimse yok. Seçim meydanlarında hatırlanan sonra da unutulan bir zümreyiz. Mesela söz verilen Yardımcı Hizmetler Sınıfı hala kalkmamıştır. Kamunun kanayan yarasıdır. Liyakat yoktur. Liyakat olmayınca da ücret politikası başta olmak üzere her düzenleme maalesef eksik ya da yanlıştır. Mesela yakın zamanda Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ek ödemelerin yönetmelikle ödenmeyeceği kararı buna örnektir. Yönetmelik değil yasayla sağlanacak durumların düzenlenmesinin ne zaman yapılacağı belli değildir. Umarız en kısa sürede TBMM gündemine alır” dedi. Ek gösterge düzenlemesinin de kamu personeli için adil olmadığını ifade eden Akarken, “İşte bunlar bir araya geldiğinde görüyoruz ki gerçek düzenlemelere ihtiyacımız var. Nasıl olacak? İlk hedefimiz taban aylık gösterge rakamı 2000 olarak güncellenmeli… Toplu sözleşme ikramiyesi iptal edilerek üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine 200 olan taban aylık gösterge rakamına ilaveten 50 gösterge rakamı ilave edilmeli. Aylık gösterge tablosundaki rakamlar en az %50 oranında artırılmalıdır. Kıdem aylık gösterge rakamı her bir hizmet yılı için 40 olarak güncellenmelidir. Kısacası bahsettiğimiz düzenlemelerle memurun refah düzeyi yükselecektir” ifadesini kullandı.
DEVLET MEMURLARI VE EMEKLİLERİ AÇLIĞA MAHKUM EDİLMİŞTİR
“Merkez bankasının yıl sonu %65 enflasyon hedefine göre zam tahminlerimiz yıl sonu %49.47 hatta %55 e kadar çıkacaktır. Lakin enflasyon farkı zam değildir. Temmuz ayından bu yana çalışan kamu personeli ve emeklilerinin eriyen maaşının oranıdır. Memur o kadar çok vergi ödüyor ki yetkili sendika bunu gündeme taşıyamadığı için bürokratlar boyutunda da dikkate alınmıyor” diyen SAHİM-SEN’in başkanı Akarken şu bilgileri verdi: “Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in geçtiğimiz günlerde sunduğu bütçeden de bunu anlıyoruz. Devlet memurları ve emeklileri açlığa mahkum edilmiştir. Sağlık kurum çalışanları olarak tek kalem maaş ise toplu sözleşme masasında çözümlenememiştir. Çok kalemlilik emekliliği de yansımadığı için emeklilik çoğu devlet memuru için hayal olmuştur. Bir tarafta geçinemeyen çalışan veya emekli devlet memurları bir tarafta yıllarca dirsek çürütüp okuyan diş hekimleri başta olmak üzere atanamayan 39 sağlık branşı personeli vardır. Atama bekleyen atanamayan özel sektörde bir kısmı iş bulup asgari ücret seviyesinde çalışan meslektaşlarımızda maalesef zor durumdadır.”
YOKSULLUK SINIRI ALTINDA KALAN MEMURLAR BEDENEN VE RUHEN YIPRANIYOR
Ekim 2023’te açlık sınırının 13 bin 684 lira, yoksulluk sınırı ise 44 bin 573 lira olarak hesaplandığını vurgulayan Akarken, “Yoksulluk sınırı altında kalan memurlar bedenen ve ruhen yıpranıyor ve sağlık problemleri başta olmak üzere birçok sorunla mücadele ediyor. Sağlıkta şiddet artarak devam ediyor. Bir tarafta hayatı idame ettirme çabaları, bir tarafta şiddet… Bu durum moral motivasyon bırakmıyor. Bu da elbette ki çalışma ortamlarında verimliliği engelliyor” dedi. Yetkili ve etkili makamlarda olanların tüm bu yaşananları görüp duyduğunu söyleyen Akarken, “Bu vatan bizim… Bu memleket bizim. Yetkili ve etkili bürokratlar; işçinin, memurun, emeklinin, esnafın, çiftçinin hakkını gözetirse umut yeşerir” dedi.
SEYYANEN VERİLEN ZAM, ZAM DEĞİLDİR
Memurun ve emeklisinin ekonomik olarak güçlendirilmesi ve içinde bulunduğu ekonomik çöküntüden kurtarılması gerektiğini dile getiren SAHİM-SEN Başkanı Akarken son olarak şöyle dedi: “Şu anda TBMM’de önümüzdeki yılın bakanlık bütçeleri görüşülüyor. Gelir vergisi dilimlerine ait hesaplanan maktu had ve tutarların %50 artırılmalıdır. Seyyanen zam değil emekliliğe yansıyan bir zam düzenlemesi yapılmalıdır. Seyyanen verilen zam, zam değildir. Sadece günü kurtarmaktır. Bunun yanında aile ve çocuk yardımı göstergelerinin en az %50 oranında artırılması gerekmektedir. Devlet memurları zam ve tazminatlar kararnamesinden yan ödeme ve özel hizmet tazminat puanlarına en az %50 artış uygulanmalıdır. Vergide adaletin sağlanması enflasyon nedeniyle reel kayıpların telafi edilecek bir zammı memur ve emeklisi hak etmektedir. Bugünün bürokratları gelecekte iyi izler bırakmayı istiyorlarsa memur ve emeklisinin hakkını korumalı, gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Yolumuz uzun ve ince… 2016 yılından beri mücadele ediyoruz. Mücadele etmeye devam edeceğiz. İsteğimiz hak, hukuk, adalet, liyakat olsun. Eğitime saygılı düzenlemeler gelsin. Memurun emeklinin geçim derdi sona ersin.”