Kültür emperyalizminin ( şuuraltı ) Bilinçaltı-SUBLİMİNAL mesajlar ile toplumumuzu bu konuda daha detaylı bilgilendirmek için cesaretli antiemperyalist olduğumu özellikle belirtmek isterim. Ancak okuyucularımıza sadece yazmakla faydalı olabilirim.
Burada en önemli mesele tam anlamıyla Bilinçaltı-SUBLİMİNAL mesajlar konusu o kadar önemli ki, okuduktan sonra siz bile SUBLİMİNAL-Bilinçaltı deneyi için birer Koboy olarak kullanıldığınızı hatta oyuna geldiğinizi anlamak çok basit. Öncelikle bu yaklaşan bir tehlike tam aksine içimizde ki gittikçe suni bir ahtapot gibi büyüyen bir tehlike fakat bu tehlikenin neresindeyiz tehlike nerelere kadar ilerlemiş bakmakta fayda var. Özellikle bu tehlikeye acil müdahale ederek zihin ( Beyin ) kontrolünden uyandırmaktır. Tamamen bir işgal söz konusu artık eskisi gibi topraklar işgal edilmiyor. Yani bir düğmeye basmakla insanların beyinlerini işgal edebiliyorlar. Nasıl mı diyeceksiniz. Aslında basit tarafını bir kenara bırakalım. Bu Kültürel SUBLİMİNAL-Bilinçaltı otokontrol sistemi veya işgali Milyar dolarlık bir sektörün en önemli gelir kaynağı eğer bu gelir kaynağına engel tıpkı bir baraj gibi engel olunamıyor. Aslında engel olunabilir. Devlet eliyle engel olunduğunda sorun ortadan kalkıyor. Ama nerde o devlet belki de belli olmaz. Olumlu bakmakta fayda var. En azından İran gibi devlet bunu engelliyor. Örneğin Facefook, Twitter ve diğer sosyal paylaşım siteleri yanında internete bile el atmış durumda, bu millet bu işgali hak etmiyor. Bu millete yapılan en büyük ihanetin ta kendisinden başka bir şey değildir. Ben bir köprü altı veya merdiven altı yazar olmadığım bu tür ince ve hassas konulara duyarsız kalmam söz konusu bile değil. Tam aksine böyle konuların üzerine ısrarlı şekilde üzerine gitmeyi aynı zaman da bir vatani görev ve vatandaşlık sorumluluğu gereğince kendime ödev bilirim. Diyorum ya bu ülkelerin, devletlerin ve toprakların işgal edilmesinden çok daha fazla içerden sinsice ve sessizce işgal etme stratejisidir. Yani anlayacağınız kaleyi içerden fethetme modelidir. Tıpkı Osmanlı ordusunda ki Lağımcılar sınıfının yeraltından sinsice kalenin diplerine doğru ilerleyerek kaleyi içerden yıkmaktır. Mantık bu kadar basit, anlamak için deli olmanıza gerek yok. Çünkü henüz akıllılar bu işe anlam veremiyorlar. Delilere sıra gelene kadar çoktan âlim olurlar. Aman her neyse konuya hakim olmak için dikkatli şekilde okuduğunuz zaman ne demek istediğimi ve ne hallere düştüğümüzü anlarken eyvah demeden kendinizi alıkoyamayacaksınız, gerçekten ben bile bu konuya ilgim arttıkça tıpkı bir ummanı derya gibi uçsuz bucaksız sanki bir evren gibi sınırları olmayan konunun içine girdikçe bir labirent gibi nasıl başladınız nasıl bitireceksiniz diye düşüneceksiniz. Hatta kendinizden o kadar şüpheleneceksiniz ki üzerin deki elbisenizden iç çamaşırınıza kadar şüphelenip Âdem ve Havva gibi mi olmak istersiniz yoksa halen 21.nci yüzyılda yaşayan hiçbir teknolojiden yararlanmak istemeyen kabile türü Klanlara mı benzemek istersiniz veya kıyametin kopması için kendinizi Maya vatandaşı gibi ölmek mi isterseniz orasını düşününce bizi çoktan öldürmüşler diyerek artık geç olmadığını zararın neresinden dönerseniz kâr olduğunu unutmayın temennisi ile konuya paldır küldür başlayalım diyorum. Eski yazılarım da genellikle hep bu sorunlara değinen birisiyimdir. Dünya da ki yeraltı güçlerinin efendileri tarafından dünya da işlerin yolunda gitmesi için bilakis istedikleri köle modeli veya susturucu takılmış insan modeli oluşturmak ve bu oluşumun görünmeyen bir afyon gibi beyinleri uyuşturularak etkisiz haline getirip kontrol altında tutmak için artık zayiat vermek ve masraflı savaşlar yerine yaldızlı, parlak cümlelerle ve nefse hoş gelen sözler ve resimlerle kontrol altına almaktır. Diyeceksiniz ki bu görünmeyen afyon meselesi de nedir nasıl olur? Olur, kardeşim olur. Adamlar daha yüzyıl önce Osmanlı devleti dönemin de Kral Bismarck tarafından onaylı dünyanın en zeki insanı ve yöneticisi Cennet Mekân Sultan Abdülhamit Han dönemin de Osmanlı Devleti’nin ta Kapitülasyonlardan kalan borcunu ödemek isteyen o günkü karanlık ellerin ta o dönem de görünmez para projesinin biterek nasıl faaliyetini geçeceğine söyleyenler tam 10 yıl kadar Kredi kartı müptelası ettiler. Demek ki zaten işin aslı görünmezlikte şeytan burada saklı olduğu yerde görebilmektir. Neymiş demek ki toprak fethetme dönemi ta 100 yıl önce bitmiş. Artık diğer görünmez boyuta gelmiş şimdi asıl mesele iki kez büyük dünya savaşından sonra artık beyinleri fethetme zamanıdır. Yani insanlara istediklerini yaptırtmak ve söyletmek için firavun olup dikkat çekmeye gerek yok. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkartır formülü ile her şeyi elde etme mücadelesidir. Yani ulus programıdır. Unutmayın ulus – millet aynı anlamda değildir. Ulus sanayi devriminde dünya pazarın da ki müşteri topluluğuna verilen bir isimdir. Nasıl ki tarikat ve din farklı manasına sahipse bir din mensubu aynı zaman da tarikat üyesi oluyor aynı bu mesele. Ama sağ olsunlar bu ülkede bizi nerdeyse cumhuriyetin yüzyılı boyunca çağdaş! Aydınlar! Tarafından ulus, ulusçuluk, ulusal ve millet yerine ulus demelerinde hangi tarafa hizmet ettiklerini daha iyi anlıyoruz. Siz İslam milleti olmayana Ümmet diyemiyorsanız sadece Müslüman milletler için genel olarak adlandırılan bir terimdir. Bu konu Altın gibi hassas bir terazi süzgecinden geçirerek daha iyi anlayabilirsiniz.