“Zamandan bir hatıraydı şehir.Şehri bekleyen dağlar özlem dolu bir şehrin zamana armağanıydı.”
Şehir dağlarla çevriliydi.Şehrin dağlarına yansıyan bulutlar kendilerince bir şekle bürünürlerdi.Büründükleri o şekiller çıplak dağların hayal kahramanlarıydı.Bulutlar gökyüzünde adeta pamuk tarlasına dönüşürlerdi.Güneşin bakışları arasında beliren o hayal kahramanları şehrin kahramanları olurdu.Bulutların ilhamı dağlarda,dağların ilhamı ozanlarda yankılanırdı.Her ozan kendi türküsünü çığırırdı.Söylenirdi şiirler,dağları delip geçerdi mısralar.Mısralara yol veren dağların hasrete geçidi yoktu,heybeti çoktu.Özlem dağların önüne diz çöker, bulutlara ağıtlar yakardı.Bulutların savruluşu ağıtların nefesinin kuvvetindendi.
Dağların hükmü şehri kaplamıştı. Özgürlüğün tadını göçmen kuşlar çıkarırdı. Uçuşun ahengi dağlara yansırdı.Kuşları kıskanan bir şehir vardı.Kuşların kuyruğu olmak isteyen şehrin isyanı dağlaraydı.Özlem gidermenin geri dönüşü sadece kuşların hakkıydı.
Güneşin şehre sahipliği bulutların ve dağların arasında yükselişiyle başlardı. Güneş parladıkça şehrin renklerine can gelir; şehir büyür,kendi kabına sığmazdı.Her gün, güneş bir başka halde doğar, güneşin her hali şehri başka şehirlere benzetirdi.Kendini arayan bir şehir vardı.Sadece kendini yaşamak isteyen bir şehir…Bir şehir ki; dağların esiri, hasretin adresi, dipsiz kuyu…Bir şehir ki; doğan sıcaklığı hisseden, sıcaklığın gidişiyle hüznü rüzgarlarla yayılan, dönüşün hayaliyle kavrulan bir şehir…
Dağlarda dağlara bezenmiş laleler vardı, laleleri toplayan birileri. Kendini özlemin iffeti sayan dağlarda lalelerini özlerdi. Özlerdi dağlar lalelerini, laleler geri gelmezdi. Ne şehre yol verirdi dağlar, ne lalelerini görebilirdi.Şehrin dağlarının dumanı dağların lalelerine döktüğü gözyaşlarıydı.
Dağların heybeti çoktu,hasrete geçidi yoktu.Özlem dağların önüne diz çöker, ağıtlar yakardı.Bulutların savruluşu ağıtların nefesinin kuvvetindendi.
Bir şehir, dağlar ve özlem…
Özlemi dağlara vermişler, şehir diye ağlamış.
Özlemi şehre vermişler, yol ver dağlar diye yakarmış.
Dağlar özlemi tursak etmiş şehirde, şehir dağların arasında özlem yazmış:
Dağın eteğinde oturmuş gölgeler
Bulutların düştüğü yerde güneşi bekler
Can biriktiren güneşten
Gözü kamaşanlar hangi bulutun gölgesinde.
Şehirden çıksam yola
Dağlar çevrelemiş özlemi
Bir şehrin ışıklarında heybeti sararmış dağların.
Kenara çekilmiş özlemler
Temize çekilmiş şehir manzaralı
Dağa baktıkça geçilmezlik
En çok etraftan sabıkalı.
Hasretin adresi dağların esintisinde
Bir rüzgara sorsa diğeri darılır
Takat dilenir şehir
Bir şehirde esmek önce esenden sorulur.
Kenara çekil şehir sakini!
Bedeninden nice rüzgarlar geçer.
Özlem seni büyütür belki ama
Heybetin namını yazan sen değilsin.
Önce etrafına bakmalısın
Dağın gözleri yokuş aşağı
Göz göze geldiğiniz yerde
Utanırsın, çıplaktır senin özlemin.
Dumana sor
Seni bilen bir nehirden gelir
Dağılmak kaderinde dağa söz vermiştir
Kavuşmak iksirinde saklı gitmezliği
İşte sormak…
Bir dumanın zirveden düşüşünde cevaplanır
Parça parça yamanmış özlemler
Dağa baktıkça sözlenir
Şehrin çevresinde dağlardan ufanmış
Onu bekleyenlere seslenir
Suskunluktur dili
İçinden geçenler yankılanır
Sarhoşluk dağa çarpışlıktan gelir
Bir tarafa düşse sarhoşluk narası
Diğer tarafa düşse yankının sarhoşluğu
Hangi şehrin badesi akar iki özlem arasından
Bir şehir sakini siper olmuş bedeninden
Geçit vermemeye yeminli olsun
Bir rüzgarın savruluşu dağın bağrını bile deler geçer.
Laleymiş bezek
Dağın hasret yemenisine oya
Bir şehrin özlem örtüsü nice dağlara serilir.
Kaçma şehir sakini
Senin yüreğin tülbentimsi
Bir oyanın gönlü heybetli dağlara bezenir
Büyür zamanların içinde hasret gürültüsü
Duyana susmak düşer
Duymanın üstüne çığ…
Çığ altında kalmaktan haya eden şehirler
Dağların sur bedenlerinde özlemle bekler
Bir şehri beklemek
Dağın zirvesinde puslu
Bazen bir beyaz düş damlar
Ayaz mevsimi vurunca
Üşümek…
Ürpermek, özlediğini söylemek
Hangi dağ duyar yankısız akşamları
Önce sesin canı çekilmeli
Bir çığ bir çığlıktan önce gelirse
Can sadece gitmeyi seçmeli.
İşte dik duruşlu bir dağ gibi yenilmezse şehir
Özlediğini dile dökmeden yürüyebilir.
Korkusuzca büyüttüğü hasret
Kavuşmadan özlemi dindirir.
Sen şehir sakini…
Gözlerinin dağa takıldığı yerde özlemi duy
Yüreğin dilinden taşarsa
Susmayı seç,şehre sığın.
Dağın arkasında seni bekleyen şehir
Sokaklarından nice özlemler duyurur .
Dağa seslenir,
Arkasına sığınmışlık sızısı
Büyümek heybetten taşar şehir sakinini özlediğinde
Öyleyse gel hadi!
Özlemden geçilir,senden geçilmez
Susar iki özlem arası bade
Kuraklığa bürünür şehir.
Bir şehri özlemek
Alıp başını gitmektir
Dağa vurulsa yol
Ve yolun sonunda kavuşmak olsa
Şehri doğru yoldan götürmektir..