Bu günlerde gündemi işgal eden öğrenci evleri var, sanki bütün gençlik suçlu gibi veya bu gibi ahlaksızlıklar hiç yaşanmıyormuş gibi herkes kendince savunmalar yapıyor. Siz kızınızın erkek arkadaşıyla bir baba olarak aynı evi paylaşmaya razı olurmusunuz? Öte yandan bir parktan veya bir yol kenarından geçerken saygısız, sorumsuz ve korkusuzca bazı gençlerdeki pervasızlıkları da görürsünüz. Toplum adına üzülürsünüz ama etrafta bir suçlu aramayalım.
Boşanmaların ve bölünmelerin başlangıç noktaları sabah kahvaltılarından başlar, tembel ve sorumsuz analardan başlar. Bir anne ister bir işte çalışsın isterse bir ev kadını olsun, sabah erken kalkıp bütün aile bireylerinin sofrasında toplamalıdır. Besmeleyle başlanan o sofrada sanki bir güneş doğar, birlik doğar, herkes sevgiyle birbirlerinin gözlerine bakar ortaya sevgi ve gülümseme çıkar. Ama siz çocuklarınızın, eşinizin önüne bir sofra kurmadan iş yerine okuluna gönderirseniz ve çocuklarınızı aç karnına ceplerine harçlık verip gönderirseniz elbette ki bir başıboşluk olacaktır. Senelerce hiç kahvaltıda toplanmayan aileler var. Aman hanım uyusun ben iş yerinde bir çay bir simit atıştırırım veya her birisi ayrı iş yerlerinde çalışan eşler, iş yerlerinde kendi başınıza atıştırırsanız elbette ki ardından aile içi uzaklaşmalar saygısızlıklar ortaya çıkacaktır.
Bir aracın en basit bir teli çıktığında arıza veriyorsa aile de illaki bir sistem içinde çalışmalıdır. İlla ki, her sabah o sofra kurulacak ve babanın nezaretinde sevgiler dağıtılacak. İş bununla da bitmiyor, akşam sofrasında da bütün aile bireyleriyle hazır bulunmalıdır. Eğer bulardan beri iseniz ne o aileden bir hayır gelir ne o çocuklardan o topluma bir hayır gelir ne de o evin bereketi ve huzuru kalır. Kimsenin kimseden haberi olmaz.
Lise son sınıftaydık. Din dersimizde bir kız arkadaşımız hocamıza şöyle bir soru yöneltti. ‘’Hocam bu devirde kız ve erkek çocukların karışık okuması uygun mu?’’ Hocamız eline tebeşir alarak tahtanın başına geçti. Bir tane masa saati bir tane de duvar saati çizdi. Sonra bize dönerek, ‘’Arkadaşlar bakınız, bu saatler her eve ve her insana da lazım, ama bu saatin parçaları diğer saate uyuyor mu, yorumu size bırakıyorum’’ diye cevap verdi. Doğru ya, kız erkek her insanın okuma ve bir yerlere gelmeye insanlara hizmet etmeye, kazanmaya hakkı vardır. Ama bu şekilde ahlakı unsurları çiğneyerek, göz yumarak rezil ederek ve rencide ederek değil.
Şayet çocuğunuz (bilhassa kızınız) il dışında bir okula okumaya gönderir-seniz onu dört yıl boyunca yalnız bırakmayınız. Okuduğu bölgede mutlaka siz veya en yakını ile birlikte olmalıdır. Ben çocuğuma her türlü imkânları verdim, diyerek kurtulamazsınız. Hangi yaşta olursa olsun çocuklarımız her zaman sevgiye ve hamiye ihtiyaçları vardır. Her insan bir değildir, sonra böyle sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırsınız.