MUTLU EVLİLİĞİN SIRRI

Abone Ol
MUTLU EVLİLİĞİN SIRRI

Mükemmel evlilik var mıdır? Kusurlu bir dünyada mükemmel evlilik bulmak evrende iğne aramak gibidir.

Derler ki ‘mükemmel evlilik ancak kör kadın ile sağır kocası arasında mümkündür. Çünkü sağır koca karısının dırdırlarını duymaz; kör kadın ise kocasının kusurlarını görmez’.

İnanın aşk bile bir evliliği sürdürmek için yetmez. Hele çağımızın bunca gürültüsü, sıkıntısı arasında daha da zordur bu iş.

Uzmanlar, evlilikte ''sevmek ve sevilmenin tek başına yeterli olmadığını'', atılacak minik adımlarla bu duyguların ifade edilmesi gerektiğini belirtiyorlar.

Evliliklerde en çok yaşanan sıkıntıların başında eşlerin birbirlerine karşı asık suratlı ve somurtkan bir tavır sergilemeleri geliyor. Asık bir surat, baskılanmış öfke ve sıkıntıların su yüzüne çıkmasına yol açar ve negatif enerji yayar. Güler yüz ve tebessümün, muhabbetin kaynağı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, ''Muhabbet, bizi mutlu edecek yegane ilaçtır. Eşinize karşı tebessüm göstermek zor olmasa gerek'' diyorlar. 

Erkeğin Hanımına Seni Seviyorum Demesi Asla Kadının Kalbinden Çıkmaz.

- Hz. Muhammed (s.a.v)

Sevgiyi ifade etmek kadınlara oranla erkekler için çok daha zordur. Kadınlar, erkeklerin sevdiklerini söylememelerinden yakınırlar. Uzmanlar sevgi sözcüklerinin daha sıklıkla kullanılmasının, ilişkiyi sağlamlaştıracağı görüşünde birleşiyorlar. 

Eşin görebileceği yerlere bırakılan sevgi notlarının evliliği canlandırıcı etkisini olduğuna işaret eden uzmanlar, ''Evde minik kağıtlara minik sözler yazıp kimsenin ulaşamayacağı (size özel yerler olursa iyi olur) yerlere bu mesajları bırakın. Sevginizi ifade etmek, bu duygunun beslenmesine vesile olacaktır'' dediler. 

Dışarıda baş başa yemek yemenin evlilik için terapi niteliği taşıdığını belirten uzmanlar, şöyle devam ettiler: 

''Aynısı evde daha az maliyetli olur diye düşünmeyin. Özellikle çocuk sahibi olan çiftlerin en önemli sorunlarından biri, kendilerine vakit ayıramamalarıdır. Bütün gün çocukla işle uğraşmak anne ve babayı yorar. Bir saat de olsa çocukları bir yakınınıza emanet edip, eşinizle dışarıda yemek yemek size güç katacaktır. Aslında ihtiyacınız olan farklı bir ortamda, yalnız konuşabilme, birbirinize vakit ayırma fırsatı verecektir.'' 

Evlilik insan hayatında en önemli aşamalardan biri şüphesiz Evlilik bir büyük yolculuktur Yolculukta beraber olduğumuz kişiler ya o yolculuğu çok zevkli hale getirir ya da o yolculuğu ızdırap haline

İnsan Evlenirken Sonsuzluk Umutlarıyla Evlenmeli..

Demeli ki: "Bu Seçtiğim Benim Hem Dünya Hayatında Hem de Ahiret Hayatında Eşim Olacak!"

Dünyada kusursuz bir insan yoktur. Evlilik öncesi adaylar gözleri dört açmalı fakat evlendikten sonra artık bir gözünü kapamalıdır. Evlilikte eşler birbirlerinin rakibi değil; rızaya giden yolda birbirlerinin hayırhah dostlarıdır. Eşler akşam eve geldiklerinde kapıda ayakkabılarını bıraktıkları gibi günlük sıkıntıları yuvalarına sokmamaları gerekir. Eşler mutluluk hazinesi olan yuva için en azından bir oyuncu kadar kendilerini bir rol değişimine zorlamalıdır

Bir kırgınlık halinde ilk adımın karşıdan gelmesi için beklenti haline girilmemeli ve Empati yaparak eşimizi anlamaya çalışmalıyız. Çatışma durumunda "Allah'ım ben haklı isem eşime doğruyu; eğer eşim haklıysa bana doğruyu göster!" şeklinde dua etmeliyiz. Özür dilemeden kaçınmamalıyız. Takdir etmekten geri durmamalıyız. Çünkü özür dilemek bize Allah'tan af dilemeyi, takdir etmek Allah'a şükretmeyi öğretir

Evlilik, önce kişiye kendi nefsini tanıtacak, sonra da güzel ahlakı ve insanlarla iyi geçinebilmenin sırlarını öğretecektir. Eşinin ve çocuklarının haklarını korumaya, üstlendiği sorumlulukları adil bir şekilde yerine getirmeye çalışan kişi menziline çok daha kolay varacaktır. Kısacası evlilik insanı derviş eder, kamil eder. Evlilik insanı Hakk’a yakın eder.

İşte Size Mutlu Evliliğin Evrensel Sırları:

İlk Kural;

Elinden geldiğince dengini ara. Mümkün olduğu kadar çok yönde dengini ara.

Soy, kültür, eğitim, inanç ve yaşam bakımından dengini bulmaya çalış. Denklik uyumun ilk şartıdır.

İkinci Kural;

Dinlemeyi ve anlamayı öğren. Gerçekten dinle. Anlamak için dinle. Empati kur. Ne hissettiğini anla.

Üçüncü Kural;

Geçmişin hatalarını asla tekrar tekrar gündeme getirme. İşler her ters gittiğinde geçmişin tüm hatalarını tekrar konuşma.

Dördüncü Kural;

Eşinin hatalarını ve kusurlarını örtmede gece gibi ol. Allah’ın bile yüzde 50, 000001’i iyi olanı iyi kabul edip cennetine aldığını unutma.

Beşinci Kural;

Asla eşinle aynı anda öfkelenme. Unutma öfkeli insan hiç kimseyi duymaz, hiçbir şeyi önemsemez, gözü kör olur. Eğer eşinle aynı anda öfkelenirsen, mekanı terk et. Nefes al. Sakinleş. Öyle gel ve eşinin de sakinleşmesini bekle. Sonra sorunu konuşarak çözmeye çalış. Asla dargın olarak uyuma. Evde yangın çıkmadıkça eşine bağırma.

Altıncı Kural;

Sevgini göster. Bir çiçekle, bir sevgi sözüyle,  hatta ağzına bir üzüm vermekle sevgini göster. Küçük davranışlar uzun sözlerden daha etkili bir gösterme yoludur. Eşinin sevgi dilini öğren. Onun zevklerini öğren. Unutma mutluluk almaktan çok vermekten geçer.

Yedinci Kural;

Eşine karşı en azından iş arkadaşlarına, müşterilerine, amirlerine davrandığın kadar nazik ve saygılı ol. “Lütfen”i “teşekkür ederim”i ihmal etme. Erkek olmak evdeki her işi eşine yaptırmak değil. Yapabileceğin her işini kendin yap.

Sekizinci Kural;

Eşini inciteceğini bildiğin sözleri, eleştirileri ve hakaretleri asla yapma. Hele erkeksen, böyle bir sözün on yıl sonraki bir tartışmada bile sana suçlama olarak geri döneceğini unutma.

Dokuzuncu Kural;

Aileyi ilgilendiren tüm önemli kararlarda eşine danış. Unutma ki verdiğin her karar aileni de ilgilendirir. Katılabilecek yaştaysalar çocuklarını da bu tartışmaya kat. Birlikte karar verin.

Onuncu Kural;

Eşinden olamayacağını bildiğin birisi olmasını bekleme. Yetişkinliğe ulaşmış bir insanın temel kişiliğindeki en küçük değişim bile yıllar alır. Büyük değişiklikler beklemek yalnızca hayal kırıklığına hazır olmak demektir.

Onbirinci Kural;

Takdir etmesini bil. Eşinin yaptığı her güzel ve yararlı işi, ne kadar küçük olursa olsun, takdir et. Güzel bir yemek, ütülü bir gömlek, eve çiçekle gelen koca, takdir edilmesi gereken küçük ama önemli işlerdir.

Son olarak Evlilik Hakkında Güzel Bir Hikaye İle Başbaşa Bırakıyorum.

Kadın her sabah olduğu gibi o günde beyaz değneği ve el yordamı ile
otobüse binmişti.

Şoför : -Soldan üçüncü sıra boş hanımefendi, dedi.

Kadın 32 yaşında güzel bir bayandı ve eşi oldukça yakışıklı bir deniz subayı idi. Bundan bir kaç ay önce yanlış bir teşhis sonucu gerçekleştirilen ameliyatla gözlerini kaybetmişti genç kadın ve asla göremeyecekti.

Kocası ameliyattan sonra acı gerçeği öğrenince yıkılmış ve kendi kendine
bir söz vermişti. Asla karısını yalnız bırakmayacak, ona sonuna kadar destek olacak, kendi ayakları üzerinde durana kadar cesaret verecekti.

Günler geçiyordu. Kadın her geçen gün kendini daha kötü hissediyor, çok
sevdiği kocasına yük olduğunu düşünüyordu. Eşinin bu içine kapanık,karamsar hali kocayı çok üzüyordu. Bir an önce bir şeyler yapması gerekiyordu, karısı
günden güne kendi içine kapanık dünyasında kayboluyordu. Bütün gün düşündü koca, nasıl yardım edebilirim güzeller güzeli eşime diye. Birden aklına eşinin eski işi geldi. Geri dönmesini isteyecekti. Ama bunu ona nasıl söyleyecekti, çünkü artık çok kırılgan ve neşesizdi. Bütün cesaretini toplayarak akşam karısına konuyu açtı.

Karısı dehşetle gözlerini açtı:
- Ben bunu nasıl yaparım ben körüm, diye bağırdı.

Kocası ona destek olacağını, her sabah kendisinin işe bırakacağını ve akşamları da iş çıkışında alacağını ve ona çok güvendiğini söyledi. Çünkü eşini tanıyordu ve bunu başarabileceğini biliyordu. Kadın büyük bir umutsuzlukla kabul etti çünkü eşini çok seviyordu ve onu kırmak istemiyordu. Her sabah eşini işine bırakıyor ve akşamları da alıyordu fedakar koca. Günler böyle ilerledi, karısı eskisinden biraz daha iyiydi. Fakat kocası daha fazlasını istiyordu, kendisine söz vermişti sonuna kadar gidecekti. Aksam karısına:

- Artık işe kendin gidip gelmelisin, dedi.

Kadın şaşırmıştı. Bunu asla yapamayacağını söyledi. Kocası ısrar edince onu yine kıramadı ve bütün cesaretini topladı. Bunu kendisi de istiyordu ama o
kadar güveni yoktu. Sabahları kadın artık otobüs durağına kendisi gidiyor, otobüsüne biniyor ve otobüsten inerek işine gidebiliyordu . Günler günleri kovaladı, hiç bir problem yoktu. Yine bir gün otobüse binerken,

Şoför : - Sizi kıskanıyorum, hanımefendi dedi.

Kadın kendisine söylenip söylenmediğini anlayamadan, neden diye sordu.

Şoför: - Çünkü her sabah sizin arkanızdan bir deniz subayı genç adam
otobüse biniyor ve bütün yol boyunca sevgi ile size bakıyor, otobüsten
indikten sonra yeşil ışıkta yolun karşısına geçmenizi bekliyor siz binaya girdikten sonra arkanızdan öpücük yollayıp size her gün sevgiyle el sallıyor..

 Unutmayalım ki;

Sözlerde ki İncelik Güven Yaratır,

Düşüncede ki İncelik Derinlik Yaratır,

Duygularda ki İncelik İse  Sevgi Yaratır,

Bunlara Sahip Olan İnsan İse Her Zaman Kendini Aratır..!!

(Alıntıdır.)