Sarıgül konuşmasında, ” Koronavirüs sebebiyle açık cezaevlerinde bulan hükümlülerle ilgili yasa çıktı. İnfaz yasasında değişiklik düşünülüyor. Farklı gerekçelerle ve farklı isimlerle yapılan bu düzenlemeler her defasında yeni mağduriyetler yaratıyor. Olumsuz sonuçlar doğuruyor. Ayrımcılık yapıyor. Adalet duygusunu zedeliyor. Anayasanın eşitlik ilkesine uyulmuyor. Onun için diyorum ki: Gelin cumhuriyetin 100. yılında yepyeni bir sayfa açalım. Bir toplumsal barış ve kardeşlik hukuku affı çıkaralım.
Bu affı çıkarırken karşılıksız çekten yatanları da unutmayalım. Ağır ekonomik şartlar nedeniyle, esnaf ciddi sıkıntılar çekti. Esnaf suçlu değil borçlu. Hapisteki esnaf o çeki ödeyemez. Esnaf dışarıda olursa borcunu ödemek için çare arar. Ayrıca ehliyetlerine el konulan ve geçim kaynağı şoförlük olan vatandaşlarımızın taleplerine kulak verelim ve bir kereye mahsus ehliyet affı getirelim.” ifadelerini kullandı.
Sarıgül, daha önce ki basın açıklamasında “ 270 bin kapasiteli cezaevlerinde 356 bin tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Cezaevleri bırakın ıslah etmeyi, en temel ihtiyaçları dahi karşılayamıyor. Yarı açık cezaevindeki 80 binin üzerindeki kader mahkumunu dışarı bırakıp, kapalı cezaevindeki mahkumlarımızı bunun dışında tutarsak büyük sıkıntı olur” şeklinde konuşmuştu.
Ayrım gözetmeksizin af çağrısında bulunan Sarıgül’ün açıklamaları insanları suç işlemeye yöneltir mi? Cezaevinde yatan gerçek suçlular tarafından mağdur edilen vatandaşlar bu af çağrısı hakkında ne düşünüyor? Yargısal anlamda boşlukları bulunan adalet sistemi, bu çağrıların vuku bulması sonucunda nasıl etkilenir? Suç işleyenlerin yeterli cezayı almaması adalet kavramını örseler mi?
Takdir siz okuyucularımızın.