ERZINCAN

Maden sahası akademisyenlerce incelendi

Anagold altın madeni sahasında toprak kaymasının meydana geldiği bölge, EBYÜ akademisyenleri tarafından incelendi.

Abone Ol

Erzincan'ın İliç ilçesinde 9 işçinin toprak altında kaldığı maden faciasının yaşandığı bölge gazeteciler ve akademisyenler ile birlikte incelendi.

14 Şubat'ta meydana gelen toprak kaymasında toprak altında kalan 9 işçiyi arama çalışmaları görüntülere yansırken Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Çağrı Çırak, EBYÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidroloji Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Yıldırım Dalkılıç, Doç. Dr. Kemal Volkan Özdokur maden ocağındaki incelemeleri ardından gazetecilere açıklama yaptı.

Bütün maden sahasını gezdiklerini aktaran Prof. Dr. Çağrı Çırak, “Bu zamana kadar DSİ'nin Çevre Şehircilik Bakanlığının ve AFAD'ın yaptığı çalışmaları yerinde gördük. Yapılan tüm kimyasal analizleri inceledik. Tüm ölçümleri değerlendirdik.” ifadelerini kullandı.

EBYÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidroloji Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Yıldırım Dalkılıç ise su ve çevreyle ilgili olası etkiler üzerine bir değerlendirme yapmak üzere bölgede olduğunu belirtti.

İki adet gözlem kuyusu olduğunu ve kuyuların açılmış olduğunu söyleyen Dalkılıç, “Burada su ve toprak kalitesi ölçümleri yapılıyor. Olası bir risk var mıdır? Birtakım değerlerde ani yükselişler söz konusu mudur? Bunlar risk oluşturmakta mıdır? gibi bunlarla ilgili tüm analizler sürekli olarak takip ediliyor. Bu gözlem kuyuları sayesinde. Geçici depolama tesisi ile ilgili önemli bir aşama kaydedilmiş. Zaten denetim ve kontrol hizmetleri de tamamen yine Devlet Su İşleri tarafından yürütülmekte. Bu geçici depolama tesisi inşa edildikten sonra dolgusu tamamlanmış. Enjeksiyon faaliyetlerinin hala devam ettiğini yerinde tespit ettik. Bu heyelan eden liçin bu topuğuna bir dolgu sedyesi inşa edilmiş." dedi.

Sabırlı deresiyle ilgili açıklamalarda bulunan Dalkılıç, liçin hemen üstünde beş adet kapasitesi yüz yirmi litre saniyeye ulaşan pompalarla suyun atık barajlarına alındığını, amacın Sabırlı Deresi’nin suyunun hiçbir şekilde bu heyelan eden linç bölgesiyle temas etmemesi olduğunu  ifade etti. 

"Bakın şurada dört numarayla heyelan önüne kaya dolgu seddi olarak yapılmış. Bu da heyelanın daha fazla dereye doğru ilerlememesi için alınmış tedbirlerden bir tanesi." diyen Dalkılıç, "Asıl planlanan ise şu liç bölgesinden hemen önce suyu derive ederek yani çevirerek derenin akış yönünü değiştirerek hiç bu heyelan bölgesiyle temas etmeden direkt olarak ana kola, Karasu'ya ulaşmasını sağlamak.” şeklinde konuştu.

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Temel Bilimler Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Vurkan Özdokur ise yapılan analizlerin sonuçlarını değerlendirdiğini aktardı. Devlet Su İşleri'nin aldığı önlemler ve bu önlemler bazlarıında kirlenmenin olabileceği noktalardaki örneklerin sonuçlarını değerlendirdiğini belirten Özdokur,  “İlk aşamada dokuz noktada kontrol yapılmasına rağmen gerekli bilimsel çalışmaların ardından buraya gelen başka üniversiteden hocalarımızın, heyetlerin belirlediği öngördüğü noktalar dâhilinde 17 noktadan yer altı ve yer üstü sularından numuneler toplanmakta. Ayrıca hâlihazır madenin kullanmakta olduğu havadaki hidrojen siyanür miktarını ölçen sistemlerden de veri akışı sürekli takip edilmektedir. Bu yeraltı, yer üstü ve toprak örneklerinde yapılan hidrojen siyanür analizi her biri hem burada yapılmakta hem de Bakanlığımızın referans laboratuvarında bu analiz sonucu doğrulanmakta. Ayrıca da özel iki laboratuvar tarafından bu sonuçlar test edilmek ve kayda alınmaktadır. O yüzden de tüm kamuoyunun buradan elde edilen sonuçların gönül rahatlığıyla inanması gerektiğini konunun uzman olarak vurgulamak istiyorum.” dedi.

Geçici depolama alanlarının hemen altından örneklerin alındığını kaydeden Özdokur, “Yeraltı sularından bir sızma mümkün görünen yerlerden tekrar örnek alınıyor. Barajımızdan örnekler alınıyor ve baraj kolundan beslenen sudan tekrar örnekler alınıyor. Bakın olayın gerçekleştiği 13 Şubat'tan günümüze kadar Avrupa Çevre Koruma Ajansı'nın belirlediği maksimum limite yaklaşık hiçbir sızıntı, kirlilik tespit etmemiş bulunuyoruz. Dolayısıyla elde ettiği sonuçlar şu an itibariyle herhangi bir sızıntının, kontaminasyonun varlığını bize göstermemektedir.

Bağıştaş Barajı üzerindeki örnekleme kuyularımızdan aldığımız örneklerde siyanür cihazın ölçebileceği seviyenin altında görülmektedir. Yani herhangi bir siyanür kalıntısı ölçülmemiştir. Şu ana kadar elde ettiğimiz veriler bölgede siyanürle ilgili bir kalıntının, bir kontemin şu an hâlihazırda olmadığını bize göstermektedir. Gene madenin kendi ölçüm sistemlerinden, havadaki siyanür miktarı da takip edilmektedir. Ve burada da herhangi bir şekilde Avrupa Koruma Çevre Koruma Ajansı'nın limitlerinin üstünde bir değer elde edilmemiştir” ifadelerini kullandı.