KENDİ IŞIĞIMIZ
Bir deniz feneri olmak... Denizde yolunu, izini kaybetmiş insanlara ışık tutmak için.... Bende bir deniz feneri olmayı isterdim doğrusu. Eğer geceler içime çökerse, karanlıklar yolumu kaybetmeme neden olursa kendi ışığım kendim olurdum.
Hep denizin yanında var olmak... Ne kadar zevklidir. Dalgalar duvarlarına çarpar, o dalgalara karşı koyar...Güç müdür yoksa bir deniz feneri olmak? Ama neye yarar ki bir ormanın ortasına yapsalar deniz fenerini. Hiçbir faydası olamaz kardeşine... Deniz ona hasret kalır, o denize. Yalnız onlar hep gececidir. Gündüz herkes kendi yaşantısına devam ederken, fenerler uyurlar. Gece nöbetleri vardır çünkü. Fakat hiç kimse bu kadar mutlu olamaz görevini yaparken. Onun gibi kimse sessiz kahkahalar atamaz. Bazen bir martı sesi böler uykusunu. Bir çocuğun annesini uykudan uyandırması gibi şefkat gösterir. Hiç kızmaz, kızamaz... Onların karınlarını doyurmasını büyük bir zevkle izler. Ve tekrar devam eder uykusuna. Akşam olduğunda çok mutludur. Hemen dört elle sarılır işine. Mutluluktan dört köşe olur. Gemilerde yolculuk eden insanlara el sallar. Işıklarını onlara doğru çevirir. Yol verir, yön verir... Kanatları altına alır balıklarını, karanlıktan korkmasınlar diye. Sarıp sarmalar. Evlatlarına çok düşkündür. Şefkati sonsuzdur. Bir deniz feneri olmak çok güzel birşeydir. Hem kendini eğlendirir hemde başkalarına bir faydası dokunur. Günün ilk ışıklarıyla birlikte uyku saatinin geldiğini anlar. O da ne ? Bir ses gelmiştir yine denizin derinliklerinden. Balinanın biri çok acıkmıştır.Karnını nasıl doyuracağını bilemez. Bir kargaşa çıkmıştır orda, denizde bir yerlerde. Hemen müdahale eder. Bu sorunu da çözer.
Bazı gecelerde denizin kenarına oturan insanlara bakar, sessizce seyreder. Onların düşüncelerine de ışık pırıltıları saçar. Bekler büyük bir sabırla dertlerini anlatmalarını. Çözüm olmaya çalışır. Evlerine mutsuz giden insanları görmeye yüreği elvermez. İster ki herkes kendi dünyasını karanlıklardan kurtarsın. Bir deniz gibi berrak olsun dünyaları. Belkide güzel olduğu kadar biraz yorucudur deniz fenerinin işi. İnsanları bir psikolog gibi dinleyip fikrini söyleyememek. Can yoldaşı hemen sakinleştirmeye çalışır onu. 'Hey hadi birazda benimle ilgilen' diye sitemlenir. 'Biliyorsun sen olmazsan ben bir hiçim'der. Şöyle bir silkelenip kendine gelir. Devam eder hayat yolculuğuna. Balıklarını izler, denize vuran yakamoz pırıltılarını doyasıya yudumlar. Doyasıya yaşar. Martılarının uykusunu bölmesine bir kızar, bir sevinir. Zorda olsa, yorucuda olsa bir deniz feneri olmak gerçekten bambaşka birşeydir. İşte bu yüzden beklemeyin kötü anlarınızda. Kendi ışığınızı kendiniz üretin. Bir fenerden örnek alın, kara kara düşünmek yerine kaynaklar oluşturun yörüngenizde. Yorulun, debelenin ama iç ışığınızdan hiç vazgeçmeyin...