ERZINCAN

Kemah, tarihi ve gezilecek yerleri ile sizi mest edecek

Kemah, tarihi ve kültürünün yanı sıra doğal kaynaklardan üretilen tuzu ile de çok meşhur

Abone Ol

Kemah, Erzincan’a büyük değerler kazandıran ilçelerden bir tanesi. Bu yörenin tarihi, kültürü,coğrafi yapısı sizi mest edecek.

Kemah şehir merkezi

Kemah’ın Kuzeyinde Refahiye, Güneyinde Ovacık, Batısında İliç İlçeleri, Doğusunda ise Erzincan İli ile çevrilidir. İlçenin güneyinde çok sarp ve yalçın kayalardan meydana gelen Munzur Dağları uzanır. Kuzeybatısında Karadağ, Çölen Dağı ve Vank Dağları vardır. Kemah' ta coğrafi yapının en belirgin özelliği arazinin engebeli olmasıdır. Geniş ve düz arazi yok denecek kadar azdır. İlçenin en önemli akarsuyu Fırat Nehrinin bir kolu olan ve İlçe Merkezinden geçen Karasudur. Bundan başka Karasuya karışan bir çok çay varsa da bunların büyük bir kısmının Eylül ayından sonra suları kesilmektedir.


 
Kemah İlçesinde Karasal iklim hakim sürmektedir. Yazları kurak ve sıcak, kışları ise soğuk ve yağışlıdır. Yıllık ortalama yağış miktarı 11,6 mm. , yıllık ortalama sıcaklık ise 12,3 derecedir. İlçenin tabii bitki örtüsü steptir. İlkbaharda yeşerip yazın sıcakların etkisiyle kuruyan otsu bitkilerdir. Çevredeki dağlar genellikle çıplak ve ağaçsızdır, yer yer meşelikler mevcut olup, İlçenin Refahiye sınırı yakınında bir miktar orman vardır. Çay kenarlarında yer yer kavak ve söğüt ağaçları vardır.

Tarihi ve Coğrafi Yapısı

Eski adı Gamakha olan Kemah; Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat Bölümünde kendi adını taşıyan bir boğazın güneybatısında yer alan engebeli bir arazide denizden 1053 metre yükseklikte kurulmuş olup, 2354 Km2. dir.


 
Doğal yapısı gereği savunmaya çok elverişli olduğundan, eski insanlar tarafından ünlü Kemah Kalesi yapılmıştır. Kimler tarafından ve hangi tarihte yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber, Milattan Önce 205 yıllarında Arzak Kralları tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Kemah Kalesi Ortaçağda Sasanilerle Doğu Roma İmparatorluğu arasında çekime konusu olmuştur Milattan sonra 638 yıllarında Halife Ömer'in Kumandanlarından İlyas Bin Camn'ın kuvvetleri daha sonra da Halife Ömer'in orduları Bizanslıları buradan çıkararak geçici olarak kaleye sahip olmuşlardır. Müslümanlarda bu bölgeden Hazar Türkleri ve Gürcüler tarafından çıkarılmıştır. Kemah Kalesi 678-679 yıllarında Abbasilerin eline geçmiştir. Bundan sonra Kemah Abbasilerle Bizanslılar arasında elden ele geçmiş, 750-751 yıllarında Bizanslıların hakimiyetine girmiştir. 1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu kapıları Türklere açılınca Alparslan'ın Kumandanlarından Mengücek tarafından Kemah Türklerin eline geçmiştir. Burada Mengücek Beyliği kalmıştır. İkiyüz yıl ömürlü olan Mengücek Beyliği 1228 yılında Kemah'ı Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'a bırakmak zorunda kalmıştır. 1230 yılında İlhanlılar Kemah'ı Selçuklulardan alarak 14. yüzyıla kadar Kemah'a hakim olmuşlardır. 14. yüzyılın ilk yarısında İlhanlılar'ın zayıf düşmesinden Osmanlı egemenliğinin 16. yüzyılın başlarında kesin olarak yerleşmesine kadar Kemah sık sık el değiştirmiştir. 14. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti doğuya doğru genişlemeye başlayınca Kemah Burak Oğullarından Mutahharten'in elinde bulunuyordu. 1401 yılında sınırlarını genişleten Yıldırım Beyazit Mutahharten'in Timurdan ayrılarak kendisine bağlanmasını istemiş, fakat bu teklif kabul edilmemiştir.Daha sonra Yıldırım Beyazit Erzincan Beyliğini almış, Mutahharten de teslim olmuştur. Fakat Beylik doğrudan doğruya Osmanlı ülkesine katılmayarak Osmanlı egemenliğini kabul eden Mutahharten Bey yerinde bırakılmış, fakat askeri önemi büyük olan Kemah Kalesi Yıldırım Beyazıt tarafından alınmıştır. Timur Yıldırım Beyazıt üzerine sefere giderken Kemah Kalesini alarak Erzincan Beyine vermiştir. Timur'un Orta Asya Seferinden sonra Kemah Akkoyunluların eline geçmiştir. 1473 yılında Otlukbeli Savaşında Uzun Hasan'ın Fatih Sultan Mehmet'e yenilmesi üzerine Kemah Kalesi bir müddet yerli elebaşların elinde kalmıştır. 16. Yüzyılın ilk yarısında Safavilerin eline geçmiştir. 19 Mayıs 1515 Cumartesi günü Yavuz Sultan Selim'in Kemah Kalesini fethetmesiyle Kemah Osmanlı Topraklarına katılmıştır. bundan sonra bir daha Türk hakimiyetinden çıkmamıştır.
 
Ünlü Türk Gezgini Evliya Çelebi 17. yüzyılda yazdığı Seyahatnamesinde Kemah Kalesine önemli bir yer vermiş ve kalenin sağlamlığını dile getirmiştir.
 
Birinci Dünya Savaşında Ruslar Kemah Boğazına kadar gelmişlerse de bu boğazı geçemeyerek Erzincan'a çekilmek zorunda kalmışlardır. Böylece Kemah Birinci Dünya Savaşında Ruslara karşı savunma hattı olmuştur.
Kemah'ın Kuzeyinde Refahiye, Güneyinde Ovacık, Batısında İliç İlçeleri, Doğusunda ise Erzincan İli ile çevrilidir. İlçenin güneyinde çok sarp ve yalçın kayalardan meydana gelen Munzur Dağları uzanır. Kuzeybatısında Karadağ, Çölen Dağı ve Vank Dağları vardır. Kemah'da coğrafi yapının en belirgin özelliği arazinin engebeli olmasıdır. Geniş ve düz arazi yok denecek kadar azdır. İlçenin en önemli akarsuyu Fırat nehrinin bir kolu olan ve İlçe Merkezinden geçen Karasudur. Bundan başka Karasu'ya karışan bir çok çay varsa da bunların büyük bir kısmının Eylül ayından sonra suları kesilmektedir.
 
Kemah İlçesinde Kara iklimi hakim sürmektedir. Yazları kurak ve sıcak, kışları ise soğuk ve yağışlıdır. Yıllık ortalama yağış miktarı 11,6 cm. , yıllık ortalama sıcaklık ise 12,3 derecedir. İlçenin tabii bitki örtüsü steptir. İlkbaharda yeşerip yazın sıcakların etkisiyle kuruyan otsu bitkilerdir. Çevredeki dağlar genellikle çıplak ve ağaçsızdır, yer yer meşelikler mevcut olup, İlçenin Refahiye sınırı yakınında bir miktar orman vardır. Çay kenarlarında yer yer kavak ve söğüt ağaçları vardır.
 
İdari Durumu

İlçe Merkezi Karasu ırmağı kenarında kurulmuş olup, etrafı dağlarla çevrilidir. Merkeze bağlı 10 mahalle vardır. Mahalleler dağınık bir alana yerleşmişlerdir. İlçe Köyleri ise İlçeden geçen Karasu ırmağı etrafında ve Munzur dağları eteğinde dağınık bir şekilde bulunmaktadır. İlçenin Merkez Bucağı dahil 5 Bucağı vardır. Merkeze bağlı 18 köy, Alpköy Bucağına bağlı 21 köy, Doğanbeyli Bucağına bağlı 16 köy, Bozoğlak Bucağına bağlı 9 köy ve Oğuz Bucağına bağlı 8 köy olup, toplam 73 köyü vardır.

İlçeye en uzak köy 58 Km. mesafededir. Köyler ortalama 25 haneli ve 88 nüfusludur. Nüfusu 500' ün üzerinde sadece Mermerli Köyü bulunmaktadır.
 
İlçenin Merkeze bağlı 2, Doğanbeyli Bucağına bağlı 4, Bozoğlak Bucağına bağlı 8, Alp Bucağına bağlı 7, Oğuz Bucağına bağlı 3 mezra olmak üzere toplam 24 mezrası olup, İlçemiz içerisinde oba yoktur. Mezraların genelinde ikamet eden yoktur.
 
Sosyal Durumu

İlçenin evleri genel olarak ahşap olup, halen üzeri toprak olan binalar mevcuttur. Son 15-20 yıldan beri betonarme evlerin yapılmasına başlanılmıştır. Aydınlık odaları ve geniş holleri bulunan evlerin çoğu bahçeli olup, soba ile ısıtılmaktadır. Kamu lojmanları dışında kaloriferli bina yoktur.
 
İlçede Sosyal yaşantı kısıtlı olup, halkın ihtiyacını karşılayacak Sinema, Tiyatro, ve benzeri yerler yoktur. 1997 yılında çok amaçlı bir Spor Salonu Cevdet Kolak Vakfı tarafından yaptırılmıştır. Halk yazın soğuk sular gibi İlçe Merkezine yakın piknik yerlerinde eğlenmekte, kışın ise keklik, tavşan ve balık avcılığı yaparak boş zamanlarını değerlendirmektedir.
İlçede açık ve gizli işsizlik hissedilir derecede görülmektedir. Köylerde halk tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Tarım arazisinin kıtlığı ve iş sahasının olmayışı İlçe halkını göçe zorlayan en önemli etkendir.
 
İlçemizde bir Et Kombinası ve bir Süt Fabrikasının yapılmasına Devletçe karar verilmiş, her iki inşaatında bir kısmı tamamlanmış, sonradan inşaatlar durdurulmuştur. Yarım kalan bu binalardan Et Kombinası Kemah Gıda Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ne devredilmiştir. Şirket tarafından binaların birisinde Yem Fabrikası faaliyete geçirilmiş ise de şu anda faaliyetine ara vermiştir. Yem fabrikası günlük 480 ton kapasiteli olmasına rağmen, pazarlama ve sermaye yetersizliği nedeni ile 1992 yılında yıllık 1600 ton civarında üretim yapabilmiş, daha sonraki yıllarda üretim kademeli olarak azalmış ve şu anda üretim tamamen durmuştur. Diğer soğuk hava deposu ve buna benzer binalar henüz tamamlanarak faaliyete geçirilmemiş ve boş durmaktadır.
 
Soğuk hava deposunun faaliyete geçirilmesiyle İlçedeki gerek hayvancılıktan elde edilen ürünler ( Peynir, Yağ vs.) gerekse mevcut meyvecilikten elde edilen ürünler depolanarak daha iyi fiyatlarla değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Bununda İlçe ekonomisine katkıda bulunacağı, dolayısıyla mevcut nüfusun korunmasında faydalı olacaktır.
 
Süt Fabrikası ise Milli Eğitim Bakanlığına devredilmiş, Bakanlıkça Yatılı İmam Hatip Lisesi olarak yapımına başlanmış ve inşaat tamamlanarak eğitim öğretime başlamış, ancak 2000-2001 eğitim öğretim yılında fiilen kapanmıştır. Fakülte veya Meslek Yüksek Okuluna dönüştürülmesi halinde, mevcut binaların değerlendirilmiş olacağı gibi İlçeye sosyal, kültürel ve ekonomik yönden katkıda da bulunacağı düşünülen okul 2003-2004 Eğitim Öğretim yılında depreme dayanıklı olmadığı tespit edilen Yatılı İlköğretim Bölge Okuluna geçici olarak tahsis edilmiştir.
 
Eğitim Durumu

Çok eski bir ilçe olan Kemah'ta okuma yazma oranı erkeklerde % 98 kadınlarda ise % 94 dür.
İlçe Merkezinde İlkokul ilk defa 1923 -1924 öğretim yılında, köylerde ise 1924 - 1925 Eğitim Öğretim yılında başlanılmıştır.
Bugün merkezde 1, Köylerde ise 10 olmak üzere toplam 11 İlköğretim okulu olup, Köylerde 268, Merkezde 341 öğrencinin eğitim ve öğretim yaptığı bu okullarda toplam 41 öğretmen görev yapmaktadır.
 
İlçe merkezinde 1985 yılı içerisinde Halk Kütüphanesi açılmıştır.
 
Okulu olmayan ve öğrenci azlığı nedeniyle okulu kapanan köy ve mezraların öğrencileri eğitim ve öğretimden yoksun bırakılmamış, İlçe merkezinde bulunan Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda okumaları temin edilmiştir. Bu okula devam eden yatılı öğrencilerin tüm giderleri devlet tarafından karşılanmaktadır. 520 Öğrenci kapasitesi olan Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda 182 öğrenci eğitim ve öğretim yapmaktadır. Okulda 3 idareci, 17 öğretmen, 10 hizmetli görev yapmaktadır.
 
Kemah İlçesi Merkezinde 1 orta dereceli okul vardır. İlçede ilk defa 1949 - 1950 öğretim yılında ortaokul açılmış, 1976 - 1977 öğretim yılında lisenin de eklenmesiyle bu iki okul Kemah Lisesi adı altında tek bir okul haline getirilmiştir. 2 İdareci ve 8 Öğretmenin görev yaptığı bu okulda, 125 lise öğrencisi eğitim ve öğretime devam etmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından devredilen 50 öğrenci kapasiteli yurtta 48 öğrenci parasız yatılı olarak eğitim öğretim görmektedir. İmam Hatip Lisesi 1977 - 1978 öğretim yılında açılmıştır. 250 yatılı kapasitesi bulunan okula 1995-1996 öğretim yılı için yatılı öğrenci alımına başlanılmış ise de, öğrenci azlığı nedeniyle 2000-2001 eğitim öğretim yılı başlangıcında Valilikçe kapatılmış, ancak Bakanlıkça resmen kapatılmamıştır. Boş bulunan bu okul Yatılı İlköğretim Bölge Okulunun lojman ve yatakhanelerinin depreme dayanıklı olmadığının tespit edilmesi üzerine geçici olarak Yatılı İlköğretim Bölge Okuluna tahsis edilmiştir.
 
İlk defa 1974 yılında Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünün açılması ile halk eğitim çalışmalarına başlanmıştır. 2004-2005 öğretim yılında İlçe Merkezinde 1 Arıcılık, 2 Silaj yapımı ve gübreleme, 1 Sağlık Bilgisi,1 Kurban Kesimi ElemanıYetiştirme, köylerde ise 2 Arıcılık, 2 Okuma Yazma, kursları açılmış ve 214 kişiye belge verilmiştir. Halen Temel Giyim, Bilgisayar, Makine Nakışı ve Yöresel Halk Oyunları kursları devam etmektedir.

İlçede basımevi, sinema ve tiyatro olmayıp, 2 kitap, gazete ve mecmua satıcısı vardır. Gazete ve mecmualar Pazar günleri dışında İlçeye günlük gelmektedir.
 
Cevdet Kolak Vakfı tarafından 1997 yılında yaptırılan çok amaçlı Kapalı Spor Salonu hizmete girmiştir. Nizami ölçülerde futbol sahası yapılmış ise de standartlara uygun hale getirilememiştir. Lise ve Bölge Okuluna ait voleybol sahaları bulunmaktadır.

Kemah'ta belli başlı olarak Erzincan'dan - Kemah'tan, Sivingin Ucu, Büyük Cevizin Dibi adlı oyunlar Davul-Zurna eşliğinde 5-6 kişiyle halay şeklinde oynanır. Folkloru geliştirmek amacıyla Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünce çalışmalar yapılmıştır.
 
Ekonomik Durum

İlçemiz ekonomisi genelde tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Eski zamanlardan yakın zamana kadar yörenin koşullarına uygun olarak Demircilik, Marangozculuk, Yemenicilik, (Küçük Ayakkabıcılık) , Dokuma Tezgahçılığı, Terzilik, Bakırcılık, Kalaycılık, İnşaatçılık, Sobacılık, Değirmencilik (Su Değirmenciliği), El Dokumacılığı, Fırıncılık, Semercilik, Tenekecilik gibi küçük el sanatları İlçe ekonomisine hakim olmuş ise de bu el sanatları tamamen kaybolmuştur.
 
İlçemizde marangoz ve demirci atölyesi gibi küçük çaplı bir kaç işletme bulunmakta ise de belli başlı sanayi olarak Kemah Gıda Tarım ve Sanayi A.Ş. ne ait yem fabrikası dışında sanayi kolları bulunmamaktadır.
 
İlçenin doğal yapısı gereği tarıma elverişli arazi miktarı çok azdır. İlçenin 78841 hektarı çayır ve mera, 5110 hektarı ormanlık ve koruluk, 126925 hektarı dağlık ve taşlık olup, 24524 hektarı ise tarım arazisini, teşkil etmektedir. Tarım arazinin İlçenin yüzölçümüne oranı % 10.4 dür. İlçede ekilebilir arazinin 13807 hektarı ekilmemektedir. Tarla ziraatının temelini hububat ziraatı teşkil etmektedir. Ekilebilir alanların % 23 ü buğday, % 9.94 ü arpa, % 10.94'ü yem bitkileri, % 2'si sebze, % 8.12'si bağ bahçe ve % 46'sı nadasa bırakılmaktadır. Tarıma elverişli arazinin 14500 hektarı Sulanabilir arazi olup,5717 hektarı sulanmaktadır. Geriye kalan 10024 hektarı ise kuru tarım arazisidir.
 
Kullanılan arazilerin miras yoluyla bölünerek küçük parçalar haline gelmesi, Tarım girdilerinin yüksek oluşu, modern tarım alet ve makinelerinin çiftçinin elinde olmaması, yeterince sertifikalı tohum kullanılmaması nedeniyle tarımda istenilen verim alınamamaktadır. Bu sebeple Kaymakamlığımızca biri hububat, diğeri mısır ekiminde kullanılmak üzere iki adet mibzer, biri ot diğeri mısır olmak üzere iki adet silaj makinesi, 400 litrelik pülverizatör ve silaj yapımında kullanılmak üzere bir adet römork alınarak, çiftçilerimizin kullanımına sunulmuştur. İlçede 1984 yılından bu yana Boğaziçi Köyünde, 1993 yılından bu yana da Koçkar Köyünde örtü altı sebzeciliği çalışmalarına başlanılmış olup, 1997 yılında Koçkar ve Boğaziçi Köylerine teşvik amacıyla seracılık malzemeleri verilmiş, 1999 Yılında 18, 2000 yılında ise 15 damla sulamalı seracılık projesi hazırlanmış ve çiftçi ailelerine borçlandırma usulü ile verilmiştir. İlçede seracılığın başarılı olması üzerine yeni proje hazırlanarak teklifte bulunulmuş ve 2003 yılında 10 adet sera daha çiftçilerimize kazandırılmıştır.
 
İlçede; 470 kültür, 2050 melez, ve 580 yerli olmak üzere 3100 Büyükbaş, 36110 koyun ve 4280 keçi olmak üzere toplam 40390 Küçükbaş hayvan mevcuttur. İnsan gücüne dayalı bir iş kolu olduğundan, genç nüfusun göç etmesinden dolayı bu sektör yeterince gelişememektedir. Şu anda 3 köyümüze 3 adet boğa verilerek sığır ıslah çalışması yapılmasına devam edilmekte olup, ayrıca 1998 yılında suni tohumlama çalışmaları da başlamıştır. Köy hayvancılığını geliştirme projesi sayesinde hayvancılık gelişme gösterecektir. Ayrıca 1999 ve 2000 yıllarında hayvancılığı teşvik amacıyla hazırlanan süt inekçiliği projesi kapsamında 67 aileye damızlık düve verilmiştir. Son yıllarda Terör nedeniyle yaylalara çıkılamadığından hayvancılığın azalmasıyla köylerde arıcılık da bir artış olmuştur. 1997 ve 1999 yılında yapılan teşviklerle bugün 13710 adet arılı kovana ulaşılmıştır. Teknik açıdan verilen kurslarla arıcılar bilinçlendirilmekte olup, 72 çiftçimize bal üretim ruhsatı verilmiştir. Ana arı desteğiyle çiftçilerimizin ana arı ihtiyaç giderlerinin %80'lik kısmı telafi edilmiştir.
 
İlçemizde Esnaf Kefalet Kooperatifi, Esnaf Sitesi Yapı Kooperatifi ve Tarım Kredi Kooperatifleri mevcut olup, Hakbilir, Doğanbeyli ve Çalgı köyü kooperatiflerine ilaveten Alp-Doğan-Maksutuşağı, Koçkar, Muratboynu Merkez ve Tan köyü kooperatifleri faaliyete başlamıştır. 2004 yılında Alp-Doğan-Maksutuşağı S.S Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin 50x200 damızlık inek projesi onaylanmış ve inekler alınmıştır.

İlçemizde 1 T.C. Ziraat Bankası bulunmaktadır. Türkiye Halk Bankası ise 2002 yılı içerisinde kapanmıştır. İlçede fuar,sergi ve panayır açılmamaktadır. Ancak Haziran ayı içerisinde Kemah Sultan Melik Tarih,Kültür ve Spor Şenlikleri düzenlenmektedir.

Kemah Tuzu

Kemah Tuz, doğal tuzlu su çözeltisini yaz aylarında doğal buharlaştırma yöntemi ile kristalize edilerek üretim yapan, doğal yapısını bozmadan üretim yöntemi ve teknolojisini sürekli güncelleyerek ve geliştirerek üretimine devam eden Ülkemizin önemli tuz üretim ocaklarından bir tanesidir.

Neden kaynak tuzu?

%100 Doğal olması ve hiçbir işlemden geçmeden paketlenip sizlere ulaşmasından Kaynak Tuzlarını tercih etmeliyiz.
Kaynak Tuzları da doğalığını-saflığını korumayı başarmış ender ürünlerdendir.

Kemah ilçesine bağlı Kömür köyünde 455 yıllık olan tuz ocağı üretime devam ediyor. Havalar ısındıkça 3 bin yıllık Kemah tuzuna bereket geliyor. Kemah ilçesine 4 kilometre uzaklıkta bulunan Kömür köyünde yıllarca Tuz İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından işletildikten sonra özelleştirilen tuz ocağında Doğu Anadolu Bölgesi’nin tuz ihtiyacı karşılanıyor. Osmanlı döneminde Ermeniler tarafından işletilen tuz ocağında yaklaşık 100 metre derinlikteki tünelden gelen tuzlu su sayıları 150’yi bulan göletlerde bekletiliyor. Su buharlaştıktan sonra havuzlar içerisinde kalan tuzlar işçiler yardımı ile toplanıyor. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde övgü ile bahsettiği tuz ocağının geçmişi 455 yıl öncesine dayanıyor. Yaklaşık 250 bin metrekare arazi üzerine kurulu tuz ocağında, havaların ısınmasıyla üretim de artı.İşçilerin zahmetli uğraşları sonucu üretilen Kemah tuzu, Doğu Anadolu ve çevredeki iller başta olmak üzere İstanbul, Bursa, Ankara, Erzurum, Trabzon ve İzmir'in de yer aldığı birçok kentte satışa sunuluyor.Yörede yıllardır üretildiği belirtilen ve lezzetinin yanı sıra gıda ürünlerinin raf ömrünün uzatılmasını sağlayan Kemah tuzu, Doğu’da peynirciler, yaylacılar ve salamuracılar tarafından tercih ediliyor.

GEZİLECEK YERLER

SULTAN MELİK TÜRBESİ

İlçe merkezinin batısında, kayalık bir yerdedir. 1071-1228 yılları arasında, Mengücek Beyliği döneminde yaptırılmıştır. Mengücek Beyliğinin kurucusu Ahmet Gazi adına yapılmıştır.
Yapı: tuğla duvarlı ve sekiz köşelidir. En altta: giriş kapısının altındaki bir kapıdan girilen mezar odası var. Türbe içinde: Sultan Melik’in “mumyası” ve 5 mezar bulunmaktadır. Kuzey yönünde, küçük bir oyuktan, içeriye ışık sızıyor. Mumyalığın üstünde bir farsça yazı var.

Şöyle yazıyor: “Dünya durdukça o Mengücek Sultan tarafından aydınlatılacaktır”. Mumyalığın üzeri basıktır. Ayrıca, Melik Gazi’nin mumyası, zaman zaman açıldığından bozulmuştur. Zemin kat girişindeki kapıdan türbeye girildiğinde ise, burada Melik Gazi’nin sembolik bir sandukası görülüyor.

KEMAH KALESİ

Anadolu’nun en eski kalelerinden birisidir. Karasu’ya hakim, yalçın kayalar üzerinde kurulmuştur.
İlk yerleşimcileri: Hitit-Urartular olarak düşünülüyor. Ancak, yapılış tarihi ve yaptıranlar kesin olarak bilinmemektedir.
Kalenin çevresi: surlarla çevrilidir. Yapıldığı dönemde kaleye “alınamaz” gözüyle bakılmıştır. Burç ve bedenleri, büyük kesme blok taşlardan yapılmıştır. Burçlarla güçlendirilmiştir. Yavuz Sultan Selim, kaleyi ele geçirdikten sonra, burç eklettiği söyleniyor. Günümüzde, kalede görebileceğiniz kalıntılar: Ortaçağ döneminden kalmadır. Ancak, en ilginç yönü: güneye bakan taraftaki, 3 katlı ve demirden yapılmış kapıdır.
Bunun yanında: kesme taştan yapılmış, kral kızı kulesi de, görülmeye değerdir. Kalenin doğusunda ise, Fırat ırmağına inen tüneller var. Ancak, bunlar günümüzde kapanmış durumdadır. Osmanlı döneminde ise, kalenin içinde bir mahalle yerleşimi olduğu biliniyor. Günümüzde, bu evlerin sadece kalıntıları görülüyor. Bir de, o dönemden kalan mescidin 3 metre yüksekliğindeki minaresi var.

GÜLABİ BEY CAMİSİ

İlçe merkezindedir.
Kitabesine göre: 1450 yılında, Emir Gülabi tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Ayrıca: 18’nci yüzyılda onarım görmüştür.
Yapı: kare planlıdır. Üstünde, eğimli bir çatı ile örtülüdür.

TAŞDİBİ KİLİSESİ

İlçe merkezinin kuzeyinde, Karasu kıyısında kayalara yapılmıştır. Buranın önemi: Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, Tarsuslu St Paulus’un müritlerinden Azize Aya Thekla tarafından yaptırılmış olmasıdır. Kilise yapısı içinde: siyah zemin üstünde: kırmızı renkte, melek-meryem ve İsa üçlüsü çizilidir. Zamanla yıkılmış olan bu kilise, Ermeniler tarafından onarılarak kullanılmıştır. Günümüzde ise, yine harap vaziyettedir.

GÖZETLEME KULESİ

İlçe merkezinde, Fırat nehrinin yanında dik bir kayalık üzerindedir. Gözetleme kulesi olarak yapılmıştır ama aynı zamanda, kulenin yanındaki yoldan geçenlerden geçiş ücreti de alınmıştır. Kulenin kim ve hangi tarihte yapıldığı belli değil. Ancak, mimari tarzından, Selçuklular döneminde yapıldığı sanılıyor.

Henüz gitmediyseniz rotanızı buraya çevirmenin tam vakti.