İl Kadın Kolları adına konuşan Çiğdem Turan; “Bizler eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Kadınlar Vardır, Kadınlar Her Yerde!” ifadelerine yer verdi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü münasebetiyle CHP Erzincan İl Kadın Kolları tarafından bir basın toplantısı gerçekleştirildi. İl Kadın Kolları adına konuşan Çiğdem Turan; “Bizler eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Kadınlar Vardır, Kadınlar Her Yerde!” ifadelerine yer verdi. TURAN 81 İlde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen, Cumhuriyet Halk Partisi Aile ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Uluslararası Mücadele Günü’ne ilişkin kamuoyu açıklamasına ilişkin metni okudu. TURAN açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak, 81 il ve 973 ilçede alanlarda eş zamanlı basın açıklaması yapıyoruz. Şiddet nedeniyle yaşamını yitiren tüm kız kardeşlerimizi saygıyla anıyoruz.
Bugün, dünyada ve ülkemizin dört bir yanındaki kadınlarla tek yürek olduk: her türlü şiddete, sömürüye ve savaşa meydan okuyoruz. Dünya tarihine “kelebekler” olarak geçen Mirabel Kardeşler’in direnişine sahip çıkıyoruz. Bundan tam 63 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörün devrilmesi için canları ile bedel ödeyen Mirabel Kardeşler’i saygıyla anıyoruz.
Değerli Basın Mensupları, Adında “adalet” olan AKP Hükümeti’nin yönettiği ülkemizde her gün en az iki kadın katlediliyor. Kadın cinayetlerini sadece “sayı” olarak değerlendiren iktidar, çarpıttığı verilerle şiddetin azaldığını iddia ediyor. Hayattan koparılanın bir evlat, bir anne, bir abla, bir kardeş, bir arkadaş, bir dost olduğu gerçeği yok sayılıyor. Cinayetlerin üzeri “şüpheli kadın ölümü” denilerek kapatılmak isteniyor. İstismara uğrayan çocuğun davasında “çocuğun rızası”ndan bahsediliyor. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet uygulayanlar cezasızlık politikası ile ödüllendiriliyor. Kırmızı çizgimiz olan İstanbul Sözleşmesi hukuksuzca feshediliyor. 6284 Sayılı Şiddet Yasası’na göz dikiliyor. Cumhuriyetin biz kadınlar üzerindeki en önemli kazanımlarından olan Medeni Kanun budanmaya çalışılıyor. Kadının insan haklarının en büyük güvencesi olan laik düzen büyük bir tehdit altında. Yeni Anayasa tartışmalarında, kadınlar hedef tahtasına konuluyor. Bakanlığın adından dahi “kadın” ibaresini kaldıran zihniyet, toplumsal cinsiyet eşitliğini yok sayıyor. Kadınlar kıyafetine göre ayrıştırılmaya, dayanışma parçalanmaya çalışılıyor. Kadınların istihdama katılımını teşvik edecek politikalar uygulanmak yerine, çalışmak isteyen kadınların işsizliği artırdığı iddia ediliyor. “Kadının fıtratına uygun” işlerde çalışması gerektiğini dahi söyleyenler çıkıyor. Kadınların siyasete aktif katılımı önüne sürekli engeller konulmaya çalışılıyor. Erken yaşta ve zorla evlilikleri meşru kılmak için adeta fırsat kollanıyor. İktidarın kadının hayatını cehenneme çeviren politikaları saymakla bitmiyor.
Biz bütün bu uygulamalar karşısında yılmadan, usanmadan, direnmeye ve sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz. AKP karanlığını aydınlığa çevirmek için kadın hareketi ile sımsıkı kenetlenerek, olanca gücümüzle direniyoruz. Haklarımızdan, hayallerimizden ve hayatlarımızdan asla vazgeçmiyoruz.
Değerli Basın Mensupları, AKP Hükümeti, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un bir gerekliliği olan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) sayısını artırmıyor. Resmi verilere göre; Türkiye’de sadece 81 ŞÖNİM bulunuyor. 6284’ün yükümlülüklerini yerine getirmeyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise yaşlılara, engellilere ve ihtiyacı olduğu düşünülen herkese yönelik hizmet sunan Sosyal Hizmet Merkezleri (SHM) açmakla yetiniyor. Durum bildiğiniz gibi: Bakanlık kadına yönelik şiddetle etkin mücadele konusunda samimi değil.
Bu konuda samimi olsaydı, ALO Şiddet Hattı 183’ü engellilere, gazilere ve yaşlılara da hizmete açılmazdı. Biz engellilerimize, gazilerimize ve yaşlılarımıza hizmet sunulmasın demiyoruz. Bu hizmetin, ölümle burun buruna gelen bir kadının arayacağı ALO ŞİDDET hattı üzerinden verilmesine itiraz ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin yükümlülüğü olan ALO Şiddet hattının amacı dışında kullanılmasını doğru bulmuyoruz.
AKP, kadına yönelik şiddeti önlemek adına hayata geçirdiği politikalarında “mış” gibi yapmaya devam ediyor. Hal böyle olunca da bizler, en temel hakkımız olan yaşam hakkımız için mücadele etmeye mecbur bırakılıyoruz.
2002 yılından bu yana kadın cinayetleri sistematik bir artış gösterdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2002 yılında 66 kadın cinayeti işlenmişken, bu yıl 10 ayda 194’ü şüpheli olmak üzere en az 447 kadın öldürüldü. Bir kez daha haykırıyoruz: şüpheli kadın ölümü yoktur, etkin yürütülmeyen soruşturma vardır. Kadın cinayetleri politiktir (NOKTA).
Değerli Basın Mensupları, Bizler AKP’den medet ummuyoruz. Neden umalım? Çarşamba günü Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bütçesi görüşüldü. Bir daha gördük ki bu bütçede kadını güçlendirme hedefi yok! Bütçede sekiz başlık var. Kadının güçlenmesi başlığı kendine ancak yedinci sırada yer bulmuş. Bu amaçla Bakanlığın bütçesinden ayrılan pay ise sadece binde 8.6.
Bütçeden kadının payına yine yoksulluk düştü. Bakanlık verilerine göre; 2018 yılında sosyal yardım alan hane sayısı 3 milyon 494 bin 931 iken 2023 itibarıyla 4 milyon 400 bin haneye ulaştı. Üstelik sosyal yardımlardan yararlandırılan toplam 4,4 milyon haneden 3,5 milyonu “düzenli sosyal yardımlar” kapsamında yer alıyor. Yoksulluktan en çok da çocuklar nasibini alıyor. Ailesi tarafından bakılamadığı için “Sosyal ve Ekonomik Destek” programı kapsamına alınan çocuk sayısı katlanarak artıyor. 2022 yılında SED programında 155 bin çocuk var iken 2023’de bu sayı 163 bin 995’e yükseldi. Bu utanç AKP’nindir!
Değerli Basın Mensupları, Bugün CHP’li belediyelerimizle “Yerel Yönetimlerde Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizi Önlemeye Yönelik Politika Belgesi”ni paylaştık. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ilgili sözleşmesini (ILO 190), iktidar imzalamasa da bizler yerel yönetimlerimizle hayata geçireceğiz. CHP’li Belediyeler çalışma hayatında şöyle bir irade ortaya koyuyor:
1-İstanbul Sözleşmesi’nin yanı sıra Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, Anayasa ve diğer mevzuat hükümlerinin öngördüğü toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik tüm düzenlemeleri esas alırız. Her türlü ayrımcılığın karşısında dururuz. Bu anlayışla, Yerel Eşitlik Eylem Planı hazırlamayı, hayata geçirmeyi ve veri toplamayı kabul ediyoruz.
2-Belediye çalışanlarına farkındalık ve bilinçlendirme amaçlı toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri vereceğiz. Bu eğitimleri çalışma süresinden sayacağız.
3-İş yerinde şiddetin ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması için şiddet mağduru çalışanı gözeteceğiz.
4-Kadınlara yönelik cinsel taciz ve cinsel saldırı vakalarında adli makamlara yansıyan durumları esas kabul edeceğiz ve gerekli her türlü tedbiri alarak gerekli adımları ivedilikle atacağız. Bu süreçte gizlilik esasına göre hareket edeceğiz.
5-Şiddet mağduru çalışanın talep etmesi halinde; hukuki ve/veya psikolojik destek sağlayacağız.
6-Belediye çalışanlarının istihdamında yüzde 50 cinsiyet kotasını hedefleyeceğiz.
7-25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet ve Mücadele Günü etkinliklerine katılan kadın üyelere -işi aksatmamak kaydıyla- idari izin vereceğiz.
Değerli Basın Mensupları, Bizler eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz! “Kadınlar Vardır, Kadınlar Her Yerde” diye haykırırken sesimizi de sözümüzü de yükselteceğiz. Budamaya çalıştıkları yasaların etkin uygulanması için örgütlü gücümüzle direneceğiz. Can simidimiz olan İstanbul Sözleşmesi’ni ilk fırsatta yeniden uygulamaya koyacağız. Kıyafetimizden kahkahamıza, kaç çocuk doğuracağımızdan ne zaman evleneceğimize kadar her şeyimize karışanlara geçit vermeyeceğiz. Kadını aile içinde eritmeye çalışanlara, eşit yurttaşlık haklarımıza sahip çıkarak cevap vereceğiz.
Kadına yönelik şiddeti de kadın cinayetlerini de sonlandıracağız.
Biz kadınlar vardık, varız ve var olacağız.
Çok kararlıyız. 63 yıl önce çırpılan kelebeklerin kanatları bugün daha güçlü çırpılıyor!
Önümüzde durmaya kimsenin gücü yetmez, yetmeyecek.”