İyilik kavramı üzerinde son yıllarda çok fazla bilimsel çalışma yapılıyor. Oxford Üniversitesi de konuyla ilgili araştırmaları yürütümek üzere ‘Kind Lab’ adıyla bir iyilik laboratuvarı kurdu. İnsanlığın ayakta kalmasının ‘iyilik’ kavramıyla yakından ilgili olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İyilik eski, evrensel bir kavramdır. İnsanlık şu anda yaşıyorsa, bunu iyilik kavramına borçludur. Onun için gençlere bu iyilik bilimini okullarımızda öğretmemiz gerekiyor. Şu anda benmerkezciliği, konforculuğu, çıkarcılığı hedefe ulaşmak için başkasına çelme takmanın bile caiz olduğunu öğreten bir popüler kültür oluştu. Bu değişmezse dünya kötüye doğru gider. Toplumsal fayda açısından bu çok önemli bir konu.” dedi.
İyilik nesnesi ego oldu!
Oxford Üniversitesi İyilik Laboratuvarında yapılan çalışmalardan örnekler veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İyilik laboratuvarında çıkan sonuç şunu gösteriyor; iyilik dinden daha eski bir kavramdır, evrenseldir. İnsanlık şu anda yaşıyorsa bunu iyilik kavramına borçludur. İnsanı mutlu eden iyilik, ancak karşılıksız iyilikler, koşulsuz, bir şey beklemeden yapılan iyilikler olabiliyor. Mutlulukta iç nedene bağlı mutluluklar vardır; ‘Şunu yaptım mutlu oldum, başarılıyım mutlu oldum, şu eseri çıkardım mutlu oldum’, tarzındaki mutluluklar iç nedene bağlı mutluluklardır. Dış nedene bağlı mutluluklar, insana çok daha sürdürülebilir mutluluk sağlıyor. İnsanın içinde bir iyilik kavramı var. Fakat bu çağ benmerkezciliği yücelttiği için, ilginçtir ki iyiliği, ‘kendine iyilik yapma’ şekline çevirdi. İnsanda iyi, güzel şeyler yapma duygusu var. Ancak günümüzde iyilik nesnesi egosu oldu. Böyle olunca bencil iyilik oluyor. Mesela sevdiği birine iyilik yapıyor, şartlı iyilik yapıyor. Ona itaat ederse iyilik yapıyor, etmezse yapmıyor gibi izafi oluyor.” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son zamanlarda iyilik davranışı üstünde çok fazla bilimsel araştırmalar yapıldığını belirterek şunları söyledi:
“İnsan kendisine iyilik yaptığı zaman da başkasına iyilik yaptığı zaman da mutluluk hissediyor. Başkasına yapılan iyilikler iki tarafta da sürdürülebilir mutluluğu ortaya çıkarıyor. Onun için gençlere bu iyilik bilimini okullarımızda öğretmemiz gerekiyor. Şu anda benmerkezciliği, konforculuğu, çıkarcılığı hedefe ulaşmak için başkasına çelme takmanın bile caiz olduğunu öğreten bir popüler kültür oluştu. Bu değişmezse dünya kötüye doğru gider. Toplumsal fayda açısından bu çok önemli bir konu.”
Huzur sürdürülebilir mutluluktur
Kültürümüzde mutluluğun sonlu olmadığını ve sürdürülebilir mutluluğun ‘huzur’ olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Huzur bizde sürdürülebilir ve sonsuz bir mutluluk duygusu yakalayabilmektir. Bunu yakalamayı başarabilmek için iyilik yapmak gerekir. Ciddi bir anlam için, yüksek değer için iyilik yapmak insanın kendisiyle barışık olmasını sağlıyor ve hem veren hem alan için mutluluğa sebep oluyor.” dedi.
Koşu bandı mutluluğu
Mutluluğun ‘Koşu bandı mutluluğu’ olarak ifade edildiğine dikkat çeken Tarhan, “Koşu bandında koşarken bir ayar yapıyorsunuz. ‘Şu kadar hızla, şu kadar eğimle koşacağım’ diye kendi vücudunuza, kendi ihtiyacınıza göre onu ayarlıyorsunuz. Mutluluk da böyle ayarlanabiliyor. Mutlulukla ilgili de kişinin koşu bandındaki gibi aktif olması gerekiyor. Kişi mutluluğu ayarladığı zaman, bu mutluluk ayarlarını değiştirebiliyor.” dedi.
Mutluluk ayarını kişi belirliyor
Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böyle durumlarda kişinin yaşadığı mutluluklar sürdürülebilir hale geçiyor. Buna ‘Mutluluk ayar noktaları’ deniliyor. Bu kişiye göre değişiyor. İnsan kendi mutluluk ayarını kendi belirliyor. Bu ayarlamasını iyi yaparsa devamlı sürdürülebilir mutluluğu başarabiliyor. Zenginlik ve kariyer başarısı gibi başarılar da mutluluktur. Ama karşılıksız iyilik davranışı, insanları mutlu edip, sevindirmek hayatın sanki alış-veriş değil de veriş-alış olduğunu gösteriyor. Rastgele iyilikler hiç ummadığınız anlarda karşınıza çıkıyor. Karşılıksız iyiliklerde gizli psikoloji yasası var. İnsanlara yardım yardım ettiğinizde bu size görünmez bir iyilik olarak geri dönüyor. Halk arasında ‘Denize at, balık bilmezse halik bilir’ deniyor. Aslında bunu doğruluyor. Bu çağ bilimsel sağlamlık çağı. Bilim desteklediği için iyilik yapma konusunu da hem kendini hem başkalarını mutlu etme konusunu da daha çok konuşacağız.”
Minnettarlık eylemi mutluluğa hizmet ediyor
Mutluluk bilimi ve iyilik biliminin beraber anıldığına işaret eden Tarhan, “İyilik hali sadece kişinin kendini iyi hissetmesi değil, başkalarını da iyi hissettirerek kendinin iyi olmasıdır. Sosyal bağlantılar ve karşılıksız iyilik yapmakla kişinin mutluluk ve huzur haline kavuşmasıdır. Bu, anlamlı bağlantılar kurmakla mümkündür. İyilik bilimindeki önemli basamaklardan birisi de anlamlı bağlantılar kurarak sürdürülebilir mutluluk elde etmektir.” dedi. İyilik bilimindeki uygulamalardan örnekler veren Tarhan, psikoterapide kullanılan minnettarlık ve nezaket eylemlerini anlattı:
“Kişi geçmişte bir iyilik yapmış. Böyle durumlarda diyoruz ki ‘Sana geçmişte iyilik yapan birisini düşün, onu bulup bir hediye al. Sen bana geçmişte şu iyiliği yapmıştın, sana teşekkür ediyorum’ deyip hediyeyi götürürseniz onunla yeniden mutluluk ayarını değiştiriyorsunuz ve o karşılıksız iyilik ve minnettarlık eylemi kişide mutluluk ve sağlığa hizmet ediyor. Nezaket de bir iyilik davranışıdır. Nezakette, korkudan değil sevgiden saygı duymak vardır. İyilik biliminde hedef belirlemek, geleceği planlamak çok önemli. Rüzgarlar, amaçsız yaşayan bir insanı limandan çıkmış nereye gideceğini bilmeyen bir gemi gibi sürükler durur. Nereye gideceği belli olan gemiye ise rüzgarlar yardım eder. Anlamlı, ulaşılabilir hedefleri olan kişilere de böyle durumlarda hayat yardım ediyor. Bu kişi, hayat yolculuğunda yaralanmış birini görüp yardım ettiği zaman, bir şekilde o kişi hem kendi iç huzurunu yaşıyor hem de toplumsal barışa katkı sağlamış oluyor. Böyle durumlarda belki ona geri dönüşü yok gibi gözüküyor ama bu tarz karşılıksız davranışlar, hedefe giderken insanın kolay ulaşmasını da sağlıyor.”
Anadolu’da kadim kültürde iyilik yapmanın alışkanlık haline getirildiğini kaydeden Tarhan, “Osmanlı İmparatorluğu’nun bu kadar sene toplumsal barışı sağlayıp yaşaması tesadüf değil. Rastgele iyilik alışkanlığının bunda büyük rolü var. Mesela Ramazanlarda parası olan biri gelir, bütün borçları siler bakkal defterlerinden. Bunlar rastgele iyiliklerdir.” diye konuştu.