Herkesin celladına âşık olduğu şu kirli devranda ihtiyacımız olan, kilit vurulmuş, paslanmış, yürekleri cilalayan ve sahibini titretip kendine getiren, bilhassa bugün hiç olmadığı kadar ihtiyacımız olan bir kelimeye hasretiz.
Ki Sözlerin Sultanı(sav),Müslüman olsun veya olmasın, dünyaya gelen her insanın asli yapısı olarak arınık, günahsız ve temiz bir biçimde dünyaya geldiğini beyan etmişken…
Peki, şimdilerde kalpten sökülüp atılan ve sadece akıl terazisinde ölçülen bu kelime nedir?
Kökeni “ar” olarak bildiğimiz ve mana itibariyle saflık, temizlik, masumluğu ifade eden “Safiyet” kelimesi…
Safiyet ah safiyet!
*Allah’ın lütfu olan, birbirine değmeden inen, bir şiirin ayrı mısraları gibi gözüken fakat aslında muhteva olarak bir bütünü oluşturan kar taneleri gibi sade ve temiz olan, safiyet ah safiyet!
*Şu her şeyin menfaat üzerine dürüldüğü, seküler dünya düzeninde birbirinin kurdu, çakalı olan mahlûkların yitirdiği kelime…
*Yalnızlığı, teklikle; iyi niyeti, haslığı, su-i zanla karıştıran zavallı insanın farkında olmadan bitirdiği ve kendini çıkmaz bir sokağın yoluna saptıran beşerin kaybettiği kelam…
*Yitirilmesi bir yana dursun-artık yozlaşmış zihinlerin gölgesinde kirlenen bir kelime- şöyle ki fıtratının, yaratılışının ve şahsi varlığının, üçkâğıtçılığa, oyunbozanlığa, birinin hakkının çalınmasına, yenmesine müsaade edemeyen ve kendine yakıştıramayan bir insana çıkar bir hadsiz, münasebetsiz pat diye kar gibi aklığı, temizliği ifade eden safiyet kelimesini tutar yüzüne lekeymiş gibi yapıştırır:
“ Ah be ahmak adam sen de çok safsın, amma da mülayimsin yahu!”
*Olması gereken temiz niyetin, bu halis düşüncenin, fikrin, zikrin – ya da adını siz koyun- bu kadar yerlere düşüp kepaze edildiği bir Cühela Dönemi vardı, bir de içinde bulunduğumuz Kirlenmiş Dönem…
/Tam da bu nokta da zikretmek istediğim, üzerinde durduğum bir söz vardır ve saflığın, iyi niyetin hangi kelimelerle bir arada tutulduğunu bakın, görün: “İdam sehpasına giderken hapşıran cellada ‘çok yaşa’ diyebilmektir saflık…”
Cellat, idam sehpası… Ve SAFLIK…/
Gelin, bu Kirlenmiş Dönemi arındıralım, en azından arındırmaya çalışalım!
Şimdilerde buram buram yağan karla safiyetimizi, paklığımızı hatırlama düsturu ile gelin, siz de düşünün! Başını geriye doğru eğip gökyüzüne bakan, düşen kar taneleri göz bebeklerine değmesin diye göz kapaklarını kırpıp içinden sonsuz bir safiyetin yansıması olan tebessümü doğuran çocuğa ya da insana ne yakışır Kar gibi Safiyetten başka, diyerek düşünelim.