Türkiye Yazarlar Birliği Erzincan Şubesi Kültür evindeki programda kadim İslam tıbbında beslenmenin nasıl olması gerektiğini anlattı.
Konuşmasına Hz. Peygamberin beslenmeyle ilgili hadislerini zikrederek başlayan fizyoterapist Yavuz Çılgın; “Hiçbir kişi, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak birkaç lokma yeter. Şayet mutlaka çok yiyecekse, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefsine ayırmalıdır.”
(Tirmizi, Zühd 47. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et’ıme 50)
“Yaratılıştan midenin mizacı nemli soğuğa mail etmiştir. Mide hastalıklarında bu tabiatı göz önüne aldığımızda normalden fazla sıcaklık, soğukluk, kuruluk ve nemlilik kaynaklı yemeklerin yenilmesinden meydana gelir. Meselâ, soğuk suyu devamlı içen kişilerde karaciğer yağlanması, normalden fazla sıcak yemek yenildiğinde ve içildiğinde gırtlak kanseri, midede yanma, reflü gibi problemler meydana gelmektedir. Bu hastalıkların temelinde mide hazım sisteminin bozulması yatmaktadır. Hazmın bozulması ile beraber midede sağlıklı sindirilmeyen gıdalar kalitesiz kana dönüşür, kalitesiz kanın beden içerisinde dolaşıma başlamasıyla beraber ilk başta karaciğer, sonra kalp gibi organlar hastalanmaya başlar” dedi.
Fizyoterapist Yavuz Çılgı’nın konuşmasının bir başka bölümünde ise; “Yemek piştikten sonra yemeğinin tabiatının tam oluşması için yarım saat ile bir saat arasında dinlendirilme gerektiğini, yemek piştikten beş saat içinde tamamen yenilip bitirilmesini gerekmektedir. Beş saatten sonra yemek kimyasal değişime uğramaya başlayarak bedene etki edeceği kuvvetini kaybeder” dedi.
Daha sonra; “Yemeğin içerisine katılan baharat ölçüsünün yemeği yapılandıran gıdaların ana tabiatını bozmayacak şekilde katılması gerektiğini” söyledi.
Program sonrası Fizyoterapits Yavuz Çılgın’a teşekkür belgesini gazeteci-yayıncı Türker Saltabaş takdim ederken, kitap hediyesini Türkiye Yazarlar Birliği Şubesi Başkanı Halil İbrahim Özdemir takdim etti.
