HAYAT EVE SIĞAR SLOGANIMIZ
HER HABER EVE SIĞAR DAYATMASINA FEDA EDİLMEMELİ
2020 Yılında tüm insanlığın kâbusu haline gelen, adına Coranavirüs denilen illetin varlığı bir realite. Ancak toplum mühendislerinin, sözüm ona bir takım bilim adamlarımızın dışında bir takım yorumcuların ve sosyal medyanın da marifeti ile fasılasız asabiyet, korku, heyecan, yılgınlık, ümitsizlik ifade eden yorum ve açıklamaları toplumumuzun her kesiminde olmasa da bir çok kısmında ruhsal ve psikolojik etki bırakmaktadır.
Virüsün varlığı ve etki alanı görüldüğü andan itibaren yapılan açıklamalar ve yorumlara baktığınızda özellikle Avrupa menşe ili bilim adamlarının ekranlarımızda başköşeye oturtularak yaptıkları açıklamalar ile toplumun bilinçaltına mesajlar verilmektedir.
Bilinçli bir şekilde virüs üzerinden “GRİ PROPOGANDA” yapılıyor. Her yapılan açıklama, sanki bir gerçeğin üstünü örtmeye yönelik. Yani bulanık hangisinin doğru olduğuna karar verilemeyen, bir doğrunun içine yüzlerce kirli ve yalan haberin sokularak insanların çaresizlik girdaplarına sürüklenmek istendiği bir yöntem.
Kendilerine Düşman gördüklerinin hareketlerini, duygularını, inanışlarını, düşüncelerini ve hayat görüşlerini sınırlandıracak ve değiştirecek bir yol, yeni bir dünya düzeni yaratacak yöntemler mi izleniyor düşüncesinden insan kendisini alamıyor.
Vakaların ilk görülmeye ve yaygınlaşma eğilimi görülmeye başladığı andan itibaren yapılan açıklamalarda virüsün havada 72 saat asılı kalabildiği sonra 3-5 saate düşürüldüğü görüşü ağırlık kazandı. Bir başkası çıktı dedi ki, hayır virüs havada asılı kalmaz. Öksürme ve hapşırma esnasında ağızdan çıkan partiküllerin çapları genelde 5 mikron boyutunda olduğundan bu boyutta havada asılı kalamazlar: Ağırlıklarından ötürü 5-10 dakika içinde yüzey üzerine çökerler.
Hiç kimse de çıkıp demedi ki, Ya hu! Eğer bu virüs havada asılı kalıyor ise bu mantığa göre, dünyada hiç kimse sokağa çıkmasa bu virüs rüzgâr ve hava sirkülâsyonu vasıtası ile evlerimize kadar girebilir, saatler içinde tüm dünyada insanlar infekte olabilir ve böyle büyük bir felaketten hiç kimse de kaçamaz.
Avrupa’dan servis edilen her haber bizde anında kabul görüyor. Bir diğeri çıkıyor diyor ki kâğıt paralar çok tehlikeli… Virüs paralar üzerinde 24 saat yaşayabiliyor.
Bu varsayıma göre insanlık, paranın icat edildiği tarihten itibaren bin bir türlü hastalıklara duçar olması gerekirdi. Zira para yeryüzünde en mikrobik elden ele dolaşan bir mübadele aracı. Adeta kedinin fare ile oynadığı gibi sonradan yeni bir açıklama yapıyorlar para üzerinde virüs yaşayamaz. Pos cihazları ve ATM ler daha risklidir. Virüs çelikte şu kadar saat, plastikte bu kadar saat yaşar.
Allah aşkına! Kısa zamanda virüsün etki alanlarını, hangi eşyada ne kadar süre durduğunu, havada asılı kaldığını, yüzdüğünü, uçtuğunu tesbit edebiliyorsunuz da bu kadar derin ve kapsamlı Laboratuar çalışmalarınız var ise, şimdiye kadar ilacını da aşısını da bulmanız gerekmez miydi?
Onun için daha fazla malumat sahibi olayım gayretlerine girmeden Devletimizin Yetkililerinin yapacakları açıklamalara itibar etmeli, kendi bilim insanlarımızın açıklamalarına güvenmeli ve bilgi kirliliğine maruz kalmamak için “Hayat eve Sığar” sloganımızı her haber eve sığar dayatmasına feda etmemeliyiz.
Virüs hakkındaki Sosyal Medya yalanları virüsten daha tehlikeli. Asılsız haberler ve paylaşımlar halkın sağlığını ve moralini bozuyor, güvensizlik ve panik ortamı yaratıyor.
Bilgi kirliliğinden uzak kaldığımız sürece panikten de uzak olur, yaşam konforumuzu bozmak isteyenlerin arzuları da kursaklarında kalır.