HANGİ ERZİNCAN?

Abone Ol

          HANGİ ERZİNCAN?

          İnönü Mahallesi’nde gezinirken bahçe içerisinde tek katlı Kurma Evlerin yıkıldığını, yerlerine otoparkı, çocuk oyun alanları olmayan apartmanlar dikildiğini görünce üzülmüştük.

         Hikmet Köksal Ağabey, Erzincan’ın deprem gerçeği, coğrafi, sosyal- kültürel özellikleri dikkate alınmadan yoğunluklu ve şehir insanının yaşam tarzına aykırı yapılar inşa edildiğinden bahsetmiş, keşke bu mahallede kat artışına gidilmeden dubleks villa konutlarla dönüşüme gidilebilseydi demişti.

          Daha önce kaleme aldığı “Hangi Erzincan” isimli makalesinde de Eski Erzincan’ın doğayla iç içe olduğunu, yapılarda insanı sıkmayan bir duygunun hâkim olduğunu anlatmıştı.

        Bugün Erzincan’ın havadarlığı, bahçe kent ve doğal bir şehir oluşu, kent’e il dışından gelenlerin tespiti.

         Fakat uzun yıllardır şehirdeki yapılaşma bahçeli ev düzeninden apartman anlayışına doğru zorlanmaktadır.        

        20 yıl öncesiyle kıyasladığınızda Erzincan Nüfusu’nun değişmediğini, dolayısıyla ne kat artışına ne de konuta ihtiyacımız bulunduğunu söyleyemeyiz.

        Ayrıca Erzincan’ın gelişmişliği nüfusla veya konut sayısıyla ölçülmemelidir.

        Kent toprakları üzerinde yaşayan insanların hayattan ne kadar zevk aldıkları düşüncesi çok daha önemli değil midir?

        Tabi ki modern bir yapılaşmaya karşı değiliz. Ama yerel olanı koruyarak, kentin özgünlüğünü bozmadan, tarihi dokulara sahip çıkarak bu şehrin modern bir yapıya kavuşturulması sağlanamaz mı?

       Daha insani olan evler yerine neden tabiatla temasımızı yok eden binaları tercih edelim.

         Fazla değil 30 yıl önce şehrin göbeğinde evlerinin bahçelerinde yetiştirdikleri sebze ve meyvelerle kendine yeten bir şehir di Erzincan.

         Şimdilerde bahçeli evlerin bulunduğu İnönü, Gülabibey yani bütün mahallelerimiz taş- beton mahallesine dönüşüyor.

        Erzincan’ın bahçe kent özelliğini koruyacak imar revizyonlarına ihtiyacımız var.

         Sayın Gürsel Arslan, geçtiğimiz günlerde, sosyal medyada konumuzu özetleyen şöyle bir yazı yazmıştı:
        Çocukluğumuzun geçtiği sokaklar, okuduğumuz Sümerler Ortaokulu, yıkılmasına çok üzüldüğümüz Kurtuluş İlkokulu’nun yerine yapılan "ucube" spor merkezi, Çarşı ve Taksim Mahalleleri yerine yapılan toplu konutlar…
         Tabi ki Çarşı ve Taksim Mahalleri, 1939 Depremi’nden sonra apar topar aceleyle kurulan dar sokaklar, kerpiç, çay taşı ve biriket malzemeden yapılmış evlerinden oluşan şehrin en eski mahalleleri idi, yenilenmesi ve modern bir görünümüne kavuşmaları da isabet olmuş, bölge güzelleşmiş.
         Ancak bu mahallelerde oturan ve ilkokulu 60–70–80 li yıllarda okuyan nesillerin çoğunun hatıralarının bulunduğu, 92 depreminde hiç hasar görmemiş o güzelim tek katlı Kurtuluş İlkokulunun yıkılması bu değişime hiç yakışmamış. Bu şehrin insanlarının " Hafıza kayıtlarının" bu şekilde silinmesi pek hoş olmamış.
Yaşadığı depremler ve yerleşmemiş bir geleneksel yapı tekniğinin olmaması nedeni ile (Bize ait olmayan Kurma Evler hariç) geçmişten günümüze kültürel değerleri taşıyacak pek bir yapı ve eser kalmamış, mazisi fazla olmasa da az sayıda olan Kurtuluş İlkokulu gibi değerlerin korunamamış olması çok üzücü uygulamalar olarak hafızalarımıza kazınmıştır.
         O günlerden günümüze kadar gelmiş ve Erzincanlıyım diyebilen birçok Erzincanlının illaki içerisinde; doğduğu veya yaşadığı veya misafir olarak kaldığı ve hayatların başlayıp son bulduğu ve güzel anıların var olduğu o güzelim bahçeli "KURMA EVLERİMİZİN" korunmasına özen gösterilmeli, bu konutlardan oluşan hiç olmazsa bir mahallenin "ANITSAL MÜZE" olarak yarınlara taşınmak üzere ranta kurban edilmeden korunması biz Erzincanlılar için çok ama çok önemli bir karar olacaktır diye düşünüyorum.
         Bizler gibi Erzincan dışında olup ancak hayata başlangıç kültürlerini aldıkları O şehrin değerlerine hasret nesillerin Erzincan'a, doğduğu büyüdüğü o topraklara, "ANAVATANLARINA", hatıraları ve anılarına olan özlemi canlandıracak, bizlerin ve insanlarımızın "YÜZLERİNİ, YÖNLERİNİ" o tarafa çevirecek ve bağlayacak, gönüllerinde özlem oluşturacak faaliyet ve etkinlikleri yerel yöneticilerimizden (Erzincan Valiliği, Erzincan BelediyesiErzincan Tso gibi) bekliyor ve talep ediyor
Saygı ve Sevgi ile Kalmanız temennisi ile...