Cinsel yaşam, bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal açıdan bir bütün olarak ele alınması yoluyla, kişilik, iletişim ve sevginin zenginleşmesi ve güçlenmesidir Biyolojik Psikolojik Sosyal Kültürel Geleneksel Ahlaki Dini Antropolojik Politik Ekonomik bileşenleri olan hayatın önemli bir parçasıdır. Cinselliğin nasıl yaşanacağını, kiminle yaşanacağını, ne zaman, nerede ve nasıl olacağını, nasıl uyarılıp nasıl doyuma ulaşılacağını insan psikolojisi ve yukarda sayılı diğer bileşenler belirler. İnsan psikolojisini oluşturan temel tutumlar, kişilik özellikleri, duygular, bilişsel işlevler, geçmiş yaşantılar, travmalar, öğrenilmiş davranış modelleri kişinin cinselliğe yaklaşımını ve seçimlerini de belirler. Kişilerin yetiştiği ve içinde yaşadığı aile, yakın çevre, alt kültür ve toplumsal yapı, ge lenekler ile dini inanç ve ahlaki tutumlar da cinsel tutum ve davranışları belirler. Cinsel sağlık, genel sağlık açısından toplumu en çok ilgilendiren konulardan biridir.

Öne çıkan bazı cinsel kavramlar ve anlamları

LGBTI +: Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks kimliklerinin baş harflerinden oluşan kısaltmadır. Lezbiyen, Gey, Biseksüel, cinsel yönelim; Trans, cinsiyet kimliği; İnterseks ise cinsiyet özelliğidir. Bu tanımlar dışındaki cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini kapsama açısından son yıllarda kısaltmanın sonuna “daha fazlası” anlamında + işareti de konulmuştur.

Eşcinsel: Kendi cinsiyetinden kişilere duygusal, romantik ve cinsel yönelim içinde bulunan kişileri tarifler. Homoseksüel (homosexual) kelimesinin Türkçesidir. Zamanında bir tıp terimi olarak kullanıldığından günümüzde “homoseksüel” ile “homoseksüellik” terimleri kullanılmamaktadır. Eşcinsellik, “homosexuality” teriminin birebir çevirisi olduğu halde, “homoseksüellik” terimine yüklenmiş olumsuzluğu taşımadığından Türkiye’deki LGBTİ+ hareket tarafından gerektiğinde kullanımı devam etmektedir. Eşcinsel ifadesi her ne kadar kişinin kendi cinsiyetine dair bir bilgi vermese de; ataerkil sistemin bir sonucu da olarak kalıp yargılar sebebiyle eşcinsel denildiğinde günlük hayatta daha çok erkek eşcinseller akla gelmektedir. Oysaki eşcinsel kelimesi kişinin cinsel yönelimine dair bir ifadedir ve kişinin cinsiyetine dair bir bilgi vermez.

Lezbiyen: Kadın eşcinsel. Duygusal, romantik ve cinsel yönelimleri kendi cinsinden olanlara yönelik kadınları tanımlar. Terim, Yunan kadın şair Sappho’nun M.Ö. 6. yüzyılda yaşadığı Lesbos (günümüzdeki adıyla Midilli) Adası’nın isminden gelir. Daha detaylı bilgi için Kaos GL Derneği’nin “Söylemekten Çekinme: Lezbiyen” broşürünü inceleyebilirsiniz. Gey: Erkek eşcinsel. 1970’lerin başında Gey Kurtuluş Hareketiyle (Gay Liberation Movement) ortaya çıktı. Bu süreçte, “homoseksüellik”- ten politik bir kopuş olarak kullanıldı. “Homoseksüel” kelimesi, tıp tarafından tanımlanmış olduğu halde, “gey” kelimesi, aynı cinsiyetten insanların birbirlerine karşı duygusal, romantik ve cinsel yönelimleriyle yarattıkları hayatlarını tanımlamak için, eşcinseller tarafından tanımlandı. Bu kelimenin Türkçeye, İngilizceden olduğu gibi alınması 1980’lere rastlar. İlk kez, 1999’da “Türkiyeli Eşcinseller Buluşması” sonrasında “gay” sözcüğü, Türkçeleştirilerek “gey” olarak kullanılmaya başlandı. Eylül 2006 tarihinden itibaren de Türk Dil Kurumu elektronik sözlüğünde “gey, erkek eşcinsel” olarak tanımlandı.

Biseksüel: Birden fazla cinsiyete duygusal ve/veya cinsel ilgi duyan kişi. Biseksüellik tarihsel olarak iki cinsiyete de çekim duymak olarak tanımlansa da son yıllarda ikili cinsiyet rejimine dair eleştirilerle birlikte, birden fazla cinsiyete çekim duymak anlamında kullanılmaktadır. Kişinin hem kendi cinsiyetinden insanlara hem de diğer cinsiyetlere ilgi duyması şeklinde de tanımlanır. Biseksüellik, özellikle Avrupa’da şemsiye bir terim olarak kullanılıyor, bu eksende politikası yapılıyor. Daha detaylı bilgi için Kaos GL Derneği’nin “Bi+Seksüeller Burada” broşürünü inceleyebilirsiniz.

Bu yağlar kilo yapmıyor! Şifa niteliğinde 6 mucizevi yağ kaynağı Bu yağlar kilo yapmıyor! Şifa niteliğinde 6 mucizevi yağ kaynağı

Eşcinsellik sebepleri nelerdir?

Çocuk ve ergenlik yaşlarda, seçilen rol modellerin yanlış olması. Aile içinde bireylerin rollerinin karışması, annenin baba; babanın anne gibi rol üstlenmesi. Çocukluk döneminde şiddete maruz kalmak, Çocuklukta karşı cinsle ilgili yaşanmış kötü bir deneyim; taciz veya tecavüze maruz kalmak. Ciddi aile içi sorunlar, anne babanın birbirine karşı tutum hatalarının aşırılığı. Aşırı otoriter bir baba ya da annenin varlığı Baba veya benzeri figürlerinin çocuğun hayatında olmaması, Çocuğun aşırı duygusal veya içine kapalı bir yapıya sahip olunması, Erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus gibi başarısız ve aşırı sorunlu cinsel deneyimler olması. Aile içinde erkek çocukların kız , kız çocuklarında erkek gibi yetiştirilmesi, Ailenin çocuğun cinsiyetinden memnuniyetsizliğinin değişik şekillerde gösterilmesi Ebeveynler başta olmak üzere yakın çevrede eşcinsel eğilimleri olan kişi veya kişilerin modellenmesi ve örnek alınması, Toplum genelinde bu tür davranış ve eğilimlerin normalize edilmesi Ahlaki değerlerin yozlaşmaya başlaması, mahremiyet algısının bozulması Hemcinsleri arasında çocuk ve ergenlik yaşlarında kabul görmeyip karşı cinsle yakın arkadaşlıklar sürdürmesi. Geleneksel ve sosyal medyanın eşcinselliği özendirici yayınları. Ergenlikte aile büyüklerine tepkisel davranış olarakta ortaya çıkabilir. Çocuklar ve gençler üzerinde cinsiyetsizleştirilmiş oyun ve çizgi film, film karakterlerinin önplana çıkarılması. Hormonal bozukluklar ki buna sebep olabilecek beslenme bozukluğu ve hazır gıda sayılabilir. Çeşitli uyuşturucu madde kullanımları. Kişide eşcinsel bir yönelim varsa; sağlıksız bir aile yapısı, büyük olasılıkla sorunlu bir çocukluk ve cinsel travma öyküsü de vardır.

 Eşcinsellik “cinsel tercih” midir?

Cinsel yönelimin nasıl geliştiği tam olarak bilinmemekle birlikte, herhangi bir kişinin cinsel yönelimler arasında iradesini kullanarak bilinçli bir tercih yapmadığı bilinmektedir. Örneğin, hiçbir heteroseksüel kadın hayatının bir aşamasında erkeklere ilgi duymaya karar vermemiştir.

Benzer şekilde irade kullanılarak değiştirilmesi mümkün değildir.

Cinsel yönelimle ilgili tercih kişinin yönelimini nasıl ve ne kadar davranışlarına ve hayatının geneline yansıtacağı, yönelimini başkaları ile ne ölçüde paylaşacağı ile ilgili olabilir.

Cinsel yönelimin nasıl ortaya çıktığı ile ilgili yıllarca çeşitli alanlarda çalışmalar yürütülmüşse de tutarlı ve geçerli bir açıklamaya ulaşılamamıştır.

Son yıllarda yapılan çalışmalar genetik ve doğum öncesi süreçlere işaret etmektedir; ancak tek belirleyenin bu etkenler olmadığı da gösterilmiştir.

Kişilerde saptanan hormon düzeyleriyle, beyin yapısı ve işlevleriyle ilgili bozukluklarla, kişinin geçmişinde cinsel istismar olmasıyla, aile yapısıyla, ebeveyn özellikleri, anne veya babasıyla ilişkisiyle, kendi cinsi ve karşı cinsle ilişki denemelerinde başarı/başarısızlık yaşamış olmasıyla, yineleyen denemeler sonucu öğrenmiş olmasıyla, bağımlılıkla açıklanamayacağı gösterilmiştir. 

Eşcinsel olduğunu fark eden sayısız insan, bu "hastalıktan kurtulmak" ve "gerçek cinsiyetine dönmek" amacıyla yollar aramakta. Bu da, dönemin bilim insanlarını caydırma terapileri adı altında yöntemler geliştirmeye zorlamakta.

Eşcinselliğin tedavisi var mıdır? 

Eşcinsellik bir hastalık olarak kabul edilmediği için bir tedavisi de yoktur.

Bir ruhsal bozukluk olarak kabul edildiği dönemde çeşitli psikolojik yöntemler, bugün rahatlıkla işkence olarak kabul edilebilecek davranış tedavileri,  ilaç ve hormon tedavileri ve hatta beyine yönelik cerrahi girişimler denenmiştir.

Bu yöntemlerle eşcinsel bireylerin cinsel yönelimlerinde kalıcı değişiklik sağlandığı gösterilemediği gibi, uygulandığı kişide ruhsal ve bedensel hasara neden olabildiği saptanmıştır.

Tedavi ve terapi adı altında yürütülen bu dönüştürme/onarım girişimleri etik ve bilimsel olarak sorunludur ve bilimsel otoritelerce önerilmemektedirler.

Bu girişimler cinsel yönelimlerinin farkına vardığında toplumun eşcinsellikle ilgili olumsuz tutumu (homofobi) nedeniyle bu durumundan hoşnutsuzluk duyan, cinsel yönelimleriyle ilgili belirgin bir kafa karışıklığı yaşayan, yoğun bir gelecek kaygısı ve karamsarlığa kapılan kişileri hedef almaktadır.

Eşcinselliği dönüştürmeye yönelik bu girişimlerin cinsel yönelimde değişikliğe neden olmadığı, geçici olarak kişinin cinsel yönelimini daha etkin bir şekilde baskılamasına yardımcı olabileceği bilinmektedir.

Hiç kimsenin bir heteroseksüeli eşcinsel haline getirme gücü olmadığı gibi, hiç kimse ya da herhangi bir yöntemin bir eşcinseli heteroseksüel yapamayacağı bilinmektedir.

Sonuç olarak, eşcinsellik bir ruhsal bozukluk değildir.

Eşcinsellik ve biseksüellik, heteroseksüellikten farklı değerlendirilmemesi gereken, insan cinselliği yelpazesinin bileşenleridir.

Tedavi gerektirmez, değiştirilebildiği gösterilememiştir, bilimsel bilgi sunmadan yapılan girişimler etik değildir.

Açılma sürecinde olumlayıcı yaklaşımın yararı olur.

Eşcinsellerin ruh sağlığı uzmanlarından yardım almaları gerekli midir? 

Kişinin cinsel yöneliminin farkına varmasıyla başlayan kendini tanıma, kabullenme, çevresindekilerle paylaşma, sosyalleşme sürecinde birçok eşcinsel ruh sağlığı uzmanlarından yardım alma gereği duyabilir. Bu süreç kişinin kendi homofobisi ve içinde yaşadığı toplumun eşcinsellikle ilgili olumsuz tutum ve yargılarıyla yoğun bir şekilde karşılaştığı, kendisini yalnız, dışlanmış ve çaresiz hissedebileceği bir dönemdir.

Ruh sağlığı uzmanları kişinin kendini tanımasına imkan veren, yargılayıcı ve yönlendirici olmayan bir tutumla bu süreçte önemli katkıları olabilmektedir. 

Gerçekçi olmayan değişme umutları vermeyen, kişinin huzursuzluğunu kendisini baskılaması için kötüye kullanmayan bu yaklaşımla kişinin kendi cinsel yönelimini keşfi, tanıması ve kendi koşul ve talepleri doğrultusunda kimliğinin bir parçası olarak var edebilmesi hedeflenmektedir.

Ayrıca bu süreçte yaşanılan zorlanmalara bağlı olarak ortaya çıkabilen depresyon, bunaltı bozuklukları, davranış sorunları, intihar düşünce ve girişimleri, alkol ve madde kullanımı gibi birçok konuda ruh sağlığı uzmanlarınca etkin tedaviler uygulanabilmektedir.

Eşcinsellerin de heteroseksüeller gibi yaşamları süresince cinsel yönelimleri ile ilgisi olmayan çeşitli ruhsal sorunları olabilmekte, bunlarla ilgili olarak ruh sağlığı uzmanlarından destek almaları gerekebilmektedir.

Kaynak; https://dunyacakop.com/ -www.cetad.org.t

Editör: Merve Kiraz