ELEMTERE FİŞ KEM GÖZLERE ŞİŞ

Abone Ol
  Son zamanlarda Ülkemizin ve Hükümetimizin başına gelen olaylar pişmiş tavuğun başına gelmedi. Başımıza gelen,iç ve dış olayları Basın dan üzülerek takip ederken, Yoksa nazar mı değdi, göze mi geldi Başbakanımız, göze mi geldi Türkiye diye düşündüm. “ Elemtere fiş kem gözlere şiş” sözü aklıma geldi. Bu sözü kim söylemiş diye araştırdım. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir şiirinden alınmış. Şiirin bir kıtası şöyle başlıyor.

“Elemtere fiş
Kem gözlere şiş”
Benim bir Başbakanım var müthiş
Bir yılda Dünyayı altı tur atmış.

Şiirin son iki kıtasının sözlerini değiştirdim. Başbakanımıza uyarladım. Evet, müthiş bir başbakanımız var. Yerinde duramıyor.

Ülkemize ve dünyadaki mazlum insanlara hizmeti bir ibadet kabul ediyor.

Bir yılda dünyayı altı defa turluyor. Yüz yıllardır uyutulan, sömürge yapılan, dilleri Ve dinleri değiştirilmeye çalışılan, maraba gibi kazandığının yarısını, belki yarıdan da fazlasını emperyalist ülkelere veren,

Irgat gibi, köle gibi dış güçlere hizmet eden Müslümanlara, yardım etmeye çalışıyor. Onlara arka çıkıyor. Yalnız değilsiniz diyor… Biz buradayız… Yeniden dirildik… Mazlumun yanındayız diyor… 

 Dünyanın öbür ucunda ki bir Müslüman ın ayağına diken batsa onun ızdırabını hissediyor.

 “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” diyen Peygamber Efendimizin Hadisi şerifi doğrultusunda Suriyeli savaş mağdurlarına, dünya ülkeleri gözünü kapatırken her türlü insanı yardımı esirgemiyor. Ülkemize ve milletimize diz çöktürmek işteyen Diş güçler ve içerimizdeki iş birlikçilerinin her türlü tuzak ve iftiralarına rağmen, dimdik ayakta duruyor. 

Düşünün bir kere.  Askeri vesayeti bitirmiş. İMF’ ye borcu bitirmiş. İMF’ ye 5 milyar dolar borç veren bir devlet konumuna gelmiş.  Terörü bitirme aşamasına getirmiş. Paralel devletin Yuvasını dağıtmış. Derin devleti bitirmiş. Ekonomimizi dünyanın 17. büyük ekonomisi yapmış.

Mili gelirimiz Yıllık 850 milyar dolara, Kişi başına 12 bin dolara yükselmiş. Merkez bankası kasası ( hazine) para ile dolmuş. 140 milyar dolar ulaşmış. (Bu son olaylardan sonra biraz 600 milyon dolar azalmış.) İsrail’e “One minute” diyerek tüm İslam âleminin takdirini kazanmış. Birleşmiş milletler de, AB ülkelerinde en üst düzeyde temsil edilmeye, Dış politikada gündem belirlemeye başlamış. Sağlıkta, ulaşımda, Kara yollarında, Türk hava yollarında, hızlı tren projesi, Marmaray gibi projeleri hayata geçirmiş.   3.Köprü, İstanbul İzmir oto yolu, 3. Hava alanı gibi devasa projeleri başlatmış. Kanal İstanbul projesi ile Dünyayı hayrete düşürmüş. Kanal İstanbul projesi hayata geçerse:

 Montrö boğazlar antlaşmasının 1. Maddesi olan, Ticaret gemilerinin, İstanbul ve Çanakkale boğazından özgürce (bedava gibi) geçmeleri son bulacak, alınacak ücretler ülke ekonomisine katkı sağlayacak.

ABD’nin Açtığı Kuzey ve Güney Amerikanın ortasında bulunan, Panama kanalından geçen yük gemileri, gemi başına 200 bin dolar ödüyor. Günde ortalama 40–45 gemi geçebilecek kapasitesi var. Gemiler bir ay sıra bekliyor. Beklemeseler Pasifik okyanusunu

Dolanmak zorunda kalacak. Bu da üç ay gecikme, artı masraflar demektir.

       Mısır da Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan Süveyş kanalından geçen gemiler 200–240 bin dolar ücret ödüyor, günde ortalama 50–60 gemi geçiyor. Mısır’a yıllık kazancı 6 milyar dolar.

         Kanal İstanbul projesi biterse, boğazdan geçen günlük 150–160 arası gemiden, Ülkemizin kazancı yıllık 6–7 milyar dolar civarında olacak. Proje 20 milyar dolara mal olacak. Üstelik uzmanların raporuna göre, kanalın geçtiği arazi genelde hazine arazisi olduğundan, özellikle Karadeniz kıyılarında ciddi bir yapılaşma olacağı tahmin edilmektedir. Kıyıların değerlendirilmesi ile projenin devlete maliyetli sıfır olacak.

           Dünya ve AB ülkeleri ekonomik kriz ile mücadele ederken,

 Türkiye çok ciddi yatırımlar yapmaya, yukarıda adı geçen ve daha sayamadığım pek çok projeyi hayata geçirmeyi başarmıştır. 

         Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı her gittiği vilayet ve ilçelerde onlarca, yüzlerce toplu açılışlar yapmaktadır.

         Türkiye hızlı bir şekilde yol alırken, her gün değişik bir kriz ile karşılaşmaktadır. Ergenekon, terör. Gezi olayları. Cemaat ve hükümet kavgası, rüşvet ve yolsuzluklar derken şimdide yargı ile hükümet arasında bir anlaşmazlık, yargı vesayeti krizi çıktı…

Hükümet ve yargı arasında kavga ve mücadele olmaması gerekir. Kuvvetler ayrılığı ilkesine göre her kes anayasadaki yetkilerini kullanarak bunun dışına çıkmaması lazım. Fakat Türkiye de herkes yetkisini kullanırken siyasi davranıyor. Ak parti 11 yıldır iktidarda. Seçimle geldi. Demokrasinin dışına çıkmadı. Kimseye bir zararı olmadı. Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti, olmasına rağmen vesayetçi rejiminden nemalananlar, dış güçler, içerideki uzantıları, gezi çapulcuları vs.ler Hükümeti ve Başbakanı bu tür eylemlerle meşgul ediyor. Bırakmıyorlar ki ülke menfaatine işler yapılsın. Devamlı krizlerle uğraşmak zorunda kalıyorlar. Ben inanıyorum ki bu engellemeler olmasa hükümet bu günkü başarısının 10 katı daha başarılı olur.

         Vaktiyle bir TV programı izlemiştim. Yanlış hatırlamıyorsam Emin Çölaşan, Mustafa Balbay, bir kişi daha vardı ama kim olduğunu hatırlamıyorum. Neyse 3. şahıs önemli değil. Programda Refah yol hükümetini tartışıyorlar. Rahmetli Erbakan Başbakan, tartışmada Erbakan dan bahsederlerken bir tanesi: Bu Erbakan Dünyanın en iyi ekonomi Profesörü. Bunu kabul etmek lazım, Türkiye ekonomisini çok kısa zamanda düzelteceğinden zerre kadar şüphem yok. Fakat gel gör ki adam aşırı dindar, dinci, gerici

(nasıl bir şeyse). Milli görüşçü. Tek o hükümetten gitsin de, Türkiye ekonomisi batsın düzelmesin ben ona razıyım… Dedi. Görüyor musunuz? o zihniyet hala devam ediyor. Farklı zaman, farklı ortam’a göre ortay çıkıyor. Bazen gezi çapulcuları, bazen terörle iş birliği, bazen Cumhuriyet mitingleri, bazen yargıda vesayet, bazen cemaat ile bazen paralel devlet olarak ortaya çıkıyor. Anlayacağınız başbakan Erdoğan’ı rahat bırakan yok.

 

Emin AYAYDIN

08.12.2013