Bilim insanları, yeraltının derinliklerinde, okyanuslar kadar büyük su kütleleri bulunduğunu duyurmuştu. Kanada’daki Alberta Üniversitesi'nden jeokimyager Graham Pearson liderliğindeki bilim heyeti o dönem, 410 ile 660 kilometre derinliğe kadar inerek, bu derinliklerde elmas bir geçiş tabakasına ulaştı. Ekip, burada yaptığı araştırmalar sonucunda, bir mineral tanesi içinde hapsolmuş yüzde 1 oranında su keşfetti.
Almanya'nın Bayreuth Üniversitesi'nden jeofizikçi Hans Keppler, bu bulguyu, “Numune bize, yerin bu derinliğinde dünya yüzeyindeki okyanuslar kadar su olabileceğini gösteriyor” sözleriyle değerlendirdi. Pearson, bulgularının su döngüsüne dair bilinen anlayışı değiştirebileceğini belirtti ve “Geçiş bölgesinde dev bir su kaynağı bulduk” ifadelerini kullandı. Ayrıca, numunelerde daha önce sadece meteoritlerde tespit edilen yeşil minerallerin varlığı da dikkat çekti.
Bu keşif, bilim dünyasında heyecan yarattı ve araştırma, The Journal Nature adlı bilim dergisinde yayımlandı.
Dünya'nın Derinliklerinde Sıcaklık ve Manyetik Alanın Gizemi
Dünya'nın çekirdeği, 5.400°C gibi inanılmaz derecede yüksek bir sıcaklıkta ve çoğunlukla katı demirden oluşuyor. Çekirdek, gezegenimizin manyetik alanını koruyan hayati bir rol üstleniyor. Bu manyetik alan, atmosferi güneş rüzgarlarından koruyarak, yaşamın sürdürülebilirliğini sağlıyor.
Dünya'nın çekirdeğiyle ilgili halen birçok bilinmeyen bulunuyor. Özellikle, çekirdeğin nasıl bu kadar sıcak kalabildiği ve manyetik alanın nasıl işlediği, jeologların çözmeye çalıştığı gizemler arasında yer alıyor. Jeofizikçi James Van Orman, “Çekirdeğimizin sıcaklığı, dünyamızdaki hayatın varlığını sürdüren manyetik alanı koruyor,” diyor. Bununla birlikte, çekirdeğin daha önce nasıl çalıştığını ve manyetik alanın evrimini tam olarak anlamış değiliz.
Dünya'nın iç çekirdeği hala sırrını korurken, bilim insanları bu derin sıvı metal ve erimiş minerallerin Dünya'nın yapısını anlamada anahtar rol oynadığını düşünüyor. Keşifler, hem yeraltındaki su rezervlerini hem de gezegenimizin manyetik alanının nasıl oluştuğunu daha iyi anlamamıza olanak sağlayacak.