SAĞLIK

Cinsel kimlik bozukluğu neden artıyor?

Cinsiyetsiz bir dünya düzeni mi kurulmaya çalışılıyor?

Abone Ol

Son zamanlarda özellikle  sosyal medyada hemen hemen her gün cinsiyet sorunu yaşayan insanlar özellikle gençler ortaya çıkmakta. Bu insanların kendilerine takipçi toplayarak her alanda kendilerini göstermeleri ve tüm gençleri etkisi altına almaları maalesef bu sorunu yaşayan insan sayısının çoğalmasına katkı sağlamakta. Çünkü özellikle erişkinliğe geçiş döneminde olan gençler, bu kişilerin sosyal mecrada yayınladıkları her video ile onların yaşadıkları  hayata özendirilmekte.  Yani kıssaca bu durumun son zamanlarda hızla artmasında bu durumun insanların kafasında normalleştirilmesi yatıyor. Yeni dünya kavramında cinsiyetin ortadan kaldırılmak istenmesi cinsiyetsiz bir yaşam ile mümkün olacak. Bu yönde filmler, diziler, müzik camiası ve sosyal medya aracılığı ile yeni gelen neslin bu yönde etkilenmesi isteniyor. Bu  zaten bilinen bir gerçek. Ama gerçekten bu sorunu yaşayan ve kabullenen kişilerin toplumdan soyutlanması bu durumunda ki kişilerin nasıl bir gelecek kuracakları noktasında büyük sorunlara yol açıyor. 

Cinsiyet değiştirme ameliyatları dünya genelinde artıyor

Bu ameliyatların en çok yapıldığı ülkeler ise Tayland ve İran. Amerikan Plastik Cerrahi Derneği’nin verilerine göre; ABD’de plastik cerrahlar, 2016 yılında 3.250’den fazla cinsiyet değişikliği operasyonu gerçekleştirdi. Bu sayı bir önceki yıla göre yüzde 19 oranında arttı. İngiltere'de 2000 yılında 54 cinsiyet geçiş ameliyatı yapılırken, bu sayı 2009'da 143'e çıkarak, talep üçe katlandı. Türkiye'de ise 2013 verilerine göre; yılda ortalama 800 kişi cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptırdı şimdi ise bu sayının kaçlara ulaştığını siz tahmin edin
Uzmanlar, cinsiyet değiştirmek isteyen kişiler için birtakım şartlar olduğunu söylüyor. Kişilerin, cinsel kimlik konseyi tarafından 2-2.5 yıl süren değerlendirmelerden geçmesi gerekiyor. Konsey, kişinin gerçekten bu ameliyata ihtiyacı olup olmadığını irdeliyor. Uzun süren bu değerlendirmeler olası pişmanlıkları da önlemiş oluyor.
Toplum olarak bu insanların elinden tutulması ve bir takım çareler üretilmesi, onların topluma kazandırılması uzmanlar tarafından önerilen destek biçimlerinden. Gelelim bu hastalık hakkında  uzmanların verdikleri bilgilere. 

Konu hakkında detaylı bir bilgiye sahip olmamızda fayda var.

Cinsel kimlik bozukluğu, kişinin erkek ya da kadın olduğunu içsel olarak hissettiği ruhsal durumdur, yani kişinin kendisi dişi yada erkek olarak tanımlamasıdır.  Cinsel rol, kişinin iç cinsel kimlik duygusunun gözlenen dış davranış yansımasıdır. Toplumdan topluma değişmekle beraber, genel olarak kadınların saçının uzun olması, erkeklerin saçının kısa olması veya kadınların etek-elbise giymesi, erkeklerin ise pantolon giymesi cinsel rollere göre olan dış davranışlara verebileceğimiz bazı örneklerdir. Cinsel kimlik, cinsel davranışlar ile şekillenir. Cinsel davranışlar, cinsel yakinlik kurabilmek için ortaya çıkar, ancak fizyolojik ihtiyaçlarımız yani sıra duygusal ihtiyaçlarımızıda karşılamamızı sağlar. Bireylerin, cinsel davranışları hangi cinsle yasamak ve paylaşmak istediği ise, kişinin cinsel yönelimini belirler;

•    Biri sadece karşı cinsten birine cinsel anlamda yakınlık duyuyor ise heteroseksüel,
•    Yalnızca kendi ile aynı cinste birine yakınlık duyuyor ise (homoseksüel)
•    Hem kendi cinsinden olan birine hem de karşı cinsten birine yakınlık duyuyor ise biseksüel olarak adlandırılmaktadır.
•    Travesti, olarak adlandırılan bireyler, karşı cins formunda yaşamaktan haz alan bireyler iken, transseksüel bireyler ise, yalnızca karşı cins formuna girmek değil, cinsiyet değiştirmek de isteyen ve bu doğrultuda hareket eden bireylerdir.

Cinsiyetler, aralarında katı ayırımlar olan unsurlar değillerdir. Bir çocuk, herhangi bir eğilimi olmadığı halde bir kız çocuğunun eşyasına yatkınlık gösterebilir, ya da bir kız çocuğu da aynı şekilde bir yönelim gösterebilir. Ebeveynlerin bu bağlamda ciddi tepkiler vermesi, çocuklar açısından baskı oluşturan ve rahatsızlık veren durumlardır. Bunlar olumsuz tepkileri de beraberinde getirmektelerdir. Ancak çocuklarda aşağıdaki belirtiler uzun bir sure boyunca devam ediyorsa, bir psikoloğa danışmakta fayda olabilir;

•    Diğer cinsiyette olma isteğini veya ısrarını yineleyici bir biçimde dile getirme.
•    Erkek çocukların kadınsı; kız çocuklarında erkeksi giysiler giyme konusunda ısrar etmesi.
•  Oyunlarda sürekli olarak karşı cinsin rollerini oynamayı tercih etme (Jean giyme, Erkek Fatma gibi davranma veya sürekli olarak diğer cinsiyette olma fantezileri kurma.
•    Karşı cinsin oyunlarına ve eğlencelerine katılma konusunda yoğun bir istek duyma.
•    Özellikle karşı cinsten oyun arkadaşları seçme.

Çocuklar, cinsel kimliğin gelişiminde anne ve babanın yanı sıra, çevresindeki, abla, teyze, hala, ağabey, dayı, amca gibi örneklerden de etkilenir. Çocuk, aynı cinsten arkadaşlarının olumlu veya olumsuz özellikleri benimseyip ve kendi cinsel kimliğini arkadaşlarınınkiyle karşılaştırabilir. Sürekli kadın rol modelleriyle büyüyen bir erkek çocuğun, hareketlerinin daha feminen olması çok şaşırtıcı değildir, veya erkek rol modelleriyle büyüyen bir kız çocuğun erkek davranışlarını sergilemesi de şaşırtıcı değildir, çünkü çocuğun öğrendiği budur.

Çocukta cinsel kimlik karmaşasına dair belirtiler gösteren davranışların fark edilmesi durumunda, kesinlikle çocuğun azarlanmaması, aşağılanmaması ve bu davranışların cezalandırılmaması gereklidir çünkü cezalandırma pekiştirtici olabilir. Fakat, bu davranışların görmezden gelinmesi de onaylama anlamına gelebileceğinden, çocuğun karşı cinse özgü davranışlarının yerine, kendi cinsiyetine özgü davranışları tercih etmesi gerektiğinin uygun bir şekilde anlatılması ve kendi cinsine yönelik olan oyunlarla dolaylı bir yönlendirme yapılması doğru olabilir. Çocuk erkekse babasıyla, kızsa annesiyle daha çok vakit geçirmesi sağlanabilir, kendi cinsiyetine uygun faaliyetlerde bulunması teşvik edilebilir ve cinsiyetine özgü olumlu davranışları ödüllendirilebilir. Bütün bunlara rağmen cinsel kimlik karmaşasına devam ediyorsa, bu alanda uzmanlaşmış bir uzmandan yardım alınması gerekir. Cinsel kimlik karmaşası ve cinsel kimlik uyumsuzluğu arasında fark olduğunu unutmamak ve bireylere doğru şekilde yaklaşmak çok önemlidir.

Cinsel Kimlik Yönelimi

Toplumumuzda cinsel kimlik ve yönelim ile ilgili bir takım yanlış ön kabuller bulunmaktadır. Bu yüzden ailelerin doğru kişilerden destek alması çok önemlidir. Her cinsel kimlik karmaşası yaşayan kişi gelecekte transseksüel kimliğe sahip olmaz, çocukluktaki bazı cinsel kimlik karmaşaları uygun tutum ve destekle son bulabilir.
Ancak sunu da unutmamak gerekir ki; bazı bireyler transseksüel, bazıları eşcinsel olarak doğmaktadır, bu ne bir seçim ne de ebeveynlerinin bilerek yaptıkları bir hatadır, sadece bir farklılıktır. Bir yönelim farklılığıdır. Dolayısıyla, onarım terapileri bir fayda getirmez.

Kimlik karmaşası veya uyumsuzluğu yasayan bireyler, toplumda, ailede veya sosyal ortamda karşılaştığı bazı tepkiler sonucunda kendini yalnız, dışlanmış ve çaresiz hissedebilir. Bu donemde alınan yârdim kişinin kendisini tanımasına imkan vereceği gibi, ayni zamanda yargılayıcı ve yönlendirici olmayan bir tutum sayesinde kendini daha mutlu ve doğru hissetmesine de yardimci olacaktır. Bu süreçte tabi ki ailenin tutumunun da etkisi çok önemlidir. Bireylerin yaşadığı zorluklarla sağlıklı bir şekilde  bahsedilmezse, ilerde onların depresyon ve kaygı bozuklukları yaşamalarına sebep olacağı gibi, ayni zamanda kedine zarar verme veya intihar düşüncelerine de neden olabileceği bilinmelidir.

Çocukluk döneminde bile hissedilebilir

Transseksüel olan kişi bu durumu genellikle hayatının erken bir döneminde fark eder. Birçok transseksüel daha okul öncesi dönemde ifade edilmesi zor olan “kendilerinde bir şeylerin doğru olmadığı” hissine kapılırlar. Kendilerini karşı cinse ait hissederler ve bu aidiyeti, örneğin oyun oynarlarken tipik olmayan cinsiyet rolleri ve davranışlar sergileyerek gösterirler: Erkek çocukları kız elbiseleri giyer, makyaj yapar ve kadınsı bir etki yaratmak isterler; kız çocukları ise saçlarını kısa kestirir ve birçok erkek çocuğundan daha “erkeksi” davranışlarda bulunurlar. Çocukların bu tür davranışlarına belirli ölçüde müsaade edilse de, ergenlik çağının başlamasıyla birlikte problemler büyür. Erkek veya kız çocuğu olarak nasıl görünmemiz ve davranmamız konusunda toplumsal beklentiler gittikçe artar. Ayrıca cinsel organların gelişmesi çoğu zaman kendi duygularıyla uyuşmayan bir cinsiyete sabitlenme hissini güçlendirir.

Toplumda kabul görme

Transseksüeller ayrımcılığa, şiddete maruz kalırlar veya dışlanırlar. Onların yaşam tarzı birçok insan tarafından anlaşılamıyor fakat aynı zamanda neredeyse her zaman ilginin odak noktasında olurlar, gizlice veya açıkça gözlenirler ve komşuları için, boş zamanlarda veya meslek hayatında muhabbet konusu olurlar. Bunun üzerine bir de resmi değerlendirmede “hastalık” olarak görülür: Transseksüeller kendileri hasta olarak değil, farklı olarak görürler. Gerçekte ise, eğer kişi sağlık sigortası kurumundan tedavi için finansal yardım alırsa, dolaylı olarak da olsa, bu tanımlamayı kabul etmek zorundadır.

Diğer yönden yaşam transseksüeller için eskiye göre belirgin bir şeklide daha iyidir. Birçok transseksüel açıkça dayanışmalarını sergileyebiliyor, dernekleri, kendi kendine yardım grupları ve danışmanlık hizmetleri, kendilerine özel medya ve çevrimiçi forumlar vardır. Transseksüeller için artık kendi hissettikleri cinsiyete geçmek ve örneğin ismini veya nüfus kayıtlarını değiştirmek hukuki açıdan da daha kolay oldu.

Net olarak görüyoruz ki bu sorunla baş etmeye çalışırken  toplumdan soyutlandığı için binlerce insanın hayatı tahrip olmakta. Sorunun çözümü için sadece bu problemle baş etmeye çalışan bireylerin değil toplum olarak bizlerin de bilgilenmesi gerekli. Yani cinsel kimlik bozukluğu yaşayan bireylerle nasıl ilişki kurulması gerektiği hakkında yeterlilik kazanmamız şart. Aynı zamanda bu insanların kullanılmak üzere bazı kesimlerin ağına düşmesi sonucu topluma yön verilmek istenen bilinçaltından kendimizi de korumanın yollarını  ayrıca bulmamız gerekiyor. Bu  gelecek nesillerin sağlıklı yetişebilmesi ve topluma kazandırılabilmesi adına büyük önem taşıyor.