Mustafa Kaçmaz adım. Hep anlatırım hayatımı anlatırım çocuklara bir coşku gelsi heyecan gelsin onlar aramzıdan çıkmışta gelmiş falan desinler diye. Trabzon lastiği bilirsiniz, Trabzon lastikte farklı bir bağı olan kara trenle üç günde İstenbula gittim. İstanbul’da bir süre terzi falan, konfeksiyon falan uğraştım. Bekar olduğumuz zamanlarda İstanbul’da bir handa orada bir beyefendi ile selamlaşıyoruz, sabah erken 6 da falan çıkıyoruz. Meğerse elektrik sektöründe bir mağazanın sahibiymiş.
Benim sürekli ona selam vermem, onunla konuşmam, tebessüm etmem, gülmem onun hoşuna gitmiş. Ondan sonra bana teklifte bulundular, 1974 yılında Karaköy Bankalar Caddeesi’nde bir teknik malzeme satan 7 veya 8 tane bayisi olan bir firmada işbaşı yaptım çırak olarak. Çırak olarak girdim ama işimi çok sevdim. İşimi öyle bir sevdim, öyle bir benimsedim ki kısa süre içerisinde o çırak kalfa oldu. O kalfa olan çocuk zaman geldi o mağazanın müdürü oldu. Yani kocaman bir firmanın müdürü oldu. Benim patronum Rum ustam Ermeniydi. İyi bir tezgahta yetiştim.
Genelde bizim o sektörün genelde yüzde 85’i gayrimüslimlerin elindeydi, ya Rum, ya Ermeni yada Yahudi vs. Biz hepimiz o tezgahlarda yetiştik. Yani özellikle mesela Erzincan’da tanıdığım birçok iş adamı vardır oralarda yetişmiştir. 1983 yılında sıfır sermaye ile işi çok iyi kavradım, işi çok iyi biliyorum, üretici firmaları çok iyi biliyorum, satış yapacağım firmaları çok iyi biliyorum. Orada çok iyi bir denge oluşturduk, 1983 yılında Bismillahirrahmanirahim dedik, 1983’ün üçüncü ayında firmayı kurduk. Azimli ve çalışkan bir insandım. Sonra yavaş yavaş bu işi Karaköy’de büyütmeye başladık. Sonra 90’lı yıllarda geldik, o dönemlerde bizim sektörde birçok ülkelerde ithal mal gelirdi. Bizim dünya kadar dövizimiz dışarı giderdi.
Gerçekten biz Erzincalılar olarak yoksulluktan geldi, fakirlikten geldik, yokluktan, açlıktan geldik. Ancak düzgün, onurlu, namuslu çalışarak tırnaklarımızla biryerlere geldik. 90’lı yıllardan sonra üretime geçtik. Mesela bu bizim evlerimizde, ofislerimizde sıva altı dediğimiz malzemeler var, işteboyasından tutun, kasasından tutun, sigorta kutusu yani herşeyinden tutun bunları ve en çok üretilen kablo kanalları. Size bir hemşeriniz olarak onurla gururla söylüyorum plastik kablo kanallarında Türkiye genelinde bir numaradayız. Ama önceleri milyon dolarlar paramız dışarıya giderdi. Biz daha sonra üretimi geliştirdik, işi büyüttük ondan sonra 2000’li yıllarda priz anahtar grubuna girdik. Şu an Türkiye genelinde 81 ilde bayilerimiz var. Sadece fabrikada çalışan 750 personeliz var. Yan sanayi ile birlikte toplamda bin kişi çalıştırıyoruz. Ama en gurur duyduğum şey ithal ettiğimiz ülkelere şu anda biz ihracat yapıyoruz, 85 ülkeye ihracatımız var. Bunu da gittikçe arttırıyoruz.
Özellikle bu pandemi döneminde Türkiye’deki birçok olumsuzluğa reğmen, biz Allah’a şükür dimdik ayakta durduk. Pandeminin en sıkıntılı, en zor olduğu dönemlerde iki iş yaptık. Birincisi personel, personele şu mesajı verdim, dedim ki arkadaşlar size söz veriyorum, pandemide dünya ve Türkiye’de bir çıkmaz var sıkıntı var size beş ay söz veriyorum kepenkler kapalı da olsa size beş ay maaşınızı size aktaracağım. Onlara büyük bir güven geldi, ondan sonra Türkiye’de ki bütün bayilerimiz Erzincan’da dahil mesela üç ili beş ili aldık telekonferans ile bayilerimize moral verdik. 24 saat çalışıyoruz hakikaten bizim bayilerimiz 24 saat çalışıyor. 7-24 saat çalışıyoruz, biz buradayız o pandeminin en zor olduğu süreçte ben yaş itibariyle 65’e yakınım buna rağmen bir saatte olsa üç saatte olsa fabrikaya gidiyorum onlara oral olsun diye. Pandemide Türkye genelinde bayilerimizi hem çalışanlarımızı moral motivasyon noktasında en üst noktaya taşıdık. Şunu da söyleyeyim birçok siyasi partiden bana teklifler geldi, sayın başbakanımıza ben şunu söyledim, kendisi ile 40 yıla yakın bir dostluğumuz var, 4 defa geldi fabirkamıza ziyarete. Dedim ki sayın başbakanım ben sanayiciyim, siz siyasetçisiniz. Benim ana işim istihdam sağlamak, ihracat yapmak ve ülkenin ekonomisine katkıda bulunmak benim işim bu, siyasette sizin işiniz. Gelin sizler o kulvarda bizler bu kulvarda devam edelim dedik. Ben öncelikle hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Şeref verdiniz onur verdiniz. Şunu da söyliyim bir erzincanlı olarak Erzincanlı olmaktan onur gurur duyuyorum.
Uzun yıllardan beri İstanbul’da olmama rağmen köyde güzel evler, güzel yatırımlar yaptık. Erzincan’ımızın birçok sivil toplum kuruluşlarında, derneklerinde görev aldım, başkanlık yaptım, başkan yardımcılığı yaptım. Erzincan Eğitim Kültür Vakfı’nda Erzincan Sanayici İş Adamları Derneği’nde üç dönem görev aldım. Hatta son dönem bbiraz böyle sıkıntılı oldu, zor bir süreç oldu, ben başkan vekiliydim orada biraz sıkıntılar oldu dolayısıyla biraz beni üzdüler. Biraz üzüldük ama olsun. Elimizden geldiğince var olmaya çalışıyorum.