Tarihine sırtını dönmüş milletlerin kökü olmayan bir ağaçtan farkı olmayacağı gibi gelecek adına ümitvar olması da düşünülemez.
Buruk ama vakarlı, hüzün dolu ama, gururla dolu, hüzünlü ama, başı dik bir milletin duygularının zirvelere yükseldiği yer ÇANAKKALE...
Kurtların, yamyamların, çakalların, sırtlanların her taraftan başına üşüştüğü ve sofrasına meze yapılmaya çalışıldığı o dehşetli günde, öyle bir cehennemde bile muhataplarına korku salan bir milletin yeniden küllerinden diriliş muştusunu haykıran derin bir mefkurenin ve sarsılmaz inancın adıdır ÇANAKKALE...
"Tefrika girmeden bir millete düşman giremez,
Toplu vurdukça sineler onu top bile sindiremez" inancının zaferle taçlandığı, hüzünlü ama başı dik şölenin adıdır ÇANAKKALE...
Düşmanların hayret ve gıpta ile baktığı, bizimde kıyamete kadar dönüp dönüp bakacağımız, bakıp ta dersler çıkaracağımız şeref levhasıdır ÇANAKKALE...
Ne gam ne tasa! Sebeplere müracaat edip, yeryüzünde en güçlü silahın ateşlenmiş insan ruhu olduğu inancı ile önce azme sarılıp sonra Tevekkeltü alellah diyerek, bütün meseleleri sebepler üstü sebebe havale eden yiğitlerin, cengaverlerin etten duvar ördüğü yerin adıdır ÇANAKKALE...
Tarihin her döneminde problem üstüne problem üreten, çıbanbaşı İngiltere ve Fransız orduları, ve de onların isimlendirdiği "yenilmez armada" olarak bilinen orduların hezimete uğradığı, perişan olduğu er meydanının adıdır ÇANAKKALE
Aşılmaz görülen dağların aşıldığı, sarp geçitlerin geçildiği, bükülmez denilen bileklerin büküldüğü, malında canında bir keseye konarak Hakk'a takdim edildiği Babayiğitlerin meydanı ÇANAKKALE...
Eline geçirdiği düşmana bile misafir muamelesi yapan kahramanların menba-ı ÇANAKKALE
Allah'ın şahit, milletin şahit, bu mübarek topraklardaki kan izlerinin şahit olduğu yerin adıdır ÇANAKKALE...
Yokluğun varlığı zir-ü zeber ettiği, kündeye getirdiği, imanın küfrü tersyüz ettiği, kibrin ve gururun burnunun yerlerde süründürüldüğü, inanca, imana, sabra, fedakarlığa, vatanperverliğe bahşedilen en büyük payenin adıdır ÇANAKKALE
Onun içindir ki Çanakkale'deki muhteşem zaferin bakiyesi ile mevcudiyetimizi devam ettiremeyiz. O günün koşullarında gösterilen cengaverliğin, yardan da serden de geçmenin ne anlama geldiğini anlamadan o yüksek seciyeli kahramanların sahip oldukları değerleri yaşamadan yaşatmadan, kuşaktan kuşağa aktarmadan; inancımıza, tarihimize, medeniyetimize, kültürümüze karşı olan sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmadığımız gibi gelecek adına, gelecek nesiller adına vebal altında kalmaktan kurtulamayız.
Hem Hakk'ın hem halkın rızasını kazanmak; muhteşem bir kahramanlığın, cesaretin, fedakarlığın ve sabrın destanına ortak olmak ve o hüzünlü zaferden dersler çıkarmak, geçmişe tutulan ayna ile geleceğe yürümek ve millet olarak kenetlenmekle mümkün olur.
Dünya menfaati için her yolu meşru addeden insanların kol gezdiği günümüzde, birbirinin elinden ekmeğini çalmaya çalışan kurtlar sofrasında, dünden daha çok Çanakkale ruhunu yaşamaya ve yaşatmaya ihtiyacımız var.
Kılı, tüyü bahane ederek ortalığı ateşe verenlere, yakıp yıkanlara, cana kıyanlara en büyük dersi Merhum Akif, bakın nasıl veriyor :
Ey yolcu uyan, yoksa çıkarsın ki sabaha ;
Bir kupkuru çöl var, ne ışık var, ne de vaha !
Böylesine bir destanı kanları ile yazan benim aziz Ecdadım ! Her birerlerinizin ruhu şad makamı A’li olsun.