Eski çağlardan süre gelen Kurban Bayramının birçoğumuz az çok hikayesini biliriz. Hazreti İbrahim’in oğlunun yerine ona gönderilen koç’u kesme hikayesidir. İşte o günden bu güne devam ettirmekte olduğumuz bayramımıza daha yollarda sevdiklerimizin yanına giderken  dahi ,neşe ve keder katmak bizim ellerimizde. Gerek çevre ve yol şartları, gerek aracımızın bakımıyla alakalı ve gerekse bizlerden kaynaklanan faktörlerden dolayı kazalara davetiye çıkartabiliyoruz. Bir kere gideceğimiz yere, yola  çıkmadan önce hani yemeğin yağına ve tuzuna bakılır ya işte o şekilde  yağ, su , lastik, ibre, ilk yardım çantası vs. şeyleri kontrol edip ya da ettirtip yola çıkmanın gereğini bilirsiniz. Yollarda kalmak gerçekten de  illet bir şeydir. Bazı eksiklikler tabi ki kazaya da sebep verebilir. Yollar özellikle bayram dolayısıyla yoğun olacağından, ayrıca bir dikkat gerektirir. Tabi aklımızdan çıkartmamamız gerekir ki trafik her zaman dikkat ister. Ben eşime dostuma hemen varayım anlayışıyla acele edersek trafik kazasına maruz kalmamız kaçınılmaz olabilir. Bir diğer husus da bayramın eski tadını yitirme eyleminde olduğudur. Neden her şeyin eskisi güzeldi deriz ki ? Mesela nedenlerinden birisi şu olabilir mi ? Maalesef ki bayram deyince yalnızca tatil diyerek ; gelenek göreneklerimiz olan büyükleri ziyaretleri unutanlar da var. İnsan her zaman genç kalacak diye bir şey yok , elbet sıra bir gün bize de gelecek. Bizler büyüklerimizi arar sorarsak çocuklarımıza da iyi örnek oluruz. Büyüklerimiz, bizlerin iş hayatında ki yoğunluğumuzu bildikleri için normal zamanlar da rahatsız etmemek adına sık sık görüşmek istemeyebilirler. Ama bayram oldu mu, hakikaten gözler yolları gözler… Mesafe uzaksa da  , kulaklar telefonlardan çağrı bekler. Bayramın bir güzelliği de ; hani o ‘’ inat ’’ dediğimiz şey vardır ya ,herkesi yıpratır. İşte o inattan kaynaklanan küsmelerden kurtulma fırsatıdır. Bayramın yüzü gözü hürmetine diyerek bir kere barışma yoluna atılmalı insan .Bu küslük,barışlık işleri çocuklara da iyi ya da kötü örnekler olarak yansır. Çünkü çocuk çocuktur, iyiyi kötüyü tam ayıramayabilir. Ailesinden ya da çevreden gördüğünü öğrenir ve uygular. Hiç yoksa çocukların hatırına kaldıralım engelleri. Hazır çocuklardan açılmışken laf,kurban kesiminde kesimi görüp korkan ve aklına da bayramdan ziyade korkulu bir şeymiş gibi ihtiva eden ve fobi olarak  kalan çocuklarımızı düşünelim. Yaptığımız hayırlı işin çocuklar üzerinde kötü izlenimler bırakmaması için ,belli bir yaşın altındaki çocukları lütfen kesim anında ve bir süre geçene kadar yaklaştırmayalım. Düşünsenize kafasında kim bilir neler kuracağını  ,belki de uykusuna dahi yansıyacağını. Ben bir zamanlar küçük olmamama  rağmen,  bir kurban kesiminde keskin bıçak kullanılmadığına şahit olmuştum. Anlık bir bıçak değişimi olmuştu. Eminim ki kesen kişi bilerek yapmamıştı bunu ama, ihmalkarsızlık kurban için kötü olmuştu. Ben de bundan etkilenmiştim çok küçük olmamama rağmen. Tabi çocukları düşündüğümüz gibi kurbanın da özellikle kesim yerine giderken ve kesim esnasında hele ki etrafında ondan önce kesilecek kurban varsa gözlerini bağlamamız ; kurbanımızı eziyetten kurtaracaktır. Bayramlarımızı bayram gibi yaşamak bizlerin ellerinde lütfen ufak tefek nüansları göz önünde bulunduralım. Ve bayramımızı tatlı tatlı yaşayalım. Cümleten hayırlı bayramlar olsun dileğiyle …