Dünyanın belirli bölgelerinde, özellikle de Avustralya’nın kuzey topraklarında, bal karıncaları adı verilen bu minik mucizeler, doğanın canlı kilerleri olarak bilinirler.
Kendi ağırlıklarının 8 katı kadar bal depolayabilen bu karıncaların, kıtlık zamanlarında diğer kardeşlerine sundukları bal, sadece bir besin kaynağı değil, aynı zamanda bir kültürel sembol haline gelmiştir. Bu durum aynı zamanda, Aborjin geleneğinde bal karıncalarının ikram edilmesinin, misafirperverliğin bir ifadesi olduğunu da simgeler.
Bal Karıncalarının Özellikleri
Balküpü karıncaları, 1.7 metreye kadar inebilen ve 2.4 metreye kadar uzanan yanal tünellerden oluşan yuvalara sahiptir. Bu koloniler altı tane kanatsız kraliçe tarafından yönetilir. Bal karıncaları, koloninin yaklaşık yarısını oluşturur ve canlı bir depo işlevi görürler. Diğer koloni üyeleriyle birlikte yeraltı galerilerinde yaşarlar.
En büyük bal karıncası 15 milimetre uzunluğunda ve 1.4 gram ağırlığındadır, yaklaşık olarak 48 pirinç tanesinin ağırlığına eşdeğerdir. Balküpü karıncaları, zor zamanlarda diğer karıncalara destek sağlarlar. İşçi karıncaların yiyecekleri tükendiğinde, depolanan balı kusmalarını sağlayarak onlara yardımcı olurlar.
Balküpü karıncaları genellikle Avustralya çöllerinde bulunur. Bu çöllerde yaşayan işçi arılar da, balküpü karıncaları gibi mulga ağacının çiçeklerinden çeşitli nektarlar toplarlar. Mulga ağacı, sıcaklıklardan korunmalarına yardımcı olduğu için canlılar için önemli bir barınak sağlar ve böceklerle ve arılarla sıkı bir ilişki içindedir. Balküpü karıncaları, mulga ağacından topladıkları nektarı yeraltına taşırlar. Yeraltındaki kolonide, özel olarak görevlendirilmiş bir işçi türü, nektarı tüketmekle görevlidir. Bu işçilerin tek işi, gelen nektarı tüketmektir.
Nasıl Küçük Bal Topçuklarına Dönüşürler?
Bu tıknaz, küçük böcekler o kadar çok nektarla beslenirler ki karınları küçük bir üzüm tanesi kadar şişer. Şişen karın duvarı gerilir, incecik kalır. Böylece karınlarının içindeki bal görünür. Sırtlarında sert kabuk parçalarını birbirine bağlayan yumuşak ve esnek eklem bölgeleri bulunmaktadır. Karınları boşken eklem görevi gören zarlar katlanır ve karıncaların karnı küçülür. Bu zar, nektarla beslendikçe tamamen gerilir ve sert kabuk parçaları birbirinden uzaklaşır.
Balküpü Karıncaları Yenilebilir mi?
Yenilebilir bir böcek türü olarak değerlendirilen bu karıncalar, binlerce yıldır onları kazıp yiyen Yerli Avustralyalılar tarafından çok değerlidirler. Yerliler için, Balküpü Karıncası avına çıkmak ve toprağı kazarak bu karıncaları aramak keyifli bir sosyal aktivitedir. 1990 yapımı Trials of Life belgeselinde, David Attenborough bu balın tadına bakmıştır.
Karınca Balı, Arının Ürettiği Baldan Farklı mıdır?
Balküpü karıncalarının organoleptik özellikleri, yani duyu organlarının özellikleri, bal arılarıyla benzerdir. Bu yüzden ürettikleri balın içeriği merak uyandırıcıdır. 2022 yılında yapılan bir çalışmada, balın kimyasal içeriği yüksek performanslı sıvı kromatografisi yöntemiyle incelenmiştir. Balküpü karıncalarının depoladığı balın, bal arısının ürettiği bala göre; daha az şekerli, daha akıcı ve antioksidanlar açısından zengin olduğu tespit edilmiştir.
Bal arıları kovanlarına getirdikleri balı boşaltırken kanatlarını çırparak nektarlardaki suyun bir kısmının buharlaşmasını sağlar. Böylece nektar daha viskoz hale gelir ve bala dönüşür. Karıncaların kanatları olmadığından bu durum yaşanmaz. Dolayısıyla, ballarının su içeriği daha yüksektir. Aslında bu durum, kurak bölgede yaşayan koloni için iyi bir durumdur ve su içeriği yüksek olan bu besin, balküpü karıncaları için oldukça kıymetlidir.