Son dönemde ülkemizde hukuka ve adalete dair gelişmeler gündemi şekillendiriyor. Bu kavramların insan psikolojisindeki yeri ve çocuklara nasıl anlatılacağı ise önemli bir tartışma konusu haline gelmiş durumda. Uzmanlar, adalet duygusunun çocuklardaki gelişimini ve aile içindeki önemini ele alıyor.
Adaletin üç temel türü vardır. Birincisi, yargı adaleti, kanunların sağladığı menfaatle ilgilidir. İkinci tür sosyal adalet ise geleneksel değerlerle alakalıdır. Üçüncü tür ise vicdani adalet olup, kişisel vicdan ve etik normlarla bağlantılıdır. İnsan psikolojisinde, özellikle aile içindeki adalet algısı, vicdani adaletle en çok ilişkilidir. Çünkü vicdan adaleti, bir yargılama süreci olmaksızın, kişilerin içsel değerlerine dayalıdır.
Adalet ve eşitlik arasındaki farklar da sıklıkla kafa karıştırıcı olabilir. Eşitlik, her bireye aynı şeyi vermek anlamına gelirken, adalet, her bireye hak ettiği kadarını vermeyi ifade eder. Örneğin, bir çocuğa ödül verirken, onun çabası ve başarısı dikkate alınmalıdır; tembellik gösteren bir çocuğa aynı ödülün verilmesi, eşitlik olabilir ancak adaletli değildir. Adalet, bireyin varoluşunun temel taşlarından biridir ve insan doğası, alma-verme dengesini sürekli olarak gözetir. Bu dengenin bozulduğu anlarda insanlar, "Bunu hak etmedim!" gibi cümleler kurar. İçsel adaletini sağlayamayan bir insan, dış dünyada da adil davranmakta zorlanır.
Adalet Ailede Başlar
Çocuklarda adalet duygusunun ilk temelleri, ailede atılır. Ailenin adalet anlayışı, çocuğun dünyasına şekil verir. Anne ve baba arasındaki tutumlar, çocuk için ilk modeldir. Çocuklar, ailede gördükleri adaletli davranışlarla, adaletin ne olduğunu öğrenir ve içselleştirir. "Anne ve babam bana haksızlık yapmaz" duygusu, çocuğun adalet algısını güçlendirir ve aynı zamanda sorumluluk duygusunun gelişmesine katkı sağlar. Anne ve babanın arasındaki adalet de, çocukların duygusal gelişiminde kritik bir rol oynar. Çocuk, başlangıçta sadece anne ve babayı tanıdığı için onların ilişkisini model alır. Eşitlik ve adaletin ailedeki yeri, çocukta sağlıklı bir adalet duygusunun temellerini atar.
Kardeş Rekabeti ve Adalet
Ailede birden fazla çocuk olduğunda, rekabet duygusu ortaya çıkabilir. Bu, doğal bir psikolojik süreçtir ve kendi başına zararlı değildir. Ancak, anne ve baba bu rekabeti doğru yönetmezse, adaletsizlik duyguları oluşabilir. Çocukların gelişiminde yaşanan yanlış anlaşılmalar veya kötü şakalar da adalet duygusunu olumsuz etkileyebilir. Özellikle küçük yaşlardaki çocuklar, şaka ile gerçeği ayırt etmekte zorlanır. Kardeşler arası kıskanclık ve rekabetin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi için, anne-babanın çocukları arasında eşitlikçi ve adil bir tutum sergilemesi gereklidir.
Hak ve Sorumlulukta Denge
Sağlıklı sınırlar koymak, ailedeki adalet anlayışını pekiştirir. Çocuğa hem hak hem de sorumluluk verilmesi, onun özgüvenini ve sorumluluk bilincini artırır. Bu dengeyi sağlayan en önemli faktör, anne ve babanın tutarlı davranışlarıdır. Ancak aşırı korumacı ve kuşkucu ailelerde, çocuk dış dünyayı tehdit olarak algılayabilir. Bu durum, çocuğun ilerleyen yaşlarında toplumsal ilişkilerde sorunlar yaşamasına neden olabilir.
Adalet ve Sevgi İlişkisi
Adalet duygusu, sevgi üzerine inşa edilir. Sevginin olmadığı bir ortamda sağlıklı bir adalet anlayışı gelişemez. Çocuklar, sevgiyi ve disiplini bir arada görebildiklerinde psikolojik olarak güçlü bir temel oluştururlar. Ancak bu dengeyi sağlamak, anne ve babanın tutarlı ve eşit bir şekilde davranmasıyla mümkündür. Çocuklar, anne ve babalarının tutarsız tutumlarıyla karışıklığa düşebilir ve güven duyguları zedelenebilir. Anne ve babanın birbirleriyle ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde adaleti gözetmesi, çocuğun güven duygusunun gelişmesi açısından kritik bir faktördür. Adalet, sevgiyle iç içe geçtiğinde, çocuklar hem içsel hem de dışsal dünyada sağlıklı bir adalet duygusu geliştirebilir.
Çocuklarda adalet duygusunun gelişmesi, uzun vadeli bir süreçtir ve aile içindeki ilişkilerle doğrudan ilişkilidir. Aile üyelerinin adalet anlayışını ne kadar tutarlı ve dengeli bir şekilde aktaracakları, çocukların gelecekteki psikolojik sağlığı üzerinde büyük bir etkiye sahiptir.