SAĞLIK

Acil serviste en çok karşılaşılan durumlar ve nasıl müdahale edilir?

Siz de en az bir kez soluğu acil serviste almak zorunda kalmışsınızdır. Kimi zaman yüksek ateşi kimi zaman travma nedeniyle gidilen acil serviste en çok karşılaşılan durumlar ve bu durumlarda nasıl müdahale edildiği haberimizde

Abone Ol

Acil serviste en çok bu durumlarla karşılaşılıyor

Acil servise genel olarak ateşli hastalık, travma, şuur kaybı, göğüs ağrısı, karın ağrısı gibi hayati tehdit eden ve ani başlayan şikayetlerle başvurulur. Ani gelişen, kişinin hayatını ya da hayat bütünlüğünü tehdit eden sağlık durumları acil olarak nitelendirilir. Acil serviste sıklıkla karşılaşılan durumlar ve müdahaleleri şöyle sıralanabilir:

Yüksek ateş durumunda ilk müdahale nedir?

Acil servis başvurularında en yaygın şikayet ateş olup, ayaktan başvuranların yüzde 30’unu oluşturur. 3 ay altındaki çocuklarda daha çok bakteriyemi, sepsis ve menenjit ihtimali bulunduğu için 38 derece ve üzerindeki ateşli hastalıklarda dikkatli olunması gerekir. Yüksek ateşle acil servise başvuranların öncelikle genel durumu ve vital bulguları değerlendirilir. Ardından acilde ilk yapılması gereken; ateşin sebebini ve kaynağını belirlemektir. Bu, fizik muayenesi, laboratuvar ve görüntüleme tetkikleri ile yapılır. Hızlıca etkin tedaviye başlanır.

Kişinin havale geçirip geçirmediği nasıl anlaşılır?

Havale (konvülsiyon) belirtileri şunlardır:

  • Yüksek ateş
  • Vücudun aniden kasılması
  • Gözlerin dönmesi
  • İdrar kaçırma
  • İstem dışı beden, kol ve bacak hareketleri,
  • Görme kaybı
  • Bilinç kaybı
  • Vücudun katılaşması

Havale durumunda nasıl müdahale edilir?

Havaleler ateşli ve ateşsiz olmak üzere ikiye ayrılır. Ateşle gelişen havale genellikle 6 ay–6 yaş arası çocuklarda görülür. Bunların tedavisinde komplike bir durum yok ise ve havale kısa süreliyse genelde hastanın durumu stabil olana kadar acil serviste takip edilir. İkinci havale meydana geldiyse ilaç tedavisine başlanır. Erişkinlerde yeni başlayan havaleler ise beyinde olan bir tümör, kanama sebebiyle veya travma sonucu oluşabilir. Ateşsiz havalede mutlaka ilaç verilir. İlk müdahale hastaya pozisyon vermek, hastane dışındaysa hastanın hareketlerine engel olmadan yan yatırmak ve dilinin geriye kaçmasını engellemektir. Hava yolunu açmak hastaneye gelene kadar yeterli olacaktır. Havale geçiren hastada ilk müdahale hava yolu açıklığını sağlamak, hastaya oksijen vermek, damar yolu açmak, monitorize etmek ve gerekli ilaç tedavisi ile nöbeti sonlandırmaktır.

Acile gelen bir kişinin zatürre olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Zatürre (pnömoni), akciğerin kendi dokusunun enfeksiyon halidir. Buna sebep olan birçok ajan vardır. Bakteriyel viral ajanlar olabilir. Zatürrede ilk bulgular ateş, öksürük, balgam çıkarma ya da balgam miktarında artış ile balgam rengindeki değişiklik ve kötü kokudur. Dinleme bulgusu ve muayene bulgusu olarak ateş, akciğerde ral denilen bazı sesler dinlenir. Tetkikler zatürre teşhisini doğruluyorsa tanı konulur ve tedaviye başlanır.

Kusma ve ishal ile gelen kişiye nasıl müdahale edilir?

Kusma ve ishal genellikle erişkin çağda hayatı çok fazla tehdit etmeyen, sadece yaşlılarda, geriatrik (düşkün) hastalarda ve çocuk hastalarda hayatı tehdit edebilen bir durumdur. Erişkin ishallerinde genellikle antibiyotik tedavisine ihtiyaç duymadan bağırsak hareketleri normale döner. Kanlı ishaller bazen antibiyotik tedavisi gerektirebilir. Bu gibi durumlarda gaita testi ve kan değerlerine bakılır. Böbrek veya karaciğer fonksiyon bozukluğu varsa,  elektrolit dengesizliği ileri seviyedeyse veya kan gazı tetkiklerinde asidoz varsa, hasta yatarak sıvı replasmanı ile tedavi edilir. Erişkin ishallerinde en önemli şey hastaların bol sıvı almasıdır. Bütün komplikasyonlar sıvı kaybından oluşur. Bunu önlemek gerekir. Sıvı elektrolit dengesi düzenli olduğu sürece ishal kendiliğinden geçer. Parazital ishallerde ilaç verilir, ishal parazital değilse probiyotik takviyesi ve doğru beslenme ile bu durum iyileştirebilir.

Kesilmelere nasıl müdahale edilir?

Kesilen alan sadece cilt veya cilt altındaysa basit bir dikme (sütürasyon) veya pansumanla tedavi edilir. Kesilen alanda bir tendon veya kas hasarı, sinir dokusunda, ana damar (atardamar veya toplardamarda) yaralanma varsa bunun müdahalesi farklıdır. Bu müdahalelerde hastalar genelde travmaya maruz kaldığı için sakinleştirmek gerekebilir ve kan kaybını ortadan kaldıracak şekilde kesilen bölgeye bası uygulamak daha sonrasında kesinin öncelikli tamiri yapılmalıdır. Kesi derin ve cerrahi bir uygulama gerektiriyorsa kişi ameliyathaneye sevk edilir.

Kafa travmalarına nasıl müdahale edilir?

Her yaşta görebilen en yaygın travma türlerindendir. Özellikle çocuklar düşmeye bağlı çok sık kafa travması geçirir. Öncelikle yapılması gereken müdahale nörolojik muayenedir.

2 yaş altındaki çocuklar 90cm sınır yüksekliğinden daha yüksek bir yerden düştüyse, 2 yaş üstünde 150cm, 6 basamak merdivenden yuvarlandıysa veya 60 km hızla giden bir aracın çarpışmasıyla oluşan bir kafa travmasına maruz kaldıysa, bunlar yüksek enerjili kafa travmaları olarak sınıflandırılır. Bu tip durumlarda çocuklar tomografiye yönlendirilir. Hasta, bu yaralanma şekillerinden daha az şiddette bir travma yaşadıysa, nörolojik muayene anormalse, kusma, bayılma, havale gibi bir semptom gelişmediyse, bu hastalarda tomografik endikasyonlar yoktur, sadece takip edilmesi önerilir. 24 saatlik takip süresinde bu durumlardan herhangi biri geliştiyse tekrar hastaneye başvurulması gerekir.

Erişkinlerde ise muayene sonrası tedaviye karar verilir. 65 yaş üstü travmalarda kafa travmasının şiddetine bakılmaksızın radyasyon etkilerinin minimal olduğu hesaba katılarak tomografi çekilir. Hem boyun hem kafa görüntülemesi gerekir. Kişinin koma skoru 10’un altındaysa kişi entübe edildikten sonra yoğun bakım ünitesine sevk edilir.

Apandisit şüphesi olan hastaya nasıl müdahale edilir?

Sağ alt kadranda katılaşma (rijitidite) ve karnın sağ alt tarafında kalan kasın (psoasın) gerginliği apandisit muayene bulguları arasındadır. Tam kan, CRP, idrar analizi ve görüntüleme çalışmaları gibi ilave tetkikler ile kesin bir teşhis konulabilir. MR radyasyon vermediği için özellikle gebelerde apandisit tanısında güvenilir bir yöntemdir. Tanı kesinleşmişse, hasta ağızdan hiçbir şey almadan damar yolu açılmalı ve sıvı takviyesi yapılmalıdır. Akut apandistin tedavisi organın alınmasıdır (apendektomidir). Ağrı morfin gibi narkotik ağrı kesicilerle kontrol edilmelidir. Tanı kesinleşmemişse hasta gözleme alınmalı, tekrarlayan muayeneler ve cerrahi konsültasyonu yapılmalıdır. Stabil, toksik olmayan ve yeterli ağrı kontrolü sağlanan, oral hidrasyonu tolere eden ve şeker, tansiyon ve kalp hastalığı gibi önemli bir hastalığı olmayan ve 12 saat içinde yeniden değerlendirilmek üzere hastaneye geri gelebilecek hastalar taburcu edilebilir ve 12 saatlik takibe alınabilir.

Trafik kazasıyla getirilen bir kişiye hangi müdahalelerde bulunulur?

Trafik kazası, çoklu travma denilen gruba girer. Hastanın çoklu organ travmasına maruz kaldığı durumlar olarak da nitelendirilir.

Felç vakasıyla getirilen kişiye nasıl müdahale edilir?

Vücudun herhangi bir uzvunda işlev kaybı, tutmama, uyuşma, yüzde kayma, konuşamama ve hastanın nörolojik durumunu etkileyen vakalar acil serviste tek bir çatı altında değerlendirilir.

Genelde başvuran kişiler bilgi verilebilecek durumda ise kolunun veya bacağının tutmadığını veya konuşma bozukluğu veya görme kaybı olduğunu paylaşır. Kişi kendini ifade edebilecek durumda değilse, şuur kaybı oluşmuştur. Bunun sebepleri arasında felç, toksik gazlara maruz kalma, gıda ya da ilaç zehirlenmeleri, böbrek veya karaciğer yetmezliği gibi durumlarda şuur kaybı görülebilir. Bu gibi durumlarda fizik muayenesi yapılır. Bu muayenede belirli refleksler ve belirli bölgelerin güçleri değerlendirilir. Gözlerde siyah noktaların büyüklüğü kıyaslanır ve diğer nörolojik muayeneler yapılır. İki türlü felç durumu olduğundan tomografi ve MR çekimi yapılır. Tomografi kanamadan kaynaklanıp kaynaklanmadığını tespit etmek, MR ise beyin damarında oluşan tıkanıklığı tespit etmek için gerçekleştirilir.

Durum ani geliştiyse (6 saat içerisinde) vakit kaybedilmeden inme merkezine yönlendirilmelidir.

Şiddetli karın ağrılarında ilk müdahale nedir?

Başlangıç değerlendirme sırasında hastalar aç bırakılmalıdır. Göğüs ağrısı, nefes darlığı ve öksürük gibi kardiyovasküler semptomlar ve travma hikayesi mutlaka sorgulanmalıdır. Özellikle yaşlı hastalarda miyokard infarktüsü, disritmi, koagülopati ve vaskülopatiler sorgulanmalıdır. Önceki medikal ve cerrahi hikaye mutlaka alınmalı, kullanılan ilaçlar özellikle de stereoidler, antibiyotikler ve nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar not edilmelidir. Kadınlarda detaylı jinekolojik anamnez alınmalıdır.

Fizik muayenesi hastanın genel durum değerlendirmesini de içermelidir. Cilt solukluk ve sarılık açısından değerlendirilir. Vücut sıcaklığı daima ölçülmelidir ancak ateşin olmaması özellikle yaşlılarda enfeksiyon olmadığını göstermez. Fiziksel muayenenin en önemli parçası palpasyondur. Katılık, gerginlik ve özellikle öksürmekle olan ağrı birlikteliği genellikle tanı için yeterli olsa her zaman tanıyı koymakta yeterli olmayabilir.

Kontrollü analjezik kullanımı uygundur. Şüphelenilen enfeksiyon kaynağına göre değişmek üzere uygun hastalarda antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Acil müdahale gerektiren çeşitli patolojilerden şüpheleniliyorsa (gebelik vb gibi) cerrahi veya kadın doğum konsültasyonu istenmelidir. Kaynağı belli olmayan karın ağrısı şikayeti olanların çoğu 24 saat sonra karın ağrısında artış, bulantı, ateş varlığı veya yakınmalarında düzelme olmaması durumunda tekrar hastaneye başvurmaları önerilerek taburcu edilebilir.

Burun ve kulak kanamalarında ilk müdahale nasıldır?

Acil serviste daha çok burun kanamaları ile karşılaşılır. İlk müdahale burun kanatlarında bulunan kemiklerin altında yer alan damar yumağına baskı uygulamaktır. Burun kanaması genellikle hayati tehlikesi olan bir durum değildir. Ancak yaşlılarda, tansiyonu yüksek veya kan sulandırıcı ilaç kullananlarda görülmesi durumunda hayati tehlikeden bahsedilebilir. Öncelik kanamayı durdurmak, sonrasında ise kaynağı bulmaktır. Kanamayı durdurmanın yöntemlerinden biri ise kanayan bölgeye tampon uygulamaktır.

Kulak kanamaları genellikle kulak zarının yırtılması ile meydana gelir. Dış kulakta gelişen travmaya bağlı olarak da kanama oluşabilir. Bu durumda kanama durdurulduktan sonra hastanın kulak burun boğaz bölümüne yönlendirilmesi gerekir.

İki durumda da en önemli husus; bu sıvının beyinden mi yoksa kulak veya burnun kendisinden mi geldiğini anlamaktır. Bu ayrım uzman hekimler tarafından yapılır. Gelen sıvının birkaç tahlilinin yapılması gerekir. Gelen sıvı gazlı beze alındığında rengine bakılır. Yüzde 90 doğruluk oranıyla sıvının nereden geldiğini anlamak mümkündür. Beyinden geliyorsa kişi acilen beyin görüntüleme bölümüne yönlendirilir.

Burundan veya kulaktan geliyorsa kanama durdurularak ilgili bölüme yönlendirilir. Hastanın tansiyonu yüksek ise düşürülmeye çalışılır, kan sulandırıcı ilaç fazla kullanıldıysa vücudu tolere etmediyse, dozu ayarlanamadıysa ona yönelik ilaçlarla ve beyaz kan takviyesi ile rahatlatılır.

Yanık vakalarına nasıl müdahale edilir?

Yanık da acil serviste sık rastlanan vakalardandır. Genellikle acile gelmeden önce yapılan müdahale daha önemlidir. Isı yanıklarında temas eden cismi yanan yüzeyden uzaklaştırmak önceliklidir. Kimyasal yanık ise kimyasalı yanan bölgeden uzaklaştırmak gerekir. Tüm yanıklarda bölgeyi bol ve ılık suyla 10 dakika kadar yıkamak gerekir. Vaka acil servise geldiğinde ise yanık alanının büyüklüğü ve derecesi değerlendirilir. Acil serviste süreç; total vücut yüzey alanının yüzde kaçının ikinci derece veya üzerinde bir yanık olduğunu tespit etmek, yanan bölgelere göre yatış gerekliliğini değerlendirmek ve yanık pansumanı yaparak hastanın tedavisini sonlandırmaktan oluşur. Gerekli durumlarda hastalar yanık ünitesine veya yanık tedavi merkezlerine yönlendirilir. Yatış gerektirmeyenlerdeyse pansumanın enfeksiyon kapmadığına emin olmak önceliklidir. Günlük temizlik, bakım ve pansuman ile takip edilmelidir.