Birçok hikayeye ev sahipliği yapan Erzurum türbeleriylede oldukça zengin bir yöre. Alimlerin ve efsanelerinin hikayeleri ise akla durgunluk verecek kadar ilginç. Bunlardan bir tanesi olan Abdurrahman Gazi Hz. Türbesine dair bilmediklerinizi sizler için paylaşıyoruz.

Abdurrahman Gazi Hz. Türbesi; Erzurum'un 2,5 kilometre güneydoğusunda Palandöken Dağı'nın eteğindedir. Sahabe olan Abdurrahman Gazi Hz. aynı zamanda Hz. Muhammed'in sancaktarlığını da yaptığına inanılmaktadır. Bir tekke zaviye ile birlikte 16'ncı yüzyıldan bu yana ziyaret edilen türbe, 1796 yılında Erzurum Valisi Yusuf Ziya Paşa'nın eşi Ayşe Hanım tarafından yaptırılmış, yanına bir de cami ilave edilmiştir.

Türbenin giriş kapısı üzerinde bulunan 1796 tarihli kitabe, Hattat Salim tarafından yazılmıştır. Türbe içerisinde 4.85 metre boyunda Abdurrahman Gazi Hazretleri'nin makamı bulunmaktadır. Türbenin etrafı zamanla ağaçlandırılarak mesire yeri haline getirilmiştir.

ABDURRAHMAN GAZİ 
EFSANELERİ;

1) Abdurrahman Gazi Türbesi Erzurum’a iki buçuk kilometre uzaklıkta ve ilin güneydoğusundadır. Şiğve’ler Dağı'nın üzerinde yer alır. Türbenin mimari yönden bir değeri yoktur. Abdurrahman Gazi’den bahseden ilk tarihi kaynak H.936 M.1529 yılında Kanuni adına Erzurum ve havalisinin ilk yazıcı defteridir. Bundan sonraki defter de 1591 Abdurrahman Gazi’den ve Hz. Peygamber'in alemdarı olarak bahsetmektedir.
Evliya Çelebi ise; "Eğerli Dağı dibindeki Hz. Abdurrahman Gazi teferrüşgah, mürtefi, cihannüma bir tekkede medfundur. Hindi Baba Sultan da oradadır’’ der. Ayrıca Eğerli Dağından bahsederken; ‘’Erzurum’un kıble yönünde yarım saat uzaktaki bu yüksek dağa Eğerli dağı derler. Çünkü doruğu iki çataldır ki Hınıs ve Malazgirt Kalesi'ne, Bingöl Yaylası'na oradan gidilir. Bu dağda hekimlerin kullandığı bitkilerle, tutya çiçeği kokusundan insanın damağı ıtırlanır. Nice bitkiler bu dağda vardır. Nice kehhaller burada tutya toplayıp kırk yıllık hastalıkların gözlerine mil ile çeker,  mahvolmuş gözlerini aydınlığa kavuşturur. Yüz elli haneli sümbül ve rumi müşki olur. Lalesi, zerrini şakayık ve terfili, sakarı, nanesi, meşhur olup, güzel kokuları insana hayat verir’’ demektedir.

Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Erzurum'da gençlerle buluştu: "Uzay yolculuğunun devamını gençler yazacak" Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, Erzurum'da gençlerle buluştu: "Uzay yolculuğunun devamını gençler yazacak"

Yukarıdaki belgelerden ve halk rivayetlerinden başka elimizde Abdurrahman Gazi hakkında kesin ve tarihi bilgi mevcut değildir. Abdurrahman Gazi Türbesi'nin güneyinde, türbeye yirmi metre mesafede bir ziyaret daha vardır. Halkta birisi bir rüya görür: ‘’Beni bir daha ziyaret etmeyin, Abdurrahman ziyarete düşkündür, onu ziyaret edin‘’ der. Onun için Abdurrahman Gazi’ye türbe yapılmış, kardeşine ise türbe yapılmamıştır.

2) Rivayete göre Hz. Resullullah Erzurum’a name göndererek sekiz kişinin Müslüman olmasını istemiş. Abdurrahman Gazi'nin de bu sekiz kişiden biri olduğu söylenmektedir. İslamiyet Hz. Ömer zamanında yayılmıştır. Abdurrahman Gazi, Ani Şehri'ne gelen Hz. Ömer'in yanındakilerden biri olabilir. Abdurrahman Gazi’nin kabrinin biraz aşağı tarafında kardeşinin kabri bulunmaktadır. O da ashabdandır. Bu mezarın da üzerine kümbet yapmışlar fakat kaç defa yapmışlarsa ertesi günü gelmişler ki kümbet yıkılmış üstü açık kalmış. Ondan sonra açık olarak bırakmışlar.

3) Şems-i Tebrizi İran’a giderken Erzurum’a da uğrar ve Abdurrahman Gazi’deki dergâha misafir olur. Bir gece yatıp ve ondan sonra yoluna devam eder. İran ülkesini gezip döndükten sonra bakar ki bu tekkenin içinde yan taraflarda bir türbe var. Gidiş ve dönüşünün tarih bilinmiyor ama aradan birkaç yıl geçmiş olsa gerekir. Merak edip sorar; "Ben buradan giderken böyle bir türbe yoktu, bu nereden çıktı?" Dediler ki; "Efendim burada bir yatır vardır, ashabdandır. Türbeyi onun için yaptırdık".  Daha sonra ise buralar yıkılıp dümdüz olur, ne türbe kalır ne de dergâh.

4) Erzurum’da yedi yüz sene evvel Abdurrahman Gazi Türbesi'nin bulunduğu yerde bir dergah vardı. Burada yolcular, dervişler, sahipsizler, misafir olarak gelip kalırlar, yiyip içtikten sonra yollarına devam ederlerdi. Abdurrahman Gazi burayı Allah rızası ve halka hizmet için açmıştı. Buna benzer bir dergahı da Tepeköy’le, Dutçu Köyü'nün üstünde bir dağda açmıştı. Kendisinin ayrıca Erzurum’un içinde muhteşem bir medresesi vardı. Bu medrese Şeyhler Camii’nin karşısında idi. On iki ilme orada çalışılırdı.

Bunların bütün masrafları Pir Ali Baba tarafından görülürmüş. 1001 hatim’i de bu zat kurmuş, 1001 hatim’i okuyan hocalara maaşlarını verirmiş. Bu medresenin geliri için; Kırk Değirmenler, Dutçu Köyü, Mahanda (Börekli Köyü), Tepe Köyü, Yarımca Köyü,  Henege Köyü, Gez Köyü tahsis edilmiş. Abdurrahman Gazi’nin bulunduğu dergâhın gelirlerini de şu köyler karşılıyordu; o civardaki tarlalar (Kömülük ve Paşa Pınarı civarı), Tebriz Kapısı'ndan, altmış dükkândan alınan gelir,  Kafaflar – Kavaflar Çarşısı'nda bulunan dükkânlar, Şeyhler Mahallesi'nde bulunan evlerin gelirleri.

5) İbrahim Hakkı Hz. Keşfe çıkar, Abdurrahman Gazi ‘nin yerini bulur. Dervişleriyle beraber gider, türbeyi eştirir ve türbeyi bulur, yeniden türbe yaptırır. Orada bulunan bir fakir rençberi çağırır: ‘’Oğlum burada ki bütün tarlalar, çayırlar senin olsun yalnız bu türbeyle ilgileneceksin, temizliğine bakacaksın.’’ Erzurum’ da türbedarlar adı ile anılan ailenin buradan geldiği söylenir. Şimdi İzmir’de yerleşmiş. Diğer kardeşi Şeref Efendi hayvan ticareti ile uğraşırmış.

İbrahim Hakkı Hz. kabri kubbenin altında olduğu için ziyaretine gelenler baş tarafından da geçebiliyordu. Saygısızlık olmasın diye Erzurumlu Şeyh Hacı İbrahim Baba baş tarafına odundan parmaklıklar yaptırdı. Böylece ashaptan olduğu da sağlam bir esasa bağlandı. Çünkü İbrahim Hakkı kutbiyet makamındaydı. Kutupluğunu ispat etmiş bir zattı.
Bazı rivayetlere göre bu türbede yatan zat Eba Müslim Teberdari’dir. Bazıları da Hz.Ebubekirin oğludur demektedirler. Abdurrahman Gazi’nin burada yatışı 1300 veya 1400 seneden fazladır. Hz. Resullullah devrinde mi yoksa Hz. Ömer devrinde mi gelmiş orası bilinmemektedir. 

6) Bu efsanede Abdurrahman Gazi'nin kimliği ve olağanüstü karakteri üzerinde durulmuştur. Tarihi belgelerle olduğu gibi rivayetlerle de Abdurrahman Gazi kimliği hakkında kesin bilgiler elde edemiyoruz. Rivayetlerden birisi onun Hz. Peygamber zamanında M.S. 570 – 632 yıllarında yaşadığını, bir diğeri Şems-i Tebriz-i zamanında yaşadığını (1247) söylemektedir.
Abdurrahman Gazi'nin Hz. Peygamberin devrine götürülmesi ve onun zamanın kutuplarından olduğunun söylenmesi halkın ona kudsiyyet izafe etmesinden ileri gelmektedir. Abdurrahman Gazi’nin olduğu söylenen mezarların bulunması da olağanüstü şekillerde olmuştur.

•    Rüyada kendisi tarafından mezarı gösterilir.
•    Kendisi gibi ermiş bir zat olan İbrahim Hakkı tarafından mezarı bulunur. Abdurrahman Gazi’nin halk tarafından kutsal ve olağanüstü kabul edilmesine karşılık kardeşi hakkındaki rivayetler çok anlamlıdır. Bu zat üzerine türbe yapılmasına ve ziyaret edilmesine müsaade etmez Halkın gözünde sadelik ve alçak gönüllülüğünün sembolü olarak Abdurrahman Gazi’nin türbesinin yakınında yatmaktadır…
Vaktiyle bugünkü yerinde bulunan türbenin bulunup bulunmadığı açık değildir. Erzurum’da hala torunları bulunan türbedarlar ailesinin ilk fertlerinin bu türbenin ilk türbedarı olduğu söylenmekle efsanenin gerçekliği kuvvetlendirilmek istenmektedir. Ayrıca İbrahim Hakkı Hz.lerinin türbede bir kitabe bırakmış olduğu da bu rivayeti ispatlamak için söylenmiş gibidir. Fakat bununla ilgili bir belgeyi ulaşılamamıştır. 

Kaynak: http://www.erzurum.gov.tr  / Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Editör: Merve Kiraz