1939 yılında, Türkiye’nin en büyük felaketlerinden biri olan Erzincan Depremi, şehri adeta yerle bir etti. 27 Aralık günü gerçekleşen deprem, binlerce cana mal oldu ve şehirde büyük yıkıma yol açtı. Erzincan cezaevi de bu felaketten nasibini aldı ve cezaevinde kalan mahkumların büyük bir kısmı yıkıntılar altında kaldı. Ancak bu felaketin ardından gelişen olaylar, tarihimize oldukça ilginç bir iz bıraktı.
Mahkumlara Kurtarma Çalışmasında Görev Verildi
Depremin hemen ardından, şehri yeniden ayağa kaldırmak için büyük bir çaba sarf edilmeye başlandı. Yıkıntılar arasında kalan insanları kurtarmak için her türlü yardıma ihtiyaç vardı. Erzincan Cumhuriyet Savcısı İzzet Akçal, cezaevinde bulunan tüm mahkumları kurtarma çalışmalarına katılmaları için serbest bıraktı. Mahkumlar, ailelerini görmek ve kurtarma faaliyetlerine katılmak şartıyla cezaevinden çıkmasına izin verildi.
Kurtarma Faaliyetleri ve Geri Dönüş
Mahkumlar, öncelikle kendi ailelerini görmek için şehirdeki yıkıntıları gezdi. Ardından büyük bir özveriyle kurtarma çalışmalarına katıldılar. Birçoğu, şehrin farklı köylerinden enkaz altındaki insanları kurtarmak için gece gündüz demeden çalıştı. Zamanında geri dönmeleri koşuluyla, tüm mahkumlar yaptıkları görevlerini tamamladı ve cezaevine geri döndü.
TBMM'den Mahkumlara Özel Af Kanunu
Kurtarma faaliyetlerinin tamamlanmasının ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bu olağanüstü durumu dikkate alarak özel bir af kanunu çıkardı. Deprem felaketinin ardından cesurca görev yapan mahkumların cezaları affedildi. Hem devletin hem de halkın takdirini kazanan mahkumlar, kanun ile serbest bırakıldılar.
Tarihe Işık Tutan Bir Hikaye
Bu olay, sadece deprem sonrası kurtarma faaliyetlerinde önemli bir yer edinmekle kalmayıp, aynı zamanda insanlık ve adalet anlayışına dair derin bir anlam taşıyan tarihi bir olay olarak kaydedildi. Erzincan Depremi, birçok dramı ve mucizeyi içinde barındıran bir felaketken, mahkumların kurtarma çalışmalarına katılması ve affedilmeleri, hala gelecek nesillere aktarılması gereken ibretlik bir hikaye olarak tarihdeki yerini aldı.
Deprem sonrası yaşanan bu olay, tarihimizdeki büyük felaketlerin ve insanlık mücadelesinin önemli bir sembolü olmaya devam ediyor.